Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Mehmet Barlas-Emre Kongar'ın NTV'deki tartışma/sohbetlerini keyifle izlerim.
"Bu programın tiryakisiyim" diyebilirim.
Salı gecesi Mehmet köşeye çaktı:
"AKP muhafazakâr demokrat... CHP ise mutaassıp demokrat..."
"Taassup" ile Atatürk'ün kurucusu olduğu CHP'yi bir araya getiren bu kara mizaha, CHP'ye daha yakın duran Emre Kongar, "Maalesef öyle, üzgünüm" cevabını verdi. Yaraya tuz bastı.
CHP için bu oximoron tanımın nedeni, partiye kayıt töreninde, çarşaflı, peçeli kadınlara Baykal'ın CHP rozeti takmış olması...
Bu sahne CHP'nin laik damarında acı yüklü tepki patlamalarına neden oldu.
Prof. Emre Kongar'ın Barlas'a cevabı onlardan sadece bir örnek...
Tavır koyuşlar Deniz Baykal'ı öfkelendiren yoğunlukta.

Baykal'ın araştırması
Deniz Baykal CHP'deki ilk yıllarında bir "politik araştırma" yapmış, dikkatleri çekmişti. Sanırım, seçmen analizi odaklı ilk araştırmaydı.
"Bu gençte çok iş var" dedirtmişti. Yıldızının parlamasında etkisi olmuştu.
O yıllardan tanıdığım Baykal'ın "çarşaflı kadınlara rozet takışına" önyargılı olmadan yaklaştım.
Aklına estiği için değil, bir politika rotası gereği, o görüntüleri verdiğini düşündüm.
Daha önceki başka görüntüler bugünlerin ilk işaretleriydi.
Dikkat ediniz, bir süredir gazetelerde, TV'lerde "bayram namazında Baykal" fotoğrafları, haberleri yayımlanmakta.
Baykal'ın geride kalan 10 yıllar boyunca bayram namazına gittiğini duymuş, okumuş, görmüş müydünüz?
Daha öncelerinin bayram tatillerinden objektiflere gülümseyerek kulaç atan Deniz Baykal fotoğraflarıdır belleklerde...
O kadar...
Belki namaz da kılıyordu ama medya vitrinine bayram namazlarını sadece son yıllarda koymakta.
Yani adımlar planlı olabilir.
Çarşaflı hanımlara parti rozetinin psikolojik alıştırma altyapısı, bayram namazları vs.

Haberin Devamı

KARPUZ POLİTİKASI
Daha gerilere giderek, 1970'li ilk yıllarda Erbakan'ın MSP ile Ecevit'in CHP'si arasında "ortak hükümet kurmak için" gizli görüşmeleri de hatırlamak gerek.
O görüşmelerde dönemin CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit adına Deniz Baykal, Erbakan adına Oğuzhan Asiltürk yer alıyordu.
Ortanın solundaki CHP'nin, Erbakan'ın "mutaassıp demokrat" MSP'siyle ortak hükümet kurması kimsenin aklından bile geçmiyordu. Olacak şey miydi bu?
Ama Baykal ile Asiltürk, o olmayacak şeyi yapabildiler.
Halk buna hemen bir ad buldu: "Karpuz Hükümeti..."
Dışı "taassup yeşili", içi ise "solun kırmızısı..."
Tıpkı "karpuz..."
Ecevit ise siyasetin aşk yoksulu bu mantık evliliğini "Tarihi yanılgı düzeltiliyor" diye fiyakalı bir "teori" üreterek açıklıyordu.
Ecevit'e göre, halkın partisi uzun yıllar halkın inançlarına arkasını dönmüştü.
Bu bir tarihi yanılgıydı. MSP ile ortak hükümet kurularak yanılgı onarılacaktı.
Ne var ki aşk yoksulu her mantık evliliği gibi bu da da çok geçmeden bozuldu.
Karpuz ise eşekten düşmüşçesine ortasından kırıldı. Dağıldı.
Tarihi yanılgıyı düzeltmek iddiasındaki Ecevit de buna bir ad bulamadı.
CHP o zaman elin bastonuyla tarihi yanılgı gidermeye kalkışmıştı. Erbakan ise bastonunu kaptırmamıştı.
Deniz Baykal bu kez karpuzunu kendi arazisinde yetiştirmek istiyor.
Yani ta 1970'li ilk yıllarda kökleri olan bir politika çizgisi bu...
Fakat... Siyaset boyutunda profesyonelce yazılmış olsa bile senaryonun bu son uygulaması profesyonelce değildi.
Buram buram "çadır tiyatrosu" kokuyordu. Daha düzeyli, daha inandırıcı bir vitrine daha akıllıca bir cast konabilirdi.
CHP içindeki laik damara basılmadan teorisi oluşturulur, partinin genel çizgisi haline getirilebilirdi.
Laik demokrasi için umutlarını CHP'ye bağlamış milyonları "Son kale de mi düşüyor?" kuşkularına düşürmeyebilirdi.
Sonunda başı örtülüsü de çarşaflısı da bizim insanımız. Türkiye'nin yarısını yok farz etmek mümkün mü? Onların AKP'ye değil, Atatürk'ün CHP'sine yönelmesi de güzel...
Ama şu karpuz var ya...
Onu iyi taşımak lazım.
Yoksa gene düşer, bu kez CHP yarılır.