CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “Cumhurbaşkanı adayı olabileceğinin işaretini” verdi.
“Yıllardır ana muhalefet partisi genel başkanısınız. Neden Cumhurbaşkanlığına adaylığınızı koymuyor, başkalarını aday gösteriyorsunuz?” sorularıyla sıkıştırılıyordu.
Nihayet -ortak adaylık halinde- “olabileceği” mesajıyla yılların jargonunu değiştiriyor.
.................
Kılıçdaroğlu “millet ittifakının ortak adayı olmayı“ kastetse de o ihtimal kuvvetli değil.
Çünkü...
Millet İttifakı’nın geleceği henüz belirsiz.
AK Parti ve MHP’nin oylarıyla Meclis’ten geçebilecek yeni bir seçim kanunu, bu belirsizliğin başlıca sebebi.
Yeni seçim yasasına “ittifaklara gerek bırakmayan” hükümler koyarsa oyunu tamamıyla değiştirebilir.
Ayrıca...
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener -kapıyı kapatıyor görünse de- ittifakın ortak adaylığına “hayır” demeyecek havada...
En azından “ittifak adaylığı” yerine “her partinin kendi adayını gösterme seçeneği” ağırlık kazanırsa, Akşener de zirve yarışı startında yer alabilir.
SİYASETİN ARİTMETİĞİ
Bugünden bakarak ileriye dönük tüm öngörüler “bir seçim matematiğine dayalı.”
“Her siyasi partinin kendi Cumhurbaşkanı adayını göstermesi ve mümkün olduğunca çok adayın yarışması, oyların maksimum dağılımını sağlar.”
Şu şartlarda “12 muhalefet Cumhurbaşkanı adayı” mümkün...
Oyların bu kadar çok adaya dağılması “Recep Tayyip Erdoğan’ın birinci turda Cumhurbaşkanı seçilmesini engeller mi?”
Eğer, Cumhurbaşkanı seçimi ikinci tura kalırsa zaten muhalefetin en fazla oy almış adayı, Erdoğan’la yarışacaktır.
Türkiye’nin ikinci büyük partisi CHP’nin adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “ikinci turda Erdoğan’a karşı yarışması” bu mantığın matematik ihtimal yansımasıdır.
ADAYLAR VE HESAPLAR
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan karşısında seçilme şansı olabilir mi?
Başka bir söylemle...
Başka adayların şansı daha yüksek olabilir mi?
Abdülkadir Selvi dünkü yazısında bir kamuoyu araştırmasını yansıtmış.
“Erdoğan-Kılıçdaroğlu” eşleşmesinde oranlar şöyle...
Erdoğan yüzde 44.7...
Kılıçdaroğlu yüzde 27...
Kararsızlar 28.3...
Buna karşılık diğer adayların olası oyları birkaç tık daha yüksek görünüyor.
Şöyle ki...
.................
“Erdoğan yüzde 41.2, Mansur Yavaş yüzde 36.7.
Kararsızlar yüzde 22.1...”
..................
“Erdoğan yüzde 42.5, İmamoğlu yüzde 34.6.
Kararsızlar yüzde 22.9...”
..................
Kılıçdaroğlu’yla Akşener’in şansları eşit görünüyor.
“Erdoğan yüzde 43.6, Akşener yüzde 27.
Kararsızlar yüzde 29.5...”
...................
Liderlerin dışında Ankara ve İstanbul Belediye Başkanları -nispeten- daha yüksek oy oranına sahip görünüyor.
SANDIK DERSLERİ
Seçmen psikolojisinde bir katman daha derine inildiğinde ortaya “seçmenin Erdoğan destekçisi ve Erdoğan karşıtı” olarak tanımlandığı gerçeği çıkıyor.
Eğer “Erdoğan karşıtları sandıkların kurulduğu tarihte daha fazla olursa” adayın kim olduğu -çok itici olmadıkça- geri planda kalıyor.
....................
Sandık dersleri de bunu göstermekte.
1989 yerel seçimlerinin İstanbul Belediye Başkanlığı için banko ismi Bedrettin Dalan’dı.
Seçimden bir gece öncesinden bana da ulaşan şu söylemi hatırlıyorum.
“İstanbul Belediye Başkanı şimdiden belli. Biz onun Cumhurbaşkanlığı sürecini konuşalım artık.”
........................
Gerçekten de Bedrettin Dalan İstanbul’da büyük başarılara imza atmıştı.
Dalan ve ekibi “yenilmez armada” algısı yaratmıştı.
“Haliç, Dalan’ın gözleri gibi mavi oldu” gibi övgüler paylaşılmaktaydı.
Ama ne oldu?
Seçilmesine ihtimal dahi verilmeyen CHP adayı Nurettin Sözen çıktı sandıktan.
Bunun nedeni, Bedrettin Dalan’ın adayı olduğu ANAP Başkanı ve ANAP iktidarının Başbakanı Turgut Özal’a olan karşıtlık dalgasının bütün Türkiye’de yükselmiş olmasıydı.
Dalan’ın başarı yıllarının üstüne çöktü bu dalga.
..................
Başka sandık dersleri de vardır seçim tarihimizde.
Birini yansıtayım...
İzmir’de çok da fazla tanınmayan
CHP adayı İhsan Alyanak, adı İzmir’in simgesi olmuş Osman Kibar’dan Belediye’yi almıştı ama neden?
Çünkü...
Bülent Ecevit rüzgârı çok güçlü esiyordu.
Alyanak’ın yelkenlerini o rüzgâr doldurmuştu.
.................
Böyle bakarak, Kılıçdaroğlu’nun
“Aday olabilirim” söylemi anlaşılabiliyor.
Birinci turda Meral Akşener de aday olur ve bir olasılıkla Kılıçdaroğlu’ndan fazla oy alırsa “Erdoğan karşıtı oyların dalgasında o sörf yapar.”
Şansı dalganın yüksekliğine bağlı.
..................
9. Cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirel “Dünün güneşiyle bugünün çamaşırları kurutulmaz” derdi.
Biz de “İki yıl sonrasının güneşiyle bugünden aday çamaşırları kurutulmaz” diyerek noktayı koyalım.
ABD’DEN TERS KÖŞE
Karadeniz için “sular ısınıyor” diye başlıklar atıyorduk. “Kaynamaya” başladığında kaygılar zirve yaptı.
Ukrayna’yı korumak için ABD ve NATO’yla Rusya arasında “çatışma” ihtimalleri konuşulmaya başlanmıştı ki...
ABD’den sürpriz açıklama geldi.
Boğazlardan geçerek Karadeniz’e açılacakları Türkiye’ye bildirilen iki savaş gemisi için ABD “geri adım attı.”
“Donald Cook ve Roosevelt” gemilerini Girit açıklarında beklemeye aldı.
Başkan Biden’ın Putin’le telefon konuşmasından sonra açıklanan bu karar bir “mega soru işareti” çizdi.
“Ne oluyor?”
.....................
Şu satırlar yazılırken hâlâ ABD kararının nedeni açıklanmış değildi.
Bunun yerine dolaşıma “ABD’nin, Rusya’ya çok daha ağır yaptırımlar koyacağı” haberleri sokuldu.
Hatta...
Sopanın ucu da gösterildi: “Rusya dış ticareti, bankacılığı ve parası dünya finans sisteminden çıkartılır...”
Böyle bir yaptırım için “Rus ekonomisi öyle bir çöker ki Çin bile kurtaramaz” yormları uçuşuyor.
ABD “yumuşak gücün en etkili kartını” masaya koyarak ters köşe yapmış oluyor.