Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Sayıları 1 milyonu bulan Suriyeli sınırlarımıza doğru geliyor” açıklamasını yaptı.

Çok haklı olarak kaygılıydı.

1 milyon kişi ne demek?

1990’lı yıllarda Saddam’ın zehirli gaz saldırılarından kaçan Kuzey Iraklılar güneydoğu sınırımızdan topraklarımıza sığınmışlardı.

Sayıları 50 bin dolaylarındaydı.

Yazımın daha gerçekçi olması için gözlemlerde bulunmak üzere oraya gitmiştim.

Hayatımda hiç görmediğim bir manzarayla karşılaştım, hiç unutamayacağım bir deneyimdi.

İlk gözlemim bütün ağaçların kabuklarının soyulmuş olmasıydı.

Sığınanlar kabukları yemişlerdi.

Hafızamdan hiç silinemeyecekmiş bir ağır koku sinmişti her yere.

Oysa...

Yüzlerce hatta belki bini bulan sayıda mobil tuvalet vardı.


Buna rağmen müthiş ağır bir koku.

O coğrafyanın iliklerine sinmişti.

Mahzun yüzlü çocuklar dolaşıyordu.

Çadırlar kurulmuştu.

Tankerlerle su dağıtılıyordu.

Ekmek ve yemek veriliyordu.

Ancak...

Anlaşılan, daha bu yardımlar henüz gelmeden, gelenler öylesine açmışlar ki ağaç kabuklarını bile soyup yemişler.

Bir gün sonra tatile çıkıyordum.

Çeşme Marina’ya geldiğimde bambaşka bir ortamla karşılaştım.

Işıklar içinde tesisler, meltemle hafiften salınan yelkenliler, yatlar, müzik sesleri... Nasıl da bir tezattı bu...

Utandığımı hissettim.

.....................

50 bini ancak bulan o sığınmacılar geri döndüler.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözünü ettiği insan seli 1 milyon.

Dönüşleri yok.

Güvenli bölgede 25 metrekarelik briket konutlara yerleştirileceklermiş.

4 kişilik aileye 1 konut desek 250 bin konut...

6 milyon 125 bin metrekare inşaat.

Ne kadar zamanda biter...

Elbette bu soğukta çadırlara sığınacaklar.

Yolu izi olmayan araziye yayılacaklar.

Kanalizasyon, akar su, aydınlanma, hijyen de yok.

Allah korusun, salgın hastalıklar Saddam’ın varil bombalarından daha çok can alır.

......................

Haberin Devamı

Bunların içinde çok sayıda ajan, cihatçı da yer alacaktır.

Asayişi, Türkiye açısından güvenliği sağlamak da bir başka sorun.

Daha şimdiden sınırımıza gelmiş bulunan göçmenlere “Sınır duvarlarını yıkalım, Türkiye’ye geçelim, yoksa Esad bizi burada da vuracak” tahriklerinin yapıldığına dair duyumlar var.

Bu 1 milyonla kalacak mı?

Daha 2 milyon göçmenin dalga dalga sınırlarımıza akacağı kaygısı var.

......................

Çünkü...

Olay sadece cihatçıların, muhaliflerin ve onların ailelerinin uzaklaştırılması değil.

Bir şekilde onları Türkiye’nin içeri almasını sağlamak.

Bir etnik temizlik hareketi yapılıyor.

Esad Suriye yeniden yapılanırken seçim sandıkları açıldığında Sünni mezhepten olanların çoğundan kurtulmayı amaçlıyor.

İdlib zaten 750 bin nüfuslu bir şehirdi.

Böyle 4 milyon nüfusa nasıl geldi?

Cihatçıları ve ailelerini rejim otobüslere bindirerek kazandığı her toprak parçasından İdlib’e gönderdi.

Haliyle, büyük bir muhalif nüfus oluştu İdlib’de.

Artık Suriye’de çözüme ve masa başında oturmaya geçilirken, bir yandan mümkün olduğunca geniş coğrafyayı yeniden kazanmış olmak, öte yandan da

Sünni nüfusu Suriye sınırları dışına itmek politikası izliyor.

Haberin Devamı

21. yüzyılın büyük insanlık dramı yaşanmakta Suriye’de.