8 Mayıs’ta “Avrupa Günü” kutlandı.
8 Mayıs İkinci Dünya Savaşı’nın sona erdiği tarihtir...
Nazi Almanya’sının müttefiklere (ABD, İngiltere, Rusya, Fransa) teslim oluşunun yıl dönümüdür.
Avrupa’da “zafer günü” olarak kutlanır.
“Avrupa Birliği” için simge gün 9 Mayıs’tır.
Ya 8 Mayıs’ın Almanya için anlamı? Çünkü 8 Mayıs Almanya’nın yenildiği, teslim bayrağını çektiği gün.
Almanya -gene de- bu tarihi algılamakta ikircikli.
Ülkenin işgali ve ikiye bölünüşünün yıl dönümü mü, yoksa Hitler ve onun liderliğindeki Nazilerden “kurtuluş” yıl dönümü mü?
Alman halkı genellikle bu ikinci seçeneği içselleştirdi.
8 Mayıs’ta, başkent Berlin’in ünlü Brandenburg Kapısı’na işgal güçlerinin dilleri olan İngilizce, Rusça, Fransızcanın yanı sıra Almanca şu kelime yansıtıldı. “Teşekkürler.”
HIRİSTİYAN KULÜBÜ
Avrupa artık bir daha savaşmamak için, iki bilge büyük devlet adamının öncülüğünde AB’yi oluşturdu.
Demokrasi, eşitlik, ortak para, ortak devlet, ortak başkent ve -henüz tam gerçekleşmese de- ortak ordu ve böylece Avrupa ülkeleri arasında “ebedi barış...”
“Irk ayrımcı” ve “soykırımcı” Nazi Almanya’sı ve faşist İtalya’dan sonra hedef, kıtadaki “dinleri, dilleri, ırkları” kucaklayan bir Avrupa inşa etmekti.
Ama... 60 yıldır Türkiye’yi üye yapmamakta direnen, buna karşılık kıtadaki diğer birçok ülkeyi içine alan bir Avrupa zihniyeti “Hıristiyan kulübü mü?” soru işaretini çizdi.
Yıllar içinde bu soru işareti azmanlaştı.
Bu da bir tür “ırkçılık değil mi?”
MAZİ KALBİMDEKİ YARA
Gazeteciliğe ilk başladığım yıldı... Kasım Gülek’in Tanin gazetesinin Ankara bürosunda stajyer muhabirdim.
Tecrübeli bir gazeteci abinin yanında “refakatçi” olarak Ankara Anlaşması imza törenine gönderilmiştim.
İsmet İnönü başbakandı.
AB ile Türkiye arasındaki tam üyelik hedefli anlaşmaya İnönü imza atmıştı. (AB’nin o zamanki adı Ortak Pazar’dı.)
...................
O günden bu yana Türkiye’yle AB arasındaki bütün gelgitlere tanık oldum.
Özal’ın, Tansu Çiller’in, en son Recep Tayyip Erdoğan’ın dönemlerinde zaman zaman ümitlendik...
Sonrası “hayal kırıklıkları...”
“AB ufkunun açık, vizyonunun ise geniş olduğunu” sanıyorduk.
Fakat...
Her hayal kırıklığında yanıldığımızı gördük. Bu olanları Kader Sevinç çok güzel bir metaforla anlatmış. Çerçeve içinde sunuyorum.
DAR PENCERELER
Avrupa Birliği yeni binasının ilk projesi resimde görüldüğü gibi vazo şeklinde bir ana binayla, bu vazonun etrafını çevreleyecek cam duvarlardan oluşuyordu.
İçteki vazoyu gösteren cam duvarlar “şeffaflığı, geniş vizyonu” temsil ediyordu.
........................
Projede son anda değişiklik yapıldı.
Şeffaf cam duvar yerine yüzlerce pencere konuldu. Bunlar için “Bütün üye ülkelerin değişik pencere örnekleri alınarak uyguluyoruz” açıklaması yapılmıştı.
Daracık pencereler...
Kader Sevinç, bu yeni tasarımla ilgili bir şiir yazmıştı. (*)
Adı, AB binasının adı olan “Europeum...”
Şöyle anlatıyor:
Bu şiirde kadim Likya Birliği’ne değindim.
Gelmiş geçmiş en ileri cumhuriyete...
Devletler birliğine...
Yeni AB binası projesinde son anda değişiklik yapıldı.
Dış cepheyi ufak dar pencerelerle kapladılar.
Ben de şiirimde bu dar pencerelerle AB’nin giderek “daralan vizyonunu” bağdaştırdım.
....................
Brüksel Güzel Sanatlar Merkezi (BOZAR) bu şiiri uzun süre sergiledi. Avrupa’nın ünlü edebiyat dergisi “DW” de yayımladı.
Aşağıda şiirin bir bölümünü sunuyorum...
....................
Europa? Europeum
Cüsseli yeni bina.
Dar pencereleri yansıtır siyasi vizyonu
Avrupa Mahallesi; Bölen ve bölünmüş.
Bir vizyon adamı; Galileo Galilei
Uzaktaki Jupiter’e baktı, keşfetti Europa’yı
Ki o Likya Kralı Sapheredon’un annesi, Zeus’un aşkı ve âşığı.
Likya Birliği; Birleşmiş Avrupa için bir ilham kaynağı.
Federal parlamento, ortak para birimi
Ortak anayasa, tek ordu.
Düşünü kuruyorum memleketim Antalya’nın
Ki o’dur Likya Birliği’nin ev sahibi
Avrupa Mahallesi tarihi geçebilecek mi?
Birleşmiş ve birleştir...
....................
Likya milattan önce Antalya ile Fethiye arasında kurulmuş devlettir. 23 şehir devletinden oluşan bir konfederasyondur. Atina’dan çok daha ileri bir demokrasiye sahipti.
Kadınlar başkan olabiliyordu, önemli konumlara gelebiliyordu. Erkeklerle eşit haklara sahipti.
Likya’nın ortak anayasası, ordusu, para birimi vardı. Montesquieu “Yasaların Ruhu” eserinde “Bugüne kadar gelmiş geçmiş en mükemmel cumhuriyet Likya Birliği’ydi” diye yazmıştı.
Kader Sevinç de şiirinde Likya’nın AB’ye uzanması gereken geniş vizyon ışığına gönderme yapmış.
....................
(*) Kader Sevinç, AP Sosyal Demokrat ve Sosyalist Grup Yürütme Kurulu Üyesi ve CHP’nin AB Temsilcisi’dir.
Brüksel Şiir Kolektifi ve PEN Belçika Üyesi’dir.