Havada İran, İsrail ve ABD “tehditleri” uçuşuyor. “İran’ın Şam konsolosluğunda iki generalinin ve beş subayının İsrail tarafından vurularak öldürülmesi” sonrasında dini lider Ali Hamaney “çok ağır misilleme” açıklaması yapmıştı.
Şu satırların yazıldığı Cumartesi öğle saatlerinden itibaren 24 saat içinde “İran’ın, İsrail’e ya da İsrail’in sınırları dışındaki varlıklarına çok acı verecek karşı saldırısı” bekleniyor.
Uluslararası hukuka göre “konsolosluklar ve büyükelçilikler ait oldukları devletin topraklarıdır.”
Bu nedenle İsrail Şam’daki İran konsolosluğunu vurarak doğrudan İran’a saldırmış oluyor.
Gerçi İran Şam konsolosluğunun “İranlı generallere ve subaylara, komuta merkezi gibi kullandırılması” bu “diplomatik misyon dokunulmazlığı” hukuk hükmünde tartışmalı bir durum…
Ayrıca…
İsrail, eylemi “resmen” üstlenmiş değil.
Ama…
Böyle “sonu gelmeyecek hukuk retoriği tartışmaları” bir yana ortadaki gerçek İran’ın Şam konsolosluğunun vurulduğu ve fail olarak da parmakların İsrail’i gösterdiğidir.
İran’ın “çok ağır ve acı verici” olması beklenen misillemesine karşılık İsrail “İran’ı bir kez daha vurma” tehdidini savurdu.
ABD de “kategorik” olarak yani “amasız ve ancaksız” İsrail’in yanında olduğunu açıkladı.
Savaşın genişleme olasılığı giderek ağırlaşan ve yayılan “küresel kaygı.”
İran’ın Ortadoğu’daki her devleti ve elbette İsrail’i de vurabilecek menzile sahip güçlü füzeleri.
Dini lider ve Başkomutan Ali Hameney İran Silahlı Kuvvetler komutanlarıyla.
PERVASIZ NETANYAHU
Peki bütün bunları tetikleyen “pervasız saldırıyı” Netanyahu neden yaptı?
Soru, dün İsrail’in Haaretz Gazetesinden…
Dünkü New York Times’de “İsrail’i tehdit eden İran’ın askeri yeteneklerine bir bakış” başlığıyla yayınlanan analiz “İran’ın askeri gücü” dosyasını açıyor.
İşte o analizden seçmeler…
Akademisyen ve İran uzmanı Afshon Ostovar “İran’ın düşmanları İran’dan korkmuyor” yorumunu yaptı.
İran silahlı kuvvetleri “geleneksel ordu” ve “İslam Devrim Muhafızları Birliği” arasında bölünmüş durumda…
Toplam 580 bin muvazzaf personel ve yaklaşık 200 bin eğitimli yedek personel ile Ortadoğu’nun en büyükleri arasında yer alıyor. Hepsi de mutlak disiplinli, emir komuta içinde sadık ve düzenli…
Ordu ve Devrim Muhafızlarının her biri “ayrı ve aktif kara, hava ve deniz kuvvetlerine” sahip. Silahlı Kuvvetler, Genel Kurmay Başkanlığı tarafından koordine edilirler. Genel strateji orada belirlenir.
Devrim Muhafızları “İran’ın sınır güvenliğinden” sorumludur. Aynı zamanda Ortadoğu çapında “direniş ekseni” olarak bilinen “vekil milisler ağını” silahlandırmak, eğitmek ve desteklemekten sorumlu elit birim olan “Kudüs Gücü’nü” de yönetmektedir.
Bu milisler arasında Lübnan’daki Hizbullah, Yemen’deki Husiler, Suriye ve Irak’taki Milis grupları, Gazze’deki Hamas, Filistin İslami Cihad’ı da yer alıyor. İran’ın tüm silahlı kuvvetlerinin başkomutanı, tüm önemli kararlarda son sözün sahibi dini lider Ayetullah Ali Hamaney’dir. İran Ortadoğu’daki en büyük balistik füze ve insansız hava aracı cephaneliklerinden birine sahip. Buna seyir füzeleri ve gemisavar füzelerinin yanı sıra menzili 2 bin kilometre olan balistik füzeler de dahildir. Ortadoğu’da İsrail dahil her türlü hedefi vurabilecek kapasite ve menzile sahipler.
Ayrıca…
1200-1550 mil menzilli, radardan kaçmak için alçaktan uçuş özelliği olan çok sayıda insansız hava aracı da envanterinde yer alıyor. İran ordusu için zırhlı araçlar ve büyük donanma gemileri girişimleri sorunlu oldu. Ama gene de donanma büyütüldü, modernleştirildi.
Kuzey Kore’den küçük denizaltılar ithal edildi. Uzmanlara göre İran ordusu “teçhizat, uyum, deneyim ve personel kalitesi açısından bölgedeki en güçlülerden biri.”
İran dışındaki vekil milisler de İran’ın yanında savaşa hazır, ağır silahlı, eğitimli, deneyimli, ideolojik olarak sadık güçlerdir.
Hesaba katılmalı.
İran’ın Devrim Muhafızları…
İran’ın uzun menzilli savaş dronu.
İran’ın Kuzey Kore’den aldığı küçük denizaltılar önemli.
İran’ın yeni savaş gemilerinden birisi…
İran’ın eski model uçaklarından biri…
EKSİLERİ
Ancak…
Yaptırımlar, ambargolar nedeniyle İran, her şeye rağmen ABD, İsrail ve bazı Avrupa ülkeleri silahlı kuvvetlerinin gerisinde kaldı.
İran’ın zaafı hava gücü.
Ülkedeki uçakların çoğu, İran’ı 1941’den 1979’a kadar yöneten Şah Muhammed Rıza Pehlevi döneminden kalma.
Bir çoğu yedek parça eksikliği nedeniyle devre dışıdır.
1990’lı yıllarda Rusya’dan küçük bir savaş uçağı filosu aldı ama yeterli değil. Uzmanlara göre tankları ve zırhlı araçları da oldukça eski. Birkaç büyük donanma gemisi özellikle Kızıl Deniz’de ve Hürmüz Boğazı’nı kapatmakta etkili olabilir… İran’ın “nükleer silah sahibi olup olmadığı” hala belirsiz ama yakın zamanlarda düzenlenen bir raporda “nükleer silah yapımına birkaç vida kadar yakın” tanımı yapılmıştı.
Nükleer silah ve diğer önemli stratejik silah yapım tesisleri İran’ın çeşitli bölgelerine dağılmış durumdalar. Yerleri tam bilinmiyor. Hepsi de toprak altında.
Yani…
İsrail’in F-16’lar, F-35’lerle, füzelerle yapabileceği saldırılarda üstünlüğü varsa da İran savunmasının stratejik yerlerini bulup yok etmesi ihtimali zayıf.
Sonuç… Netanyahu yoksa İran’ın silahlı gücünü hafife alarak mı pervasızca Şam saldırısı için düğmeye bastı? Yoksa Başbakan kalmak için İsrail’i sürekli
savaşta tutmaya mı oynuyor?
……………….
Bölge bu krizi atlatsa bile önümüzde Netanyahu’nun şimdiden açıkladığı “Refah’ın işgali” planı var.