Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

BİR kitap, bir albüm ve bir neşe pınarı.. Defne Samyeli, Bedük ve Gupse Özay Şeffaf Oda’da...
Defne Samyeli’nin ilk kitabı “Kısa Lafın Uzunu” raflarda...
Milliyet’te yaptığı röportajlardan oluşuyor. Defne’nin kitabının lansmanı geçtiğimiz haftalarda yapıldı.
Defne Boğaziçi Üniversitesi İş İdaresi’ni birincilikle bitirmiş.
Başarılı bir habercilik geçmişinden sonra oyunculuk dersleri almaya başladı.
Dizide rol aldı, şimdi de tiyatro sahnesinde...
Nişanlısı akademisyen Emre Alkin, Duman grubunun eski gitaristlerindenmiş.
Defne’yle beraber müzik yapıyorlarmış.
Defne uzun yıllardır müzik eğitimi alıyor.
Profesyonel müzik sürprizi de olabilir.

Aktivist anne babanın kızı Gupse
Yalan Dünya’nın Nurhayat’ı Gupse Özay gerçek hayatında da Nurhayat gibi...
Hızlı konuşan, esprili ve zeki...
Reklam sektöründe metin yayıncılığından oyunculuğa geçmiş.
Anlatıyor:
“Anne baba acayip aktivist bir karı koca. Yeşiller Partisi’nin kurucuları. Ben hatırlıyorum yani anne, anne diyorum annem kendini ağaca zincirlemiş. Baba çadır kuruyor, burada eylem yapacağız falan... Böyle bir şeyden de geliyorum. Çok güzeldi yani.”

Bedük’ün yıkılan sahnesi
Bedük Ankara’da sahne aldığında sahne yıkılmış. Mecazi anlamda değil, gerçek anlamda...
Şöyle anlatıyor:
“Ankara’da bir yerde çıkıyoruz. Sahneyi artık neyden yaptılarsa benim sağ bacağım içine girdi sahnenin. Bayağı kırıldı. Dizime kadar içindeyim ben böyle yarım söylüyorum. Çok kalabalık kimse bir şey görmüyor. Öndekiler biraz görüyor ama. Ben devam ediyorum. Artık devam edemeyecek hale geldim çıkartmaya çalışıyorum, çıkmıyor da. En sonunda ‘sahne yıkılıyor’ dedim. Herkes bağırmaya başladı ‘vaaay!’ Yok dedim durun sahne yıkılıyor, yani yıkıldı.”
Bedük 25 yaşına kadar “gece terörü” yaşadığını söylüyor.
Ve ekliyor:
“Geceleri uyanırsın önündekini göremezsin gözün açıktır. Böyle bir uyurgezer hal falan ama bağırıyorsun, sabah sesin kısılıyor hatırlamıyorsun ben onu 25 yaşına kadar yaşadım. Bayağı gece kalkar bağırır camı açar, koşar duvara toslar falan... Öyle bir adamdım sabah hiçbir şey hatırlamıyorum.”
Psikologların çözüm bulamadığı sorun, 25 yaşında ilk konserini verdikten sonra geçmiş. Ve bir daha gece hiç kalkmamış.
............................
Bedük bu yıl Grammy’ye 5 dalda aday adayı olmuş. Adaylık gelmemiş ama aday adayı olmak da güzel...
Onun dışında birçok ödül sahibi...

Haberin Devamı

ERTUĞRUL’UN “GÜZEL BİR YAŞAM”I

Haberin Devamı

KİTABIN kapağındaki genç Ertuğrul Özkök’e bakın.
O gülüş var ya...
Hâlâ aynı.
“BİR BEYAZ TÜRK’ÜN HAFIZA DEFTERİ” yazılı kitabın kapağında.
Aslında...
Kendine yakıştırdığı “sonradan burjuva” etiketinden tutun da “baba, eş, dost, arkadaş, aşık, terk edilmiş adam, kederli adam, gazeteci, yazar, akademisyen” akla gelebilecek ya da tanığı olduğumuz bütün Ertuğrul Özkök’ler sayısız senaryolarda oynadığı başroller.
Senaryoları yazan, yöneten, oynayan hep o...
Ama...
Her birinde “o” olduğuna inanır.
“O” olur.
Hepsinin keyfini çıkartır.
Kapaktaki gülüş bunun kanıt mührüdür.
Hepsinde “estetik” mayasıyla yoğurulmuşluk vardır.
Elbette estetik anlayışı da evrim geçirdi.
Yıllar önce bir genç kız gazeteci ona “ne yapmaya çalışıyorsunuz” diye sormuş.
O da “iyi bir burjuva olmak istiyorum” diye cevap vermiş.
Burjuvayı oynamayı öylesine içselleştirmiş ki zamanla bu kendinin oyunu olmaya dönüşmüş.
Evet...
Filmlerin karakterleri olmaya onun satırlarıyla devam:
“Belediye otobüslerinden kaçan şahsiyetim (“burjuva beyaz Türk otobüse değil, metroya biner” diyor) kendine en haklı gerekçesini bulmuştu.
Artık bir film kahramanı gibi, kalabalıklardan ve onların ahlakından uzak bir estetik gettoda yaşayabilirdim.........
Sabahları önünde kuğuların toplandığı harikulade pencerelerden şehirlere baktım. Flowers düetleri dinledim. Dağınık yatakların önünde sabah kahveleri içtim. Kamu meydanında bir aristokrat gibi yaşamanın keyfini çıkardım.”
Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmenliği sırasında çalışma arkadaşlarını, yazarlarını ve çizerlerini de tıpkı “sitcom” kahramanları gibi okuyucuya tanıtırdı.
Yazılan, çizilen kadar, kimin yazdığı, çizdiği de önemlidir.
Bu kitabı keyifle okudum.
Müzikten siyasete, edebiyattan felsefeye, gazetecilikten tarihe, diyarlardan sinemaya ne güzel bir harman.
Post’un efsane Genel Yayın Yönetmeni Bradley’in kitabındaki “güzel bir yaşam” başlığı Ertuğrul’un kitabının -yazılmamış- son satırı.