TAKSİM’de dün The Marmara Otel’in pencerelerinden aşağıya bir pankart asılmıştı:
“1 Mayıs 77’de buradan ateş edenler bulunsun...”
Bu pankart, 32 yıl önce o meydanda öldürülen “37 yurttaşımızın katillerinin bulunması ve cezalandırılması” mesajını veriyordu.
O kanlı 1 Mayıs’ta ansızın Sular İdaresi’nin duvarında beliren, kimlikleri hâlâ meçhul kişiler otomatik silahlarla meydandakileri taramışlar ve sonra yok olmuşlardı.
Pankartın asıldığı otelin 5. katındaki pencereden de yaylım ateş açılmış, onlar da yakalanamamıştı.
Türkiye’yi bir rejim bunalımına sokmak ve darbe psikolojisi yaratmak için karanlık güçlerin tetikçileriydi onlar... 32 yıl sonra ilk kez Taksim’de 1 Mayıs kutlamaları elbette olumlu.
1 Mayıs’ın Emek ve Dayanışma Bayramı olarak ilanı da güzel.
Ancak...
1 Mayıs gerçek anlamını, 32 yıl önce katliam yapan tetikçilerin ortaya çıkarılması ve cezalandırılmasıyla kazanacaktır.
Yüz kızartan dosyalar, arşivden alınarak tek tek açılırken, kanlı 1 Mayıs’ın o katilleri hâlâ aramızda ellerini, kollarını sallayarak dolaşmayı sürdürecekler mi?
Yeni kara tezgâh nesillerine “Nasıl olsa bize bir şey olmaz” cesaretini veren “imtiyazlı katiller” statüsünü devam ettirecekler mi?
TÜRKİYE FARKI
TELEVİZYONLARDA dünyanın başka ülkelerinden 1 Mayıs görüntüleri yayımlandı.
Oralarda da marjinal gençlik grupları polisle çatıştı.
Ancak...
Türkiye’den farklı olan şey, küresel ekonomik kriz nedeniyle halkın bu işçi gösterilerine çoğunlukla destek vermesi.
1 Mayıs’a işçi sınıfının dışındaki kesimlerin de bu ilgisi ve desteği siyasi partileri etkiledi.
Sağ partiler, hatta 1 Mayıs’a karşı olan Hıristiyan demokratlar bile meydanlara indiler. Sendikacıların yanında yürüdüler.
Türkiye’de bu dayanışmanın yeterli olduğunu söyleyebilmek mümkün değil.
Ne halk sokaklarda ve meydanlardaydı, ne de politikacılar...
Küresel kriz nedeniyle ve özellikle DİSK’in vitrinine koyduğu ılımlı tavırlarıyla işçileri desteklemekle birlikte, geçmiş yıllardan deneyimleri, halkı uzak durmaya itti.
Sokak çarpışmalarında yaralanmak, o kaos içinde güvenlik güçlerinin olası şiddet uygulamalarına maruz kalmak gibi kaygıların önemli etkisi oldu.
Son tahlilde...
Osmanlı’nın son dönemlerinde ilk 1 Mayıs, Selanik’te 100 yıl önce kutlanmıştı.
100 yıllık yolculuğun geldiği nokta işte bu.
Gene de eksilerle artıları toplarsak, 1 Mayıs 2009’un Türkiye demokrasisinde kazanç tarafının ağır bastığını söyleyebiliriz.