16 Temmuz 2016’da bu köşede yayımlanan yazımın ilginç bir özelliği vardır; “darbe kalkışımı sürdüğü saatlerde yazılmıştır.”
Anlatayım…
15 Temmuz akşamı başlayan darbe girişimi gece yarısı sonrasında şiddetini artırmıştı.
Jetler Meclis’i bombalıyordu.
Tanklar halka ateş açıyordu.
Atatürk Havalimanı darbeciler tarafından sarılmıştı.
TRT’de spikere namlu tehdidiyle “darbe bildirisi” okutulmuştu.
CNN’i de basmışlardı.
Darbe girişiminin nereye evrileceği belli değildi.
Ama…
Milliyet daha o saatlerde dimdik karşı tavır koyan bir yıldırım baskı hazırlamıştı.
Gazetedeydim.
Yazımın başlığı çok netti.
“Demokrasi ilelebet payidar…”
Yazıda politikaya meraklı bir genç olarak, 27 Mayıs 1960 ihtilaline ve Talat Aydemir’in
22 Şubat darbe girişimine tanık olduğumu, Aydemir’in ikinci kez darbe kalkışımı olan 21 Mayıs’ı, 12 Mart 1970 muhtırasıyla komutanların askeri müdahalesini,
12 Eylül 1980 ihtilalini ise gazeteci kimliğimle izlediğimi yazmıştım.
……………..
Daha öncekilerde görmediğim şey, 15 Temmuz kalkışımında yaşanmıştı.
İlk kez 15 Temmuz 2016’da halk, havaalanına, meydanlara, caddelere, İstanbul’da köprüye sel suları gibi akmıştı.
Halk ilk kez demokrasiye sahip çıkmıştı.
Evet…
Bu bir “ilkti.”
Yazıyı “olmamalıdır” ara başlığı ve şöyle satırlarla bitirmiştim.
21. yüzyılın Türkiye’sinde artık darbeler kabul edilemez. Türkiye bu demokrasi testini başarıyla aşmak durumundadır. Ve... Artık hiçbir ülke gizli servisleri liderlerine “Bizim çocuklar başardı” diyemez. Ne yazık ki bu -asla kabul edilemez- darbe macerası asker kanı döktü. Kendi silah arkadaşlarına silah doğrulttular. TBMM’yi bombaladılar, CNN’i bastılar. Bu da çok acı. Neyse ki hepsi geride kalacak.
.............
Son söz: “Demokratik Türkiye Cumhuriyeti -bazı bedhahlara rağmen ilelebet payidar olacaktır.”
……………
Ne ilginçtir ki 2018-2019 sürecinde Beyaz Saray Güvenlik Danışmanı olan fırça bıyıklı John Bolton önceki gün
CNN’e bir “itirafta” bulundu:
“Bazı ülkelerde darbelere destek verdim.”
Bu itiraf zaten bilinen ama kanıtı olmayan “ABD parmak izidir.”
2016’da aynı görevi yapmakta olan Susan Rice’ın da üzerine kopkoyu bir kuşku gölgesi düşürmektedir.
Hatırlayın…
12 Eylül 1980 ihtilalinden sonra
CIA Başkanı, dönemin ABD Başkanına “Bizim çocuklar başardı” diyerek haber (müjde!!) vermişti.
Bu kez 16 Temmuz sabahı Susan Rice da ABD Başkan’ına ezik bir şekilde boynunu bükerek, “Bizim çocuklar başaramadı” demiş olabilir mi?
ASTROLOGLAR MEDYUMLAR...
İkinci soğuk savaş diyebileceğimiz şu süreçte işimiz medyumlara astrologlara mı kaldı?
Le Monde’da böyle
bir araştırma yayımlandı.
İlginç bulduğum
satırları yansıtayım.
…………….
Vladimir Putin terazi
burcundan…
“Dengeyi korumak ve anlaşma bulmak, ancak imkânsızlık halinde saldırıya geçmek”
onun tabiatıymış.
Akrep burcundan Biden ise
“rakibinin zayıf noktasını bularak
kasten saldırırmış.”
Bu tahlil Rus astrolog Tamara Globa’dan.
Youtube’de 11.8 milyon kez izlenmiş.
……………..
Jeopolitik astrolog Svetlana Dragan ise şöyle bir tahlilde bulunuyor:
“Eski dünya ile yeni bir dünya arasında savaş var. Tüm kozmik piramit değişiyor. İnsanın ezilmesinden kurtulma savaşıdır bu.”
Svetlana’nın videosu 2 buçuk milyon kez izlenmiş.
Sadece 150 bin görüntülenen
Rami Bilekt yıldızlara bakmış, “Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Luhansk
Ukrayna’ya ait değil” diyor.
Rusya’da böyle “paranormal” tutkular sorunlu yıllarda öne çıkıyor, çıkarılıyor.
Ve…
“Acaba Kremlin destekli mi, özel operasyon mu” gündeme taşıyor.
MORAL ÖNGÖRÜLERİ
Böyle astrologlar ve medyumlar topluma moral veriyorlar.
Örneğin…
Tamara Globa “2024’te gelişmeler” vadediyor.
“2026’dan itibaren Ruslara vizesiz açık dünya” öngörüsü var.
2030’lar için “yeni bir uygarlık” müjdesinden sonra vatandaşlara “Sabırlı olun, işinize, ailenize, dengenize dikkat edin… Siyasete yönelmek kimseye iyilik getirmez” öğüdünü veriyor.
………………
Svetlena Dragan ise Vladimir Putin’i daha da açık destekliyor.
“Liderin yaptığı tercihlerin ortalama bir insan için anlaşılır olmadığını, elimizdeki en az bilgiyle liderin tercihlerini yargılamanın imkânsız olduğunu” vurguluyor.
“Vladimir Putin’in elindeki zor kartları insanlık transhümanizmi lehine oynadığını” iddia ediyor.
Kişilerin sadece
kendi işlerine, kişisel alanlarına ilgi göstermelerini tavsiye ediyor.
KREMLİN’DEN MAAŞLI MI?
Onlara “jeopolitik astrologlar” da deniyor.
Acaba Kremlin’in hizmetindeler mi?
Çok sayıda gazetecilik soruşturması…
Moda, şarkı mizah, seyahat, özel sektör kontrol altındayken iktidar stratejistlerinin astrolog ve medyumları kontrol etmediğini düşünmek saflık olmaz mı?
Le Monde “Kremlin’in
blog yazarlarını, influencer’ları finanse etmiş olabileceğini” de yazıyor.
Ukrayna’ya harekâtla birlikte medyumlar, televizyonlarda boy göstermeye başlamışlar.
NTV kanalında eski KGB askeri medyumu ve şifacı İvan Fomine hakkında uzun bir program yayınlanırken, ekranın altında “Zelenskiy’in teslimiyet belgesini ne zaman imzalayacağını biliyor” yazısı akmaktaymış.
Rusya haber siteleri de Ukrayna kuvvetleri tarafından “kara büyü” kullanıldığına dair -sözde- kanıtlar sunmuş.
……………..
11 Eylül İkiz Kuleler saldırılarını öngören Bulgar medyum Baba Vanga figürü de ortaya çıkarılmış.
Bir zamanlar Bulgar gizli servisi tarafından maaşa bağlanan Baba Vanga’nın öbür dünyadan mesajı varmış.
“Rusya düşmanlarını deccal” ilan etmiş. Kremlin’de “Noosferi” yani insan düşüncesi alanını araştırmaktan sorumlu bir “uzay tarayıcıları ağı” olan “Nooscope” yazarı Anton Vainonu da devrede…
………………..
Yani…
Sadece füzeler, uzun menzilli toplar değil, Çarlık döneminden beri mistik tabiatı ağır basan Rus toplumuna ezoterik mesajlar da yoğun kullanılıyor.