İsrail’i “ateşkese” zorlayan küresel baskı, popülaritesi olan katılımcılarla yükselişte.
Örneğin…
Ürdün Kraliçesi Rania…
WP’de (Washington Post) “İsa’nın doğduğu ülkede Noel İptal edildi” başlığı…
Altında yazarın adı: Queen (Kraliçe) Rania Al Abddullah…
Rania, sadece Ortadoğu’da değil Avrupa’da da popülerdir.
“Moda ikonu” olarak tanımlanır.
Yani satırları ses getirir. Hele yazısı WP gibi “başkan devirmiş” bir gazetede yayınlanmışsa…
Ayrıca Kral Abdullah’ın Peygamberimiz Hz. Muhammed’in soyundan gelen Haşimi olması da Rania’nın önemli bir özelliği…
Kraliçe Rania’nın “anne tarafından Türk olduğunu” da belirteyim.
Prenses Rania küresel popülariteye sahip. “Moda ikonu” olarak da tanınıyor.
Ürdün Kralı Abdullah, eşi Rania ve iki kızı, iki oğlu…
BEYTÜLLAHİM IŞIKLARI
Yazıdan bazı satırlar şöyle:
Beytüllahim (Hz. İsa’nın doğduğu yer)
genellikle Noel’de canlanır ama bu yıl değil. Kutsal Topraklarda kutlamalar iptal edildi.
Geçit törenleri yok. Çarşılar hareketsiz, halka açık ağaç aydınlatmaları da yapılmadı.
İsa’nın vaftiz edildiği ülkem de Ürdün’deki Hıristiyan topluluğumuz aynısını yapmayı seçti.
İşgal altındaki Batı Şeria’daki Beytüllahim kilisesi, “İsa’nın Doğuşu sahnesini” uyarlayarak “bebek İsa’yı bombalanan bir binanın enkazına” yerleştirdi. (Beytüllahim Kilisesi İsa’nın doğduğu mağara/ahır üzerine
inşa edilmiştir. Bu nedenle adı “doğum kilisesidir.” G.C)
Gazze’nin ve özellikle de kanlı, yaralı çocukların kıyımına dair korkunç görüntüler yayınlanmakta.
Örneğin…
Kızının cansız bedenini göğsünde tutan bir anne: “Kalbini kalbimin üzerine koy” diyor.
Bu çocukların yüzlerinde kendi yüzlerimizi görmemiz gerekiyor. Böyle videoların her biri, dünyaya insanlıklarını ve acılarını algılamaları için bir çağrıdır.
Filistinli annelerin de, İsrailli annelerin de çocuklarının kaybı nedeniyle hissettikleri
acı arasında hiçbir fark yok.
Ateşkes olmadan geçen her gün, trajik bir şekilde çok daha fazlası kaybediliyor.
İsrail, iki aydan biraz fazla bir sürede Gazze’yi cehenneme çevirdi. Neredeyse 20 bin ölünün en az 8 bini çocuk. Bu sayı Pearl Harbor, 11 Eylül saldırıları ve Katrina Kasırgası’nın toplamından daha fazla.
Gazze’deki 2,2 milyon kişi mülteci oldu. 50 binden fazla Gazzeli yaralandı, 36 hastaneden yalnızca sekizi çalışıyor.
Batı Şeria’da İsa’nın doğduğu mağara/ahır üzerinde yapılan Beytüllahim (doğuş) Kilisesi’nde Gazze yıkıntıları arasında yeni doğmuş bebek İsa’yı temsil eden bir “protesto tasarımı…”
ÇOCUK MEZARLIĞI
Uluslararası kuruluşlar artık Gazze’yi “çocuk mezarlığı” olarak adlandırıyor. Kutsal Topraklar, kutsal olmayanlarla anılmakta.
Bu artık tartışmasız bir insani kabusa dönüştü ve “gelecek diğer savaşlar için korkunç bir emsal” oluşturuyor.
Hangi tarafı desteklerseniz destekleyin, yine de “ateşkesi, rehinelerin ve tutukluların serbest bırakılmasını, yardıma sınırsız erişimi” talep edebilirsiniz.
Ateşkes sadece bir başlangıçtır.
Ayrıca, başkalarının insanlığını tanıyarak ve bu evrensel akrabalığa göre hareket ederek, “yeniden insanileşmenin” zorlu sürecine de adım atmalıyız.
Ben bir anneyim ve Gazze’deki ebeveynlerin çocuklarını hayatta tutmak için ellerinden geleni yaptıklarını ama gene de onları kaybetmeleri nedeniyle kalbim kırık.
Hiç unutamayacağım bir video daha var: Çocuklarıyla vedalaşan bir anne... Aç karnına yatmışlar. Uykularındayken çocuklar hava saldırısında öldürülmüşler.
Annelerinin acısı ve dayanılmaz suçluluk duygusu beni perişan etti.
“Sorun değil oğlum. Artık Tanrı’nın yanındasın” diyor.
Aç öldükleri için oğullarından birine “sabırlı olması için ona Ayoub (Eyüp) adını verdim” diye anlatıyor gözyaşları içinde…
İbranice İncil’de, Yeni Ahit’te ve Kuran’da Eyüp peygamber mallarını, çocuklarını ve sağlığını kaybeder. Ancak yine de inancına sadık kalır. Onun sabrı, tarihin farklı dönemlerinde Kutsal Toprakları barış içinde paylaşan Yahudiler, Hıristiyanlar ve Müslümanlar tarafından takdirle anılır. (Bizde de “Allah Hz Eyüp sabrı versin” söylemi vardır. G.C)
Bu savaşın sona ermesi gerekiyor. Bugün her birimizin cevaplaması gereken bir soru var: Yüzlerce, binlerce çocuğun daha ölmesini engelleyebilseydiniz, bunu yapar mıydınız?
Eğer öyleyse, ateşkes talep etmek yapabileceğiniz en asgari şeydir. Ve biz, hepimiz, bunu birlikte yapmalıyız.
Hz. Eyüp - “Eyob”, Léon Bonnat (1880)
İNANÇ TURİZMİ
Ürdün, kutsal kitaplarda adları geçen kendi topraklarındaki “Vaftizci Yahya’nın Hz. İsa’yı vaftiz ettiği yer” ve “Nebo Dağı” gibi simgesel yerlere hac ziyaretleriyle “Hıristiyan turizmini” geliştirmeyi planlıyor.
Ulusal Piskoposluk Hac Direktörleri Birliği’nin (ANDD) 100 yıla yakın tarihinde yıllık kongresi ilk kez Ürdün’de düzenledi. “Ürdün’ü Hıristiyanlar için popüler bir hac ülkesi haline getirmek” girişimi için önemli bir adım.
Vaftizci Yahya’nın Hz. İsa’yı vaftiz etmesi.
HZ. İSA’NIN VAFTİZİ
İsa’nın, Yahya tarafından vaftiz edildiği varsayılan yer 2015 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor.
İsrail sınırı ve Batı Şeria sadece 300 metre uzaklıktadır.
Söğüt ve ılgın ağaçlarının gölgesinde kısa bir yürüyüşün ardından taş bir merdivenle küçük bir gölete inilir; bu gölet, iki bin yıl önce Ürdün Nehri’nin güçlü bir kolu olan -artık kuraklığın vurduğu- suyun son kalıntısıdır.
Her yıl birkaç yüz bin hacı tarafından ziyaret ediliyor.
“İnanç turizmi” istikrarlı grafiğe sahiptir.
İster “Suriye ve Irak’ta DAEŞ’le savaş sırasında, ister İsrail-Filistin, ister Ürdün karıştığında”
olsun, en iyi direnen “inanç turizmi” olmuştur.
Ürdün pek çok riskin bulunduğu bölgenin merkezindedir.
Ancak…
Ürdün yasalarında ayrımcılığa izin verilmiyor.
Sivil ve mezhep ayrımı gözetmeyen polis ve yargı son derece duyarlı.
Bu nedenle nispeten bir “güven adası…”
Öte yandan ülkelerin kutsal yerlerine “inanç turizmi” aslında -karşılıklı- empati için de yararlıdır. Bizi birleştirenlerin, bizi ayıranlardan çok daha fazla olduğunu keşfetmemize olanak tanır.
Hıristiyan yurttaşlarımızın Noel’ini kutlayarak yazıya noktayı koyuyorum.