AKIL YETMEZ, BİZE BİLGELİK GEREK…

12 Eylül 2015

“Dün akıllıydım ve dünyayı değiştirmek istedim, bugünse bilgeyim ve kendimi değiştiriyorum!” (Rumi) Bir tabelada İngilizce olarak karşıma çıkmıştı Mevlana’nın bu sözü… Hem de ta Nepal Dhulikhel’de bir dağ otelinin bahçesinde. Kültürel zenginliğinin yanı sıra dünyanın dört bir yanından insanın mistik bir ruhani yolculuk, meditasyon veya içsel huzur arayışı gibi niyetlerle de ziyaret ettiği bir ülkede, bizim topraklarımızla özdeşleşmiş ancak felsefesiyle bir o kadar da evrensel olan bir alimin sözlerine denk gelmek tüylerimi diken diken etmişti.


Amerika Los Angeles metrosunda Hz. Mevlana’nın hayatının anlatıldığı bir kitabı okuyan genç bir kıza rastladığımda da aynı şekilde etkilenmiştim. Biraz sohbet edince kızın görüşlerinden çok etkilendiği Mevlana’nın bir sözünü koluna dövme olarak yaptırmaya bile hazırlandığını öğrendim…

’Bilge’leri hatırlamalıyız

Bunları şu günlerde yeniden hatırlatmamın bir sebebi var elbet… Her gün yüreğimizi parçalayan yeni bir acıya uyandığımız; maalesef isyan ve öfkenin bu

Yazının Devamı

ÇÖLDE ÇAYA BUYURUN…

5 Eylül 2015

Sıcaklar bunaltıp nefes aldırmazken ne çölü ne çayı Gülhan’cığım, şöyle ferahlatıcı bir kutup dairesi yazısı yazsan da okuyup hiç olmadı ruhen ferahlasak ne güzel olurdu dediğinizi duyar gibiyim…
Birincisi şaşıracaksınız ama emin olun şu an çölde burada bunaldığınız kadar bunalmazsınız çünkü nem olmadığı için teninizde sadece kuru bir sıcak hissediyorsunuz… İkincisi haydi şimdi kalkın gidin de demiyorum zaten; en yakın ihtimalle kurban bayramı tatilinde sıra dışı bir seyahat yapmak isterseniz diye önceden anlatayım dedim...

Çöl beni büyüledi
Program çekimlerimiz için seneler önce Tunus’tan gitmiştik Sahra Çölü’ne… Doğrusunu söylemek gerekirse giderken göreceğim için heyecanlandığım tek şey Tozeur şehrinin yakınlarında çölün ortasında kurulu olan efsanevi ‘Star Wars’ filminin setiydi. Oysa çöl beni hiç ummadığım şekilde büyüledi!
Etkilendiğim öyle çok şey oldu ki seyahat tavsiyesi verdiğim herkese hayatında bir kez olsun çölü görmesi gerektiğini söyler oldum…

Yazının Devamı

TAPINAK YUTAN AĞAÇLAR

29 Ağustos 2015

Kamboçya’daki Angkor Parkı’nda ‘yaşayan’ 100 - 200 yıllık ağaçların gerçek üstü görüntüleri insanı büyülüyor

Yıllar yılı yeryüzünü hayranlıkla arşınlarken, bazen insanoğlunun mimari şaheserler inşa etme yeteneğine alkış tuttuğum; bazen de doğanın saf mükemmeliyetinin, görkeminin nefesimi kestiği yerler gördüm...
En son seyahatimdeyse her ikisini buluşturan mistik ve çok etkileyici bir ortamı görme şansım oldu: Kamboçya’daki Ta Prohm Tapınağı!
Burada dolaşırken kendimi adeta J.R.R Tolkien’in Orta Dünya evreninde ‘Entler’in arasında hissettim! Asırlar öncesinden kalan kocaman tapınakları adeta yutmuş gibi görünen devasa ağaçlara bakarken bu manzaranın günümüze ve dünyamıza ait olduğuna inanmakta zorlanıyor insan.
Ta Prohm Tapınağı 12’nci yüzyılın sonlarında Khmer Kralı 7’nci Jayavarman tarafından yaptırılmış. Khmer İmparatorluğu, 9’uncu yüzyıldan 15’inci yüzyılın başlarına kadar Güneydoğu Asya’da; şu anki Laos, Tayland, Vietnam, Myanmar ve Malezya topraklarında egemenlik süren bir imparatorluk. Ve o dönem imparatorluğun başkenti olan Angkor, günümüzde 400 km2’lik bir alana yayılmış olan, Unesco’nun Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan arkeolojik bir

Yazının Devamı

TONLE SAP GÖLÜ

22 Ağustos 2015

Teknelerde önlükleri ve sırt çantalarıyla okula giden çocuklar, karides tuzaklarıyla avlanmaya çıkan çocuklar ve kucaklarında minik kardeşleriyle annelerine evde yardım eden başka çocuklar… Kamboçya’nın hayat kaynağı Tonle Sap Gölü’nün üzerindeki köylerde gün, çocuklar için her sabah böyle başlıyor ve birkaç turistin ziyaretiyle renklenen anların dışında hayat, hem kendileri hem de aileleri için geçim derdiyle sürüp gidiyor…

Tonle Sap Gölü, Güneydoğu Asya’nın en büyük tatlısu gölü, dünyanın da az sayıdaki verimli tatlı su kaynakları arasında. 300’den fazla balık, 20’den fazla yılan, timsahlar, kaplumbağalar, su samurları, leylek ve pelikan gibi 100’e yakın kuş türünün yaşam alanı. Bu nedenle 1997 yılında UNESCO Dünya Biyosfer Rezerv Alanı olarak ilan edilmiş.

Tonle Sap Gölü ve etrafındaki verimli topraklarda yaklaşık 3 milyon kişi yaşıyor… Geçimlerini balıkçılık yaparak kazanıyorlar. Ülkenin protein kaynağının yüzde 50’si buradan sağlanıyor, bu da yılda 400 bin ton balık demek! Ancak gölde yaşam pek de romantik komedi filmlerinin masalsı ortamı gibi değil. Tonle Sap Gölü’nü Slovenya’daki Bled Gölü gibi hayal etmeyin mesela…

Farklı köyler farklı evler

Yağışsız sezonda derinliği 1

Yazının Devamı

ANNE KOŞ BEN JET - LAG OLDUM!

15 Ağustos 2015

Seyahat etmek günümüzde bir tutku haline gelse de ‘jet - lag’ yüzünden kötü anlar da yaşamamıza neden oluyor

Seyahat etmeyi, dünyanın binbir güzelliğini yakından görmeyi ve egzotik diyarları keşfetmeyi herkes ister… Ancak en kolay turistik gezi için bile verilmesi gereken emeği ve bazen de katlanılması gereken çileyi bilenler azdır. Özellikle uzun uçuşlar gerçekleştiren seyahat tutkunlarının kaçınılmaz kabusu olan ‘jet - lag’ sendromunu
takdim etmek istiyorum size!
İşim gereği kendileriyle sık sık muhattap olurum ve daha bir hafta önce beni alt üst edip gezimi zehir etmeye çalıştı yine.
Program çekimlerimiz için Singapur ve Kamboçya’ya doğru yola çıktık. Singapur Havayolları’nın davetlisi olarak uçtuğumuz için business class koltuklarda konforlu bir yolculuk yaptık ve 11 saatlik yolculuğun ardından Singapur’a vardık.
Buraya kadar her şey tatlı bir rüya gibi kolayca geçip gitmişken ve belki de bu sefer jet - lag’a yakalanmayacağız derken Singapur’daki ilk çalışma günümüzün ardından bizimki tüm sevimsizliğiyle çıkageldi! Adeta “Çok seyahat ediyorsun diye beni atlatabileceğini, benden kurtulabileceğini mi sandın bebeğim?” dercesine.
Ardından

Yazının Devamı

Dirndl!

1 Ağustos 2015

Bir dönemin geleneksel kostümü olan Dirndl, vücudu toparlayıp, ince belli ve dolgun göğüslü görünmeyi sağlamasıyla dünyanın en seksi kostümleri arasında yer alıyor

Yanlış anlaşılmasın! Başlıktakini ben demiyorum, moda dergileri, bloggerlar, anketler ve özellikle erkekler diyor. Bana sorsanız ben “Ay çok şeker, çok şirin bunlar!” filan derim; hatta dedim ve 150 euro’yla vedalaşıp bir tane aldım. Nedir bu bahsettiğim? Dirndl!
Almanya’nın Bavyera bölgesinde, Avusturya köylerinde, Liechtenstein’da kadınların giydiği geleneksel kıyafet. Eskiden kadın hizmetçilerin üniforması gibi kullanılıyormuş, ancak 1870’lerden sonra varlıklı sınıf da bu kıyafetleri kendi standartlarına göre uyarlamış. Özel günlerinde, bayramlarda giyenler var; günlük hayatta giyen orta yaşlı hanımlar var, barlarda çalışan kızlar da giyiyor. Ama gözünüzün dirndl görmeye doyacağı en önemli zaman ve mekan elbette ki Almanya’nın dünyaca ünlü bira festivali Oktoberfest. Son yıllarda festivale katılan tüm kızlar için giyilmesi adeta zorunlu hale gelen bir kıyafet dirndl…
Gelelim neden seksi olduğuna! Seksi çünkü dirndl, vücudu toparlıyor ve kadınsı bir form çıkartıyor. İnce

Yazının Devamı

ÖYLE GÜZEL Kİ KOPYALANDI!

25 Temmuz 2015

Hemen her şeyin taklidini yapan Çinlilerin 2012’de kopyaladıkları Avusturya’nın masalsı köyü Hallstatt’ı ziyaret eden Uzakdoğulu turistler, “Gerçeği varken sahtesine neden gideyim ki?” diyor

Sadece masallarda var olduğunu sandığımız rüya gibi köyler, kasabalar vardır... Avusturya’nın Hallstatt Köyü adeta bu masalların ilham perisi gibi!

Köy, üç sene önce ilginç bir olayla gündeme geldi. Her şeyin birebir kopyasını çıkarmakla ünlü Çinlilerin burayı kopyaladıkları ortaya çıktı. Ortaya çıktı diyorum çünkü proje gizli saklı yürütüldü.

Özel bir girişimci 940 milyon dolar yatırımla Guangdong bölgesine Hallstatt’ın aynısını inşa ettirip, binaları satışa sundu.

Gerçeği bir başka güzelHallstattlılar önce Unesco Kültür Mirası listesinde yer alan köy- lerinin kopyalanmasını doğru bulmadı. Ancak daha sonra bunun müthiş bir reklam potansiyeli olduğunu fark edip, köyleriyle gurur duydular.

Hallstatt’ta elinizi sallasanız Uzakdoğulu bir turiste denk geliyorsunuz, özellikle de Çinlilere! “Eee sizin orada da aynısını yapmışlar, buraya kadar neden geldiniz?” diye soruyorum, “Burayı görenler çok övdükleri için merak ettik, ayrıca bizimki orijinalinin yanından bile geçemez!” diyorlar açık yüreklilikl

Yazının Devamı

MAURITIUS

18 Temmuz 2015

Çok seyahat eden birine en sık sorulan sorudur, “En çok nereyi beğendiniz?” Ve nice diyarlar görmüş her gezgin bilir ki aslında bunun tek bir cevabı olamaz!

“Gökkuşağının 7 rengi arasından birini tercih etmek mümkün, peki 77 rengi olsaydı sadece bir tanesini seçebilir miydiniz?” diye cevaplarım hep bu soruyu...

Ama Hint Okyanusu’ndaki minik ada ülkesi Mauritius’a gittiğimden beri adı, en azından ilk beşimde geçer… Adı demişken tam söylenişini de yazsam iyi olur, zira yazılışından çıkarmak zor: ‘Morişıs’…

Afrika Kıtası’nın güneydoğusunda, Madagaskar’ın 860 km. doğusunda bulunuyor. Mauritius’ın 330 km. sahil şeridi, cam gibi turkuaz rengi suları, bembeyaz kumları, yemyeşil dağları ve tropikal bir iklimi var. Her yerinde Yaratıcı’nın elini hissettiğimiz ilahi bir güzellik kısacası!

Tam bir hazine!

Beni çok en etkileyen yanıysa sadece bu ‘doğal cazibelerden’ ibaret olmaması! Normalde çoğu tropikal adada görkemli otelinizin sunduğu imkanların dışında yapabileceğiniz pek bir şey yoktur. Oysa Mauritius tam bir hazine!

Ülkenin bir ucundan diğerine iki saatte gidebilmenin de avantajıyla tek bir gününüz bile etkinliksiz

Yazının Devamı