Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

SİNCAN netamelidir. Örneğin... Tanklara davetiye çıkaran o gösteri...  “Tankların balans ayarı yapan Sincan yürüyüşü...”
Ve şimdi de Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Cumhurbaşkanı Gül için kararı...
Erbakan, mahkûm olduğu “Kayıp Trilyon” davasında partisinin il başkanlarını da peşinden sürüklemişti.
“Buharlaşan trilyonluk hazine yardımı” için sanki il örgütleri tarafından harcanmış gibi kesilen makbuzlar, onları yakmıştı.
Şimdi Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi, bir itiraz dilekçesi üzerine “Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de yargılanması”  kararını alınca, çamur Çankaya’ya sıçramış oluyor.
Samimi kanım, o suçun işlendiği dönemde Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olan Cumhurbaşkanı Gül’ün sorumlu tutulamayacağıdır.
Şu gerçeğe dayanıyorum:
Aynı ceza davasında, milletvekili seçilemeyen ve dokunulmazlıkları kaldırılan Recai Kutan ve diğer genel başkan yardımcıları yargılanmışlar ve beraat etmişlerdir.
Onlar beraat ettiyse, iç konularla ilişkisi olmayan “Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı” görevini yürüten Abdullah Gül, nasıl mahkûm olabilir?..
Ayrıca Gül hakkında bu “ Kayıp Trilyon” için Maliye Bakanlığı tarafından açılan “tazminat davası” da 2007’de “Gül’ün imza yetkisi ve sorumluluğu olmadığı”  gerekçesiyle reddedilmişti. “Hukuk davası”  reddedilmişse, aynı konuda ceza davası neye dayanabilir ki!
Hukuk labirenti
ANCAK... Mantık ve hukuk yorumu zaman zaman “tam” örtüşmeyebilir.
Hukukun labirentlerindeki “ yol kavşağına”  işaret edeyim...

1-
Bazı hukukçulara göre, “cumhurbaşkanları, vatana ihanet dışında bir suçlamayla yargılanamazlar.”
O nedenle Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi kararı, Çankaya Köşkü önünde kırmızı ışığa takılır.
Davanın görülmesi, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı görev süresinin bitimine bırakılır, bu sürede “zaman aşımı” işlemez.

2-
Diğer bazı hukukçulara göre ise, milletvekilleri, bakanlar ve başbakanlar için yazılı hukukta olan “dokunulmazlık”, cumhurbaşkanları için “kelime”  olarak yoktur.
Bu görüştekilere göre, “adi suç”  iddialarında cumhurbaşkanı için “dokunulmazlık” görüşü, milletvekili, bakan ve başbakan dokunulmazlığına “kıyas yoluyla” üretilemez.
O halde yargılanma yolu açıktır.
Çözüm
NE  var ki, bu ikinci görüş halinde bile CMK’daki “kanun yararına bozma”    hükmünden çözüm üretilebilir.
Şöyle ki:
Adalet Bakanı, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi kararı bağlamında Yargıtay’ın bozma kararı vermesi için başsavcılığa yazı yazar.
Bu durumda başsavcı, Yargıtay’ın ilgili dairesine Adalet Bakanlığı gerekçelerini de ekleyerek “bozma istemi” yazısını göndermek zorundadır.
Bozma nedenleri CMK’nın 309’uncu maddesinin 4’üncü fıkrasında sıralanmıştır.
(a) bendi, bozma isteminin dayandığı şekil nedeni olabilir;
“..................... Davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise, .........................”
Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi, “davanın esasını çözen” bir karar vermediği için Yargıtay’ın ilgili dairesi, dosyayı kabul edecek, konuyu görüşecek ve karara bağlayacaktır.
........................
Buraya kadar siyasi sancılar “nispeten” zayıftır.
Recai Kutan ve diğer genel başkan yardımcılarının beraat ettikleri bu ceza davasında Gül’ün mahkûm edilmesi mümkün görünmüyor.
Ancak...
Çok küçük bir olasılık ama...
Ya Yargıtay’ın ilgili dairesi “Cumhurbaşkanı için yargılama yolunu açarsa!”
İşte o zaman ciddi bir kriz, zembereklerinden boşalır.
O süreç, yok mu o süreç...
Türkiye’yi de çok yorar...

Haberin Devamı

ÜZERİNE IŞIK YAĞSIN
TÜRKAN Saylan’a dün son yolculuğunda veda için insanlarımız sel gibi aktı.
Bel kemiği dik duranlar, Atatürk’e gönül vermiş laik aydınlar ve özellikle gençlere nasıl da güzel bir örnek...
Yaşam boyu karanlık güçlere “caydırıcı” olan Saylan Hoca, bir başka aleme göçerken de peşinden akanlarla gene “caydırıcı”  görüntüler çizdirdi.
Üstüne ışık yağsın.