Venezüella Devlet Başkanı Nicolas Maduro, ulusa sesleniş konuşmasında bir “tıbbi büyük buluşu(!)” duyurdu.
Korona virüsü hiç yan etkisi olmadan etkisizleştirmek!
Aşı yok mu?
Sorun değil!
Her 4 saatte bir dilin altına “sihirli sıvıdan” sadece birkaç damla…
Ve elveda virüs, elveda kısıtlamalar…
Merhaba sağlık.
Evet…
Nicolas Maduro ulusal konuşmasında “Venezüella’dan Dünya’ya” diyerek ekrandan iki şişe “Carvativir” gösterdi.
ALAY KONUSU
ABD, yaptırımlarla Venezüella’nın bütün gelirlerine el koyduğu için, devlet Kovid-19 ve mutasyonlarına karşı aşılardan hiçbirini alamıyor.
ABD yaptırımlarından korktuğu için ülkenin özel sektörü de aşıları ithal etmekten kaçınıyor.
Ne yazık ki insan haklarının en kutsalı olan “yaşama hakkı” çiğnenmekte.
Yoksul ülkelere aşı vermek üzere kurulan Covax gibi uluslararası -kâr amacı olmayan- kuruluşlar bile devreye giremiyor.
Bu durumda Venezüella Başkanı Maduro çaresizlik içinde.
“Sihirli iksir” gibi -sözde- “mucize(!) şişelerle” çıkıyor ulusunun önüne.
İNSANİ KRİZ
Maduro’nun “hızla seri üretime geçileceğini” açıkladığı “carvatirin” için Venezüellalı tıp uzmanları şöyle diyor…
“Aslında homeopatik tedavilerde (doğal yöntemlerle tedavi) ve yemeklerde kullanılan kekik bitkisinin özüdür.”
Bu nedenle de Maduro’nun iddiası “traji komik” hale dönüşüyor.
Venezüella, salgından önce “insani krize” de mahkûm olmuş bir ülke.
20 yıldan fazla süren kötü yönetim ve yolsuzluk devlet hazinesini boşaltmıştı.
Sağlık sistemini berbat hale getirmişti.
Bir zamanlar karlı olan petrol sektörünü de felakete sürüklemişti.
Devlet varlığındaki milyarlarca dolar ise Maduro’nun sosyalist hükümetine karşı çıkan ABD de dahil olmak üzere bazı zengin ülkeler tarafından dondurulmuş durumda.
Sonuç…
Venezüella hükümeti Kovid-19 aşısı için 1 dolar bile harcayamayacak durumda.
MADURO “BİZİ KISKANIYORLAR”
Bu arada Dünya Sağlık Örgütü’nün Latin Amerika kolu olan Pan Amerikan Sağlık Örgütü’nden bir umut ışığı…
2 milyon 400 bin doz aşı için “esnek ödeme takvimi” önerisi…
Ama…
“Başkanlığın kendilerinde olduğu” iddiasındaki muhalefetle Maduro yönetimi anlaşma sağlayamadı.
Maduro da acı çeken halkını sakinleştirmek için “bitki çayları ve mucize damlalarını” çözüm diye sunuyor.
Bazı Venezüellalı doktorlar “bakterileri öldürmek için ağız gargaralarında ve antiseptiklerde kullanılan Carvatirin’in” sadece “yanlış” değil, “tehlikeli” de olabileceği yorumunu yapmaktalar.
Maduro’ya göre ise bu yorumlar “kıskançlık nedeniyle açılan kampanya…”
RUSYA VE KÜBA’DAN
Maduro da böyle “sihirli damlalarla oyalamanın fazla sürmeyeceğini” görmekte.
“Rusya’dan ve -araştırmaları ileri safhaya ulaşmış- Küba’dan aşı temini” için nabız yoklamaları yapmakta.
Öte yandan…
ABD ise Venezüellalılara insani suç teşkil edebilecek engellemelerine küresel tepkiden çekinmekte.
Bu nedenle aşı üreticilerine “yaptırımlardan muafiyet” sağlayacak
“özel lisanlar” çıkarabileceğini duyurmakta.
BERBEROĞLU OLAYI
Şöyle bir söz vardır:
“Hakkın değirmenleri geç de olsa mutlaka öğütür…”
Anayasa Mahkemesi’nin Enis Berberoğlu için ikinci kez “hak ihlali” kararı 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
Berberoğlu’nun mahkumiyeti “bütün sonuçlarıyla beraber” kaldırıldı.
Ve dün Enis Berberoğlu “yeniden Milletvekilliği statüsünü” kazandı.
Yeniden yargılanması için Berberoğlu’nun dokunulmazlığının bir kez daha kaldırılması bağlamında süreç tekrarlanacak gibi görünüyor.
……………….
Hukukçu şapkam altında -ilke olarak- “yargıya bütün saygımla” belirteyim ki “Anayasa Mahkemesi kararlarını tartışmak hatta eleştirmek” her vatandaşın hakkıdır.
Ama…
Buna karşılık Anayasa Mahkemesi kararlarına uymak da bütün ilgili kişiler ve kurumlar için zorunluktur.
Bu açıdan bakarak 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin daha ilk Anayasa Mahkemesi “hak ihlali” kararına uyması gerekirdi.
4 ay önce uymayıp, aradan 4 ay geçtikten sonra uymanın izahında cevap bekleyen soru işaretleri var.
GEREKÇEDEN SATIRLAR
Anayasa Mahkemesi’nin ikinci karar gerekçesinden bazı satırlar geçmişten bugüne, bugünden yarınlara uzanacak önemde.
Aynen yansıtıyorum…
Bu kapsamda türlü bahaneler ve hukuk tanımaz tutum ve davranışlarla bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesine ve mevcut ihlallerin sürdürülmesine neden olacak şekilde, Anayasa’nın öngördüğü hukuk düzenine karşı koyma anlamına gelen keyfi kararlara hiçbir hukuk sisteminde müsaade edilemez.
Dolayısıyla bir hukuk devletinde Anayasal hükümlere uymamanın ilgililer açısından cezai, idari ve hukuki sorumluluklar doğuracağı açıktır.
……………
Ayrıca belirtmek gerekir ki Anayasal düzenin korunması yalnızca Anayasa Mahkemesi’ne ait bir görev değildir.
Anayasal kurumların, kamu gücünü kullanan organların, gerçek veya tüzel kişilerin Anayasa’yı koruma ve
anayasal kurallara sadakat gösterme yükümlülüğü bulunmaktadır.