Dünyanın en çok konuştuğu isim -hiç tartışmasız- Rusya Başkanı Vladimir Putin…
Ukrayna’da savaş çıkar mı?
Sorunun cevabını verebilecek tek kişi o.
Peki, “Putin nasıl bir karar verecek?
Ukrayna’yı işgal mi edecek, yoksa sınırlara yığdığı askerlerini, tanklarını, toplarını, zırhlılarını, füzelerini geri mi çekecek?”
……………..
HUFFPOST dünkü sayısında şöyle yazıyor:
“Sorunun cevabı Rus liderin hangi versiyonuna inandığınıza bağlı.
1- Akılcı Putin’e mi?
2- Deli Vlad’a mı? (Vladimir’in kısaltılmışı)”
Gazete “Batılı çoğu liderlerin akılcı Putin’e inandığı” görüşünde.
“20 yılı aşkın süredir süper büyük Rusya’yı yönettikten sonra, Rus liderin öngörülebilir olduğunu” iddia ediyor.
Ve şu hükmü veriyor:
“O acımasız ve etik dışı olabiliyor.
Ama…
Aynı zamanda kurnaz ve hesapçıdır.
Risk alır ama deli değildir.”
Ben de Putin’in akılcı, deneyimli, donanımlı ve bir siyasi satranç ustası olduğunu düşünüyorum.
HUFFPOST bununla beraber “onun deli Vlad’a dönüşmesinden kaygı duyan analistlerin varlığına” da işaret ediyor.
Gerekçesi şöyle:
Putin, çok uzun süredir iktidarda.
Giderek paranoyaklarmış olabilir.
Etrafı tehlikeli derecede milliyetçi danışmanlarla çevrili.
Pandemi sırasında izolasyonu da onu etkilemiş olmalı.
Son zamanlarda tarih ve kültür üzerine uzun milliyetçi makaleler yayımlamakta.
Örneğin…
Temmuz ayında “Ukrayna’nın bağımsızlığını tarihi bir sapma” olarak gösteren “Ruslar ve Ukraynalıların tarihsel birliği” başlıklı 5 bin kelimelik bir makale yazdı.
Geçen yıl “Nazi Almanya’sını Sovyetler Birliği’ne saldırmaya, İngiltere ve Fransa’nın kasten teşvik ve tahrik ettiğini iddia eden” uzun bir makale de yayımlamıştı. (“Amerika’nın da kendisini Ukrayna’yı işgal için kasıtlı olarak yönlendirmeye çalıştığı” gibi kuşkularına işaret mi?)
Bu tutkulu düşünceler Rus liderin giderek daha fazla “duygu yüklü eksantrik teoriler üretme eğilimini” yansıtmakta.
CAYDIRICI DİPLOMASİ
Hem ABD hem de Avrupalı liderler bu “çifte şahsiyet analizini” dikkate alarak bir yandan “caydırıcı” tavırlar ortaya koyuyor, öte yandan onun akılcı yönünü besleyecek “çıkış kapıları” gösteriyorlar.
“Caydırıcı tavırlar” malum.
Rus ekonomisi yıkıcı ve eşi görülmemiş ağır yaptırımlarla vurulabilir… Rus ulusu dünyadan daha da tecrit edilmiş olur…
Ukrayna’nın istilası halinde Rus ordusu çok ağır kayıplar verir.
Almanya’ya uzanan “Kuzey 2 Gaz Boru Hattı” çalıştırılmaz, böylece Rusya büyük gelir kaybına uğrar.
Putin dâhil Rusya büyüklerine kişisel yaptırımlar servetlerine kadar uzanabilir.
Bu ağır riskli caydırıcı gözdağı tavırlarına karşın Putin’e “gümüş tepsi üzerinde prestij seçeneği” de sunulmakta.
Putin’e “süper güç statüsünün pırıltılı prestijini ve Avrupa’da güvenlik konulu geniş kapsamlı müzakerelere başlama fırsatını” veren diplomatik seçenekler…
Putin’i çatışmadan uzaklaştırmak için onun “akılcı ve gerçekçi hesaplar yapabilen” tarafına oynanıyor.
SAHADAKİ PUTİN
ABD’li stratejisiler her şeye rağmen “sahadaki gerçekleri” de dikkate alıyor.
Ukrayna’nın doğu sınırında 130 bin Rus askeri, füzeler, zırhlılar, tanklar yığılmış durumda.
Ukrayna’nın batı sınırındaki Belarus’ta ileri teknolojik donanımlı Rus birlikleri perşembe günü (bugün) tatbikata başlıyor.
10 gün sürecek bu tatbikattan sonra geri dönecekler mi?
Çünkü geri dönememeleri halinde Ukrayna Başkenti Kiev sadece 150 km!..
Rusya İstanbul Boğazı’ndan Karadeniz’e altı gemi çıkardı...
…………….
Putin’in önümüzdeki haftalarda “yüksek profilli nükleer silah tatbikatları planladığı” yolunda söylentiler de yoğun.
HUFFPOST noktayı “akılcı Putin’den” yana koymuş gibi.
“Deli gibi davranmakla, deli olmak arasındaki çizgi çok incedir ama ikisi farklıdır.”
SORULAR… SORULAR…
Putin için sorular bu kadar değil.
Bakın diğer önemli “ikilemleri” de sunayım.
Hangisi mantıklı?
Putin’in savaşa girmesinin “mantıklı olmadığını” söyleyenlere karşın -şu aşamaya geldikten sonra- Putin’in askerlerini geri çekmesi, bunu hiçbir şey elde etmeden yaparak bir diplomatik yenilgiyi kabullenmesi “mantıklı” mı?
Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Danışmanı F. Heisbourg “durumun mantığı korkutucu” yorumunu yapıyor.
Blöf mü?
Putin’in blöf yaptığı iddialarına karşın yakın geçmişin hatırlanmasında fayda var.
Karadeniz’e geçirdiği altı büyük çıkarma gemisinin üçü Gürcistan’ın işgalinde kullanılmıştı.
Şimdi Ukrayna’nın uzun kıyı şeridindeler.
Rusya’nın 2014’te Kırım’ı işgalini de değerlendirmeler için hesaba katmak gerek.
Hangi söylemler?
Putin Macron’a “Kazananı olmayacak bir NATO-Rusya savaşı istemiyorum” demiş.
Akılcı bir söylem.
Ancak başka söylemler de var.
Rus devlet televizyonunun önde gelen sunucusu Dmitri Kiseryov geçtiğimiz pazar günü dehşet verici yorumlar yaptı:
“Rusya’nın kendi yıkımıyla karşı karşıya kalması, Batı’yı da beraberinde götüreceği bir nükleer savaş…”
D. Kiseryov, Putin’in 2018’deki şu sözlerini de yansıttı:
“Rusya’nın, Rusya’sız bir dünyaya ihtiyacının olmadığını hatırlayalım. Ve sonra sadece Amerika değil, Avrupa da radyoaktif küle dönüşür.”
…………..
Moskova’daki Stratejiler ve Teknolojiler Analiz Merkezi’nden Ruslan Pukhov da “nükleer savaş” kelimelerini telaffuz etti.
“Ukrayna’nın NATO üyeliği, Rusya’nın bakış açısından nükleer savaşa eşdeğer olur.
Batı bunun bizim için ne kadar ölüm kalım meselesi oluşturduğunu anlamak istemiyor…”
Putin’in asıl amacı ne?
Yazının başında belirttiğim gibi Putin’in “akılcı” olduğuna inanıyorum.
Asıl amacının “bu şiddet dalgalarıyla, dehşet ürpertileriyle Ukrayna’nın istikrarsızlaşması ve Batı yanlısı Zelenski’nin düşürülmesinin olabileceğini” düşünüyorum.
Bir olasılıkla tıpkı Belarus, Türkmenistan, Kazakistan gibi Rusya’ya yakın bir ismin başa geçmesini amaçlıyor belki de.
Ama…
Duyarlı son soru.
“Ya bu hamle tutmazsa?”