Suriye’nin kuzeyinde “Güvenli Bölge...”
Türkiye için mi, PKK/PYD kuşağı (!) için mi?
Bu sorunun cevabı Türkiye’nin önümüzdeki on yıllarına, belki yüzyılına damga vuracak.
Türkiye’nin hiç oyuna gelmemesi gereken bir dosya bu “Güvenli Bölge.”
....................
ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi -ki Trump’ın da temsilcisi- Ankara’da.
Şu satırlar yazılırken Dışişleri Bakanlığı’nda toplantı sürmekteydi.
Daha sonra da Milli Savunma Bakanlığı’nda temasları devam edecekti.
....................
Masadaki dosyalardan biri Fırat’ın doğusundan başlayarak güney sınırımız boyunca Suriye’nin kuzeyinde bir “Güvenli Bölge” kurulması.
“Uçuşa yasak” bu bölge Türkiye’yi mi koruyacak, yoksa Türkiye’den Kuzey Suriye’deki PKK /PYD’yi mi?
James Jeffrey 6 Haziran 2019 tarihli Hürriyet’te yayımlanan röportajında şöyle demişti:
“Türkiye, yıllardır Suriye sınırında uçuşa yasak alandan bahsediyordu. Şu an sahip olduğumuz şey, Türkiye ve ABD’nin kontrolünde ülkenin kuzeyini kapsayan uçuşa yasak bölge.”
Doğrudur.
Bu öneri önce Türkiye’nindi.
Ama...
ABD şimdi buna “Kuzey Suriye’deki PKK/PYD yönetimini ve güçlerini Türkiye’den korumayı amaçlayan” yeni bir anlam yükledi.
TSK bir süredir Suriye’nin kuzeyine yığınak yapmakta.
O bölgeye harekât planı meçhul değil.
Türkiye sınırı boyunca Fırat’ın doğusundan Irak’a kadar Kuzey Suriye’de 25-35 kilometre derinlikte bir güvenli bölge kurulmasını istemekte.
Güvenliği için bunu çok önemsiyor.
O güvenlik kuşağını da ABD ve TSK’nın birlikte kontrol etmesi, Türkiye’nin ön koşulu.
.....................
Oysa...
ABD bu “uçuşa yasak” Güvenli Bölge’yi PKK/PYD oluşumunu korumaya almak üzere farklı bir işleve mi kaydırıyor?
Ankara’da böyle bir kuşku hissedilmekte.
“Güvenli Bölge kontrolünü bazı NATO ülkelerine vermek, TSK’yı bu güçlerin içine almamak” gibi bir şeylerin kokusu gelmekte.
Bu durumda, James Jeffrey’in “Uçuşa yasak Güvenli Bölge istiyordunuz, işte var” söylemi kara mizaha dönüşüyor.
Hele bir de bu kuşağı kontrol edecek güçlerin İngiltere, Fransa, İtalya gibi bayraklar dalgalandırması, belki Mısır, Suudi Arabistan, BAE’nin de (Birleşik Arap Emirlikleri) dahil edilmeleri halinde artık “stratejik müttefik” statüsünün müzeye kalkması gerekir.
Tersine...
1960’larda dönemin başbakanı İsmet İnönü’nün, “kaba üsluplu Başkan Johnson mektubuna” karşı dile getirdiği “Yeni bir dünya kurulur. Türkiye orada yerini alır” vecizesi tarihin derinliklerinden önümüzdeki sürece ışık tutabilir.
.....................
Elbette...
ABD de “maceraların” tehlike bilincinde kurumlara, beyinlere sahiptir.
Böyle savrulmalar yapmaya varmadan “kontrollü kriz yönetimleriyle” zamanın iyi kullanılması, çözümler üretilmesi aklın yoludur.
Ama...
Akıl tutulmalarında nelerin olabileceğini de gösteren simülasyonlar faydasız değil.