Güldener Sonumut

Güldener Sonumut

ntvbenelux@gmail.com

Tüm Yazıları

Almanya seçimleri, gerçekten de dünyanın tahmin ettiği kadar karmaşık bir tablo ortaya çıkardı. Zira Alman siyasetinde geleneksel dengeler değişti, ortaya farklı bir mozaik çıktı.

Çelişkilerle anlatılabilecek bir seçim yaşandı Almanya’da. Sosyal Demokratların (SPD) başbakan adayı Olaf Scholtz, bundan iki yıl önce partisinin başkanlık yarışını kaybetmişti. Buna rağmen “adaysızlıktan” dolayı partisi adına başbakanlık yarışına katıldı ve sandıktan birinci parti çıkmayı başardı. 2017’deki seçimlerde erimekte olan ve geleceği tehlikede görülen partiyi yeniden canlandırdı. Yetmedi, 2005 yılından bu yana temsil ettiği siyasi oluşumun en iyi skorunu aldı. Ancak siyasi rakibi Armin Laschet ile farkı koruyamadı.

Haberin Devamı

Almanya siyasi tarihinin 16 yılına damgasını vurmuş Şansölye Angela Merkel’in halefi olarak gösterilen Armin Laschet ise, seçim sürecine iyi başlamasına rağmen, Mayıs 2020’de en yakın rakibiyle arasındaki 13 puanlık farkı skandallarla eritti ve hatta SPD’nin adayının 6 puan gerisine düştü. Partisinin en kötü sonucunu almasına rağmen, adeta bir maratoncu gibi son düzlükte hızlanarak, farkı 1.5 puana indirmeyi başardı.

Yeşiller Partisi’nde ise başarılı sonuca rağmen, hüzünlü bir galibiyet yaşanıyor. Yeşiller’in tam bir yıl önce oyların yüzde 25’ini alması beklenirken, eş başkan Annalena Baerbock’un yazdığı kitaptaki intihal sorunu, vergi kaçakçılığı iddiaları ve özgeçmişindeki “hataları” seçmen tarafından affedilmedi. Tarihin sayfalarına karışacak diye iddia edilen Hür Demokrat Parti (FDP) lideri Christian Lindner ise 9 ay gibi kısa bir sürede kamuoyu anketlerinde öngörülen oyların tam iki katını alarak, Merkel’in veliahtını belirleyecek konuma geldi.

Sandıktan ‘mozaik’ çıktı

Denge nasıl değişti?

Alman seçmenin Pazar günkü siyasi tercihleri sonucu Alman siyaset manzarası adeta mozaikleşti. Eskiden ülkede kitle siyaseti, geleneksel iki siyasi parti tarafından yapılıyor, iktidar da, Sosyal Demokratlar ile Hristiyan Demokratlar arasında sırayla el değiştiriyordu. Ancak bu kez öyle olmadı.

Katılım oranının da çok yüksek olduğu seçimlerde, ülkedeki siyasi manzara çok farklılaştı. Seçmenin ülkede değişim talep ettiği kesin. SPD’nin adayının da sandıklardan birinci olarak çıkması da bunun bir işareti zaten. Ancak SPD’nin hakikaten iktidar olabilmek için diğer partileri ikna edecek kabiliyeti ve iradesi var mı, zamanla görülecek. Ülkedeki siyasi dengeler sadece geleneksel partilerle tematik partiler arasında yaşanmıyor. Geçmişte Almanya’nın doğusunda yaşayan seçmenlerle batısında yaşayanlar arasındaki görüş farklılığı da seçim sonuçlarında etkili oluyordu. 26 Eylül seçimlerindeyse, tematik partilerin güç kazandığı göze çarpıyor.

Haberin Devamı

Bununla birlikte bu seçimlerde 18 yaş üstü oy kullanma hakkına sahip olan ve ilk defa sandığa giden gençler de tercihlerini genelde önce FDP, ardından da Yeşiller’den yana kullandı. 18 yaş üstü oy kullanan gençlerin yüzde 23’ü FDP’yi, yüzde 22’si de Yeşiller’e oy verdi. SPD bu grubun yüzde 15’inin, Hristiyan Demokratlar ise yüzde 10’unun oyunu alabilmiş. Dolayısıyla geleneksel partilerin genç nesil için cazibe merkezi olmaktan biraz daha uzaklaştığını söylemek yanlış olmaz.

Haberin Devamı

Bu seçimlerde dikkat çeken unsurlardan biri de kararsızların yüksek oranı. Seçime 15 gün kala kararsızların oranı yüzde 33 gibiydi. Sandığa da kuşkusuz etkisi oldu. Pandemiden dolayı mektupla oy kullananların oranı da hiç azımsanacak gibi değil. Zira 61 milyonu aşkın Alma seçmenin yüzde 40’ı mektupla oy kullandı.

Gözler Berlin’de olacak

Öte yandan bundan sonra Avrupa Birliği (AB), NATO ve dünya ekonomisinin önemli aktörlerinin gözü-kulağı Berlin’de olacak. Çünkü bulunacak hükümet formülünün AB’ye, NATO’ya, transatlantik ilişkilere, çevre politikalarına önemli etkileri olacak. Koalisyon hükümetinin savunma, alternatif enerji ve dış politika tercihleri de öyle...

Türkiye açısından bakacak olursak da Almanya-Türkiye ilişkilerinde kapsamlı bir değişiklik beklememek gerekiyor. İlişkilerin işgüder düzeyinde seyretmesi, gerçekçi bir beklenti olacaktır.

Uluslararası sorunlar Almanya’dan cevap bekliyor

Almanya’da kurulacak koalisyon hükümetinin sadece iç politikada değil, uluslararası alanda da cevap bekleyen sorulara yanıt vermesi gerekecek. Mesela AB içerisinde pandemi sonrası euro’nun sağlıklı yönetimi için istikrar paktına geri dönülmesini talep edecek mi? AB’nin Balkan ülkelerine yönelik genişleme politikası ile NATO nezdinde savunma harcamalarının GSYH’nın yüzde 2’sine çıkartılması konusunda ne adımlar atacak? Zira bütçe disiplinine önem veren FDP’nin koalisyonda yer alması halinde CDU veya SPD’nin harcama kalemlerinde önemli arbitrajlarda bulunması gerekecek.

Çin’le ilişkiler de yeni hükümeti bekleyen sorunlar arasında. Nitekim ABD’nin Çin’e karşı daha kararlı bir tutum sergilenmesini talep eden Almanya’nın ekonomik başarısı, Çin’e ihraç ettiği sanayii ürünlerine endeksli. Ayrıca küresel ısınmayla mücadele konusunda gerçekleştireceği yatırımların miktarı ve finansmanı da yakından takip edilecek. Paris ile Berlin arasındaki ilişkilerin şekli, derinliği de tüm başkentlerce merak edilen bir başka konu elbette.

Berlin’de seçim kaosu:

Seçim günü başkentte düzenlenen “Berlin maratonu” çok dikkat çekiciydi. 2017 yılında da aynı manzarayla karşı karşıya kalmıştı seçmen. Ancak bu kez Berlin maratonunun seçim günü düzenlenmesi sandıkları da olumsuz etkiledi. Birçok sandıkta sandık memuru ya yoktu ya da eksikti. Oy verme işlemleri oldukça uzun sürdü. “Berliner Zeitung” gazetesi seçim sonrası yayınladığı nüshada, “Berlin’de seçim kaosu” başlığını atarak, yaşanan aksaklıklara dikkat çekti.