Her taraf lastik kullanılmış eldiven ve maske atığı dolu…
Yeşil alanlar, yol kenarları, deniz kıyıları hatta deniz dipleri…
Rezalet bir çevre kirliliği…
Bira şişeleri, plastik poşetler, karton bardak, plastik yemek tabakları, çatal, bıçak yemek atıklarını biliyorduk zaten.
Şimdi bunlara “Kovid-19 salgını” ile beraber çoğuna virüs bulaşmış olabilecek, eldiven, maske atıkları da eklendi.
ÖZAL VE BORO
8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın başdanışmanı Can Pulak’ın tutkulu olduğu bir alan da “çevre duyarlığıdır.”
Özal’ın döneminde Ege Okluk koyundaki Cumhurbaşkanı Yazlık Çalışma Konutu onun kazandırdığı bir “çevre duyarlığı” simgesiydi.
Ege’nin en güzel ve gözlerden saklı koylarından biridir Okluk.
Bir köşesinde denizciliğin gurusu Sadun Boro’nun yelkenlisi vardı. Kimse onun yerine demir atmayı aklından bile geçirmezdi.
Ama ziyaretine gelinirdi.
Özal da, konutun önünden denize girer, Boro’nun oralara kadar yüzerdi.
Teknelerden birine çıkar, içindekilerle sohbet ederdi.
Sonra da alkışlarla tekrar yüzerek konuta dönerdi.
YEŞİL KONUT
Cumhurbaşkanı yazlık konutu denince öyle şaşalı bir yapılaşma sanılmasın.
Sadece 100 metrekareydi.
Belki daha da küçük.
Şimdi Cumhurbaşkanlığı yazlık konutu yeniden yapılanıyor. Daha büyük olacakmış.
Eğer yeşili koruyor, çevreye de uyumlu oluyorsa güzel de olabilir.
……………
Özal orada devlet adamı konuklarını da ağırlardı.
Biz Dinç Bilgin’in teknesiyle gittiğimizde KKTC Başkanı Rauf Denktaş konuğuydu.
Peki, Cumhurbaşkanı çalışanları, korumaları, mutfak donanımı, şefler, garsonlar?
Çevre dostu Can Pulak onlar için yeşile boyanmış treylerler hazırlamıştı.
Varlıkları hiç belli olmazdı.
Bu mobil ofisler, mutfak ve lojmanlar, Özal ve ailesi ayrılınca kontak çevirir, onlar da giderlerdi.
Can, konutun etrafını da yeşil renkli tel örgülerle çevirtmişti. Yani yeşilin bozulmaması her şeyi yapmıştı.
Gazeteci kökenli Can Pulak nasıl böyle bir yeşil uzmanına dönüşmüştü diye düşünebilirsiniz.
Gençlik yıllarımızda aynı gazetenin Ankara bürosunda beraber çalıştık.
Can daha o zamandan “Datça’ya yerleşmekten” söz ederdi.
Aklı hep temiz mavi ve yeşil çevredeydi.
3 MİLYON İZCİ
Can Pulak çevreyi korumak amacıyla “çevre izcileri” örgütlemişti.
Tüm Türkiye’de çevreyi koruyan 3 milyon izci…
Müthiş bir çevre olayıydı bu…
Peki…
Dünya İzcilik Konfederasyonu Başkanı’nın da katıldığı açılışı kim yaptı dersiniz?
Dönemin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Perez de Cuellar…
Özal’ın “Hiç davet etme Can, nasıl olsa gelmez, reddedilmiş olmayalım boşuna” uyarısına rağmen Can bu…
Aklına koyduğunu yapar.
Girişimi çok güzel anlatan bir mektubu, o zamanlar BM’de önemli bir görevi olan Üner Kırdar’ın da katkısıyla Genel Sekreter Cuellar’a ulaştırmayı başarmış.
Ve bir süre sonra Cuellar, Özal’a, ABD’nin Ankara Büyükelçisi vasıtasıyla “açılışa geleceğini” bildiren bir yazı göndermiş.
VE MAVİ YOLCULUK
Fotoğrafta Özal’ı ve Cuellar’ı “Çevre İzcisi” gömlekleriyle açılışta görüyorsunuz.
Cuellar’ın hanımı Okluk’u öyle sevmiş ki kalmak ve Ege kıyılarını gezmek istemiş.
Özal da “Onları sen davet ettin Can, gezdirmek de senin işin” demiş.
Can, Cuellar’ları uzun bir mavi yolculuğa çıkarmış.
ÖZAL’DAN SONRA
Özal vefat ettikten sonra Can köşkten ayrılmıştı.
Cumhurbaşkanlığı Çevre İzcileri örgütlenmesi de iptal edilmişti.
…………
Ancak…
Bir süre geçer.
Demirel’in Özel Kalem Müdürlüğünü yapmakta olan -şimdiki seçilmiş BM Genel Sekreteri- Büyükelçi Volkan Bozkır, Can Pulak’ı telefonla arar, “Beyefendi seninle görüşmek istiyor” der.
Can sorar: “Konu nedir?”
Bozkır şöyle cevaplar: “Beyefendi, biz bu Çevre İzcilik örgütlenmesini dağıtmakla yanlış yaptık diye düşünüyor, bu konuyu konuşacak.”
Sonrası…
Karışık.
Ama sonuç…
Demirel ve sonrasında da “Çevre İzcileri Örgütü” yeniden canlandırılamadı.
Acaba…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu konuyu düşünmez mi?
Özellikle “Kovid-19” salgınıyla birlikte kullanılmış, hastalık taşıyan lastik eldivenler, maskeler denizlere, yeşile de atılıp saçılırken böyle bir örgüt etkin olabilir.