TELEKOM öyküsü, artık "kabak tadı" verdi.
Uluslararası kuruluşlarda Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilere yatırım danışmanlığı yapan bir uzman şöyle diyor:
"Dünya finans sistemi için aralarında TELEKOM'un da bulunduğu Derviş'in 15 yasası, ekonomi ile politikanın nihayet birbirinden ayrılmakta olduğunun işareti...
Gelişmekte olan ülkelere yatırım yapacak olanlar için bu işaret, şeffaflık arayışlarına cevaptır. Uzatılmamalı."
İşte TELEKOM Yasası'nın bir an önce çıkmasının önemi...
Dinlediklerimden diğer izlenimler şöyle:
"TELEKOM'un özelleşmesi için bugünkü fiyatlarla değerlendirmesi yapılacaktır."
Burada şu unsurlar önemli:
- Mobil telefonlar hala TELEKOM hatlarından yararlanıyor.
Mobil telefonların artması, TELEKOM gelirlerini de arttıracaktır.
- Türkiye, Doğu ve Batı iletişim ağlarının arasındadır.
O nedenle... Bölgesel bir stratejik değer katsayısı var.
- Mobil telefon lisanslarını satma yetkisi TELEKOM'da olursa, şirketin değeri artacaktır.
Çünkü... "Lisans dağıtımında, ekonomik tercihler yerine politik tercihlerin yapılacağı" yolunda kuşkular oluşmaz.
Bu açıdan bakıldığında, Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'ün "mobil telefon lisans izinlerinin illa Ulaştırma Bakanlığı'nda kalması için ısrarı" TELEKOM'un değerini düşürebilir.
Sorun Türkiye değil...
"Gelişmekte olan ekonomilerde, siyasal kilitler açılmadan iş yapılamayacağı" yolunda yaygın bir kanı var.
TELEKOM'un "satış" aşaması, büyük ustalık gerektiriyor.
TELEKOM'un gelinlik bir kız gibi süslenmesi gerekir.
Çünkü... TELEKOM'u alabilecek yabancı şirket sayısı çok az.
NASDAQ'da hisseler düştüğü için telefon şirketlerinin de değerleri inmişti.
Bu şirketler için MOODY'S'in kredilendirme notu da aşağılara sarkmıştı.
Alım yapmak için para piyasalarından borç bulamıyorlardı.
Dünya büyükleri arasındaki Deutsche Telecom'un büyük kısmı devlete ait olduğu için yatırımlarını bir ölçüde sürdürebildi...
Ama... Hisseleri özel kesime ait olan British Telecom, uzun süre yatırım yapacak para bulamadı.
O nedenle... Elindeki bazı telefon şirketlerine ait hisseleri satmak zorunda kaldı.
Örneğin...
Bir Japon telefon şirketindeki yüzde 10 payını...
Nisan'da ABD faizleri düşürülünce, hisse senetleri biraz yükseldi ve finansman kapıları aralandı.
Bunun üzerine, dünyanın en büyük mobil telefon şirketi olan Vodafone, fırsatı kaçırmadan 3,5 milyar dolarlık bir satış yapabildi.
Ama... Hemen arkasından Deutsche Telecom ve British Telecom'un satışları sıraya girdi.
Yani TELEKOM'dan önce piyasaya çıktılar bile.
Üstelik... Vodafone'un geçen yıl Mart ayındaki hisse değeri 63 dolarken, şimdi 28 dolara düşmüş bulunmakta.
İşte TÜRK TELEKOM, kurtlar sofrası görünümündeki bu piyasada görücüye çıkacak.
Alıcılar da para piyasalarında borç ararken, TÜRK TELEKOM'un her türlü siyasi etkiden arınan bir üst kurulla yönetildiğini... Tamamen şeffaf olduğunu... Her türlü politik etkinin dışında kaldığını... Tamamen ekonomik ilkelerle yönetildiğini... Mobil telefon lisanslarının da bu ilkelerle verileceğini... Tüm fiyatlandırmaların ekonomik değerlerle saptanacağını... TELEKOM'dan yapılan alımların sonucu, kendi hissedarlarına kar dağıtacaklarını anlatmak ve para mabedlerini - kredi açmaları için - inandırmak zorundalar.
Ama sorun hala... "TELEKOM, Öksüz'den nasıl kurtarılır?"