Sanatta küresel ışıklarımızdan şef Cem Mansur, Türkiye’nin iddialı konservatuvarlarından 76 genç seçer yıllardır.
Sabancı Vakfı’nın desteklediği TÜGFO (Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası) böyle oluştu. 13 yıldır Türkiye’de ve sınırların ötesinde konserlerle alkışlanıyor.
.......................
Haftanın başında pazartesi gecesi “İş Sanat”taki konserine gittim. Siyah uzun giysiler içinde genç kızlar, fraklı delikanlılar Cem Mansur’un yönetiminde bizlere nasıl da güzel zaman geçirttiler, onlar ve piyano sanatçısı Gökhan Aynış coşkuyla, heyecanla ayakta alkışlandılar.
Bizi bir yerlerden memnuniyetle izliyormuş gibi hissettiğim Atatürk’le konuştum. “Senin eserin Ata’m, teşekkürler” dedim içimden.
Konserde besteci Füsun Köksal’ın yapıtı “Sessiz Yankılar (Silent Echoes)” icra ediliyordu.
Benim Atatürk’e içimden “sessiz teşekkürüm” de “Atatürk’ün yüce armağanlarının bizdeki yankısı...”
......................
Bir “entelektüeller tartışması” var. Acaba artık klasik müzik orkestralarında şeflere gerek yok mu? Bunu “marjinal” bir bakış olarak görüyorum.
Keşke saatlerce süren provalara tanık olsalar. Orada şefin olağanüstü özen ve titizlikle müdahalelerini, uyarılarını, aksayanları tespit eden duyarlılığını, bütün enstrümanların işlevlerine nasıl da hakim olduğunu, tekrar tekrar üzerinden geçildiğini izleyebilseler. O zaman şefin “büyüsünü” hissedebilirler.
.....................
TÜGFO 24 Temmuz’da Berlin’de çalacak. Young Euro Classic Festival... Kültür-sanat kanalı Deutschlandfunk tarafından kaydedilecek olan konser Avrupa yayın birliği tarafından paylaşılacak.
TÜGFO daha sonra Sicilya’ya geçecek. 27 Temmuz Palermo konserinde “piyanonun dâhisi” olarak adlandırılan İvo Pogorelich orkestranın solisti olarak sahne alacak. Ardından Castellmare del Golfo konseri...
3 Ağustos’ta tekrarlanacak Palermo’daki 2’nci konserde orkestraya -genç yaşta aldığı ödüllerle yeteneğini ortaya koyan- Rus piyanist Sofia Vasheruk eşlik edecek.
.....................
Türkiye’de güzel şeyler de oluyor.
Cem Mansur’un kardeşi Serra Soysal Show TV yıllarımdan çalışma arkadaşımdır. O da abisini ve gençleri alkışlamaya gelmişti.
SALINCAKTA İKİ KİŞİ
SALINCAKTA İKİ KİŞİ “kült filmlerden” birinin Türkçe adıdır.
Robert Wise’ın yönettiği filmin başrollerinde Robert Mitchum ve Shirley MacLaine oynamıştı. Nişantaşı’nda önünden geçerken“çocukluğum”u hatırlatan, hep girmek istediğim “Date” adlı cafe...
Küçük terasında koltuklar yerine “salıncaklar” var.
Yan yana bir genç kız ve delikanlıyı o salıncaklarda tatlı tatlı koşarken gördüğümde, “Salıncakta İki Kişi” diye düşünürüm.
....................
Ayrıca...
İçten içe de çocukluğumu hatırlatan cafe’deki salıncaklardan birine oturup kahve içmeyi isterdim ama utanıp giremezdim.
Geride kalan hafta yürüyüş dönüşü salıncaktaki genç kızlar “Buyrun Güneri Bey, soracaklarımız var” diye seslendiler. Aralarından biri de “Kahve falınıza bakayım” dedi.
Çağrıyı ikiletmedim.
Birkaç saniye sonra salıncaklardan birindeydim.
Kahve geldi...
Ve de sorular.
“İletişim okuduk. İş arıyoruz, yok. Ne tavsiye edersiniz?”
Benim bütün iletişim okuyan gençlere tavsiyem, daha üniversite birinci sınıfta staj yaptıkları iş yerlerinde çalışmaya devam etmeleridir.
Ben de gazetecilik yaparken Hukuk Fakültesi’ni bitirdim. “Biz de öyle yaptık” dediler.
Belediyelerin Basın ve Halkla İlişkiler bölümlerinde staj yapmışlar.
Ama sözleşmeli personel olamamışlar. Meğer o iş de taşeronlara veriliyormuş. Belediyelerin PR için sadece bir kişilik kadroları varmış.
“Neden belediye?” diye sordum.
“Özel sektörde iş güvenliği yok, sık sık işten çıkarmalar yaşanıyor, ücretler daha düşük. Oysa belediyelerde hiç değilse bir seçim dönemi işin devamlılığı var” cevabını aldım.
Ne yazık ki gazeteler, televizyonlar, kurumların basın ve halkla ilişkiler bölümleri kısıtlı...
Ama çok sayıda iletişim fakültesi yüzlerce, belki binlerce mezun veriyor. Fakat bu çocuklarda “başarı kararlılığını, başarma ışığını” ve en önemlisi “düzgün karakteri” hissettim.
İyi işler bulacaklarını, olanakları adeta tırnaklarıyla kazıyarak oluşturacaklarını düşünüyorum.
Zaten salıncakta bunları konuşurken dertli değil, neşeli
ve özgüvenliydiler.
Yolları
açık olsun...
Salıncak bile hep arkaya gitmiyor...
TAVLADA VE SAHNEDE CEO’LAR
BÜYÜK şirketlerin CEO’ları ve genel müdürlerinden oluşan bir grup, yıllardır koyu renk iş elbiselerinden sıyrılıp sahnede müzik yapıyor. Geçen hafta Capital, Ekonomist dergileri ve inşaat grubu Mesa’nın düzenlediği gecede çaldılar. “Friends” adlı gruptaki iş insanı/müzisyenlerden birkaç isim...
Erdal Karamercan... Eczacıbaşı
Hakkı Atasagun... Wills Tower Watson
Emre Buğday... Chubb
Erol Bilecik... İndex Grub
Gülsüm Azeri... Tekfen
Hakan Ateş... Denizbank
Paul Doony... Türk Telekom
Sema Güral... Kütahya Porselen
Uğur Demirel... Şok
Bu kez de Capital, Ekonomist dergileri ile “Epique Island”ın ev sahipliğinde CEO’ları bir araya
getiren “Tavla Turnuvası...”
Gene Bodrum’da, Batu
Aksoy’un yönetim kurulu
başkanı olduğu Yalıkavak Tilkicik
koyundaki Epique Island-Villas-Marina-Otel’de keyifli bir gece.
İZİN: Yaz tatili için bir süre izin. Tüm okuyucularıma ve Türkiye’ye en iyi dileklerimle...