Avrupa Birliği (AB) ile NATO’nun başkenti konumundaki Brüksel’de hayat normalleşmeye başlıyor. Henüz basın mensuplarının da yer aldığı toplantılara yer verilmiyor. Ancak önümüzdeki haftadan itibaren dünyanın önde gelen sanayileşmiş ülkelerinin liderleri bir araya gelerek, hem ekonomiye hem de dış politikaya şekil vermeye çalışacaklar. Haziran ayı Brüksel açısından yoğun geçecek. Aslında Londra, Brüksel, Antalya, Brüksel hattında hareketlilik yaşanacak. Malum G7 ülkelerin dönem başkanlığını İngiltere üstleniyor. 11 Haziran tarihinde G7 liderler 3 gün boyunca İngilitere’nin gün batısında bulunan Carbis Bay’de bir araya gelecekler. Gündemde Kovid -19’la mücadele, ekonominin geleceği, yeşil mutabakat, iklim değişikliği ile çok uluslu küresel şirketlerin vergilendirmelerine yönelik olarak önemli kararlar alınacak. İngiltere Başbakanı Boris Johnson G7 dönem başkanı sıfatıyla zirveye Avustralya, Hindistan, Güney Kore ve Güney Afrika hükümet başkanlarını da davet etti.
ABD Başkanı Joe Biden’ın hem iklim değişikliği ve buna bağlı olarak Paris anlaşmasına yönelik olarak tutumu, hem de dünya ekonomisini yeniden canlandırmak amacıyla kurtarma paketleri konusunda tutumu belirleyici olacak. Nitekim Biden’ın IMF’nin SDR olarak bilinen özel çekme haklarından 500 milyar dolarlık bir fon ayrılmasına sıcak bakıyor.
Zirveye davet edilen Avustralya Başbakanı Scott Morrison’un Google, Apple, Facebook, Amazon gibi GAFA’ların vergilendirilmeleri konusundaki hassasiyetini yeniden dile getirmesi bekleniyor. ABD eski başkanı Donald Trump, bu şirketlerin vergilendirilmelerine karşıydı. Biden ise hem ABD ekonomisine katkılarını artırmak, hem de vergi eşitsizliğine neden olmamaları için bu şirketlerin bütün dünyada ‘adil bir şekilde’ vergilendirilmelerine karşı çıkmaması bekleniyor.
Çevre yatırımlarının finansmanı ve iklim değişikliğiyle mücadele konusu da ele alınacaktır. Joe Biden ile İtalya Başbakanı Mario Draghi ve Japonya Başbakanı Yoshihide Suga’nın ilk zirveleri olacak. G7’nin duayeni olan Almanya Başbakanı Angela Merkel’in de muhtemelen son zirvesi olacak. İkinci önemli tarih ise 14 Haziran. Zira NATO’ya üye ülkeler Devlet ve Hükümet Başkanları Brüksel’de bir araya gelecekler. Bu zirve NATO üyesi ülkeler Biden’la tanışma fırsatını yakalayacaklar. Zira Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da NATO zirvesinde Biden’la bir araya gelerek ABD-Türkiye ilişkilerini enine boyuna ele alacaklar. İki liderler birbirlerini zaten çok iyi tanıyor.
NATO zirvesinde ABD’nin İttifak’a yönelik taahhütlerini yinelemesi bekleniyor. Bir başka deyişle ABD’nin Avrupa Kıtasının güvenliğine olan bağlılığı tekrarlaması bekleniyor. Gündemde yer alan bir diğer önemli konu da kuşkusuz İttifak’ın yeniden yapılanması ve ‘Stratejik Kavram’ın güncelleştirilmesi. İttifak’ın yeniden yapılanmasının çok derin ve kapsamlı bir çalışma olması beklenmiyor. Ancak NATO’nun daha etkin bir şekilde çalışmasını sağlayacak bazı kararların alınması bekleniyor. Buna karşın en önemli çalışma ise Stratejik Kavram belgesi. En son 2010 yılında Lizbon zirvesinde güncelleştirilen belge artık eskimeye başladı. İttifak’ın karşı karşıya kaldığı tehditlerin niteliği, coğrafyası ve bunlara karşı savunma amaçlı olarak sergilenmesi gereken strateji ve tutumu gözden geçirmek gerekiyor. AB-ABD ilişkileri ile AB-NATO ilişkileri hem G7 zirvesinde, hem de NATO zirvesinde de ele alınacak. Zira 15 Haziran tarihinde AB-ABD zirvesinin yine Brüksel’de düzenleniyor olması da bir tesadüf değil. ABD’de Biden iktidara geldiği tarihten bu yana ABD ile AB bir çok konuda birlikte adımlar atıyorlar. İşbirliklerini ciddi ölçüde arttırdılar. Nitekim ABD bakan yardımcısı Wendy Sherman hafta başında AB kurumları nezdinde resmi ziyarette bulunmak üzere Brüksel’e geldi. AB dış politika yüksek temsilciliğine yakın kaynaklardan edinilen bilgiye göre de Sherman’la hem ABD-AB zirvesi ele alınmış Aynı kaynaklar, NATO zirvesi ile 24-25 haziran tarihleri arasında Brüksel’de düzenlenecek olan AB liderler zirvesinin gündeminin de ele alındığını aktardılar. Aralık 2020’de AB zirvesinde Liderler Türkiye-AB ilişkilerini ABD ile yakın işbirliği ve diyalog içerisinde ele alacaklarını bildirmişlerdir. O tarihten bu yana da Brüksel Türkiye dosyasında Washington yönetimi ile görüş alışverişinde bulunuyor.
Bu çerçevede bir değerlendirme yapılacak olursa dış politika açısında haziran ayı Türkiye ve dünya açısından son derece yoğun olacak. Biden’ın Beyaz Saray’da göreve gelmesiyle birlikte uluslararası ilişkilerde çok taraflı ilişkiler ile çok uluslu örgütler yeniden değer kazanıyor. Trump döneminde tek taraflı kararlar ile ikili anlaşmalar esastı. Ancak bu dönemin sonuna gelindi. Haziran ayı da yeni dönemin temellerini oluşturacak. Güvenlik, savunma, ticaret, çevre ve ekonomi alanlarında milat oluşturacak kararlar alınacak. Alınacak olan kararların çerçevesi de aşağı yukarı belli. Bu kararlara hem hazırlıklı olmak gerekiyor, hem katkıda bulunmak gerekiyor, hem de benimsemek gerekiyor.
Distopik gerçek ve sanal zeka
Sanal zekâ kullanımı gittikçe yaygınlaşıyor. İş hayatında ve personel yönetiminde de sanal zekâ kullanımı genişliyor. Hatta suistimal seviyesine de neredeyse geldi. Öyle ki konu Avrupa Komisyonu’nun sosyal işlerden sorumlu üyesi Lüksembourg’lu Nicolas Schmit’in masasına geldi. Şirketler üretkenliği ve verimliliği artırmak amacıyla işyeri analitiğinde sanal zekâdan yararlanmaya başladılar. Pandemi döneminde hayata geçen sanal zekâya dayalı gözetim teknolojisi, yükselişe geçerek işçi gözetimi ve verimliliğine dönüştürüldü. Bu çerçevede bürolarda çalışan kişilerin bilgisayarlarında kullandıkları kelimeler, ziyaret ettikleri web siteleri, gönderdikleri e-posta sayısı, verdikleri mola süresi, çevrimiçi ve çevrimdışı davranışları gibi bütün veriler sanal zekâ yazılımları tarafından analiz ediliyor. Güvenlik kameralarından gelen görüntüler de analize tabii tutuluyor. Uber ve Amazon, şoförlerinin verimliliğini araçlarda bulunan güvenlik kamerası ile tabletlerindeki uygulamalar üzerinden izliyor. İngiliz Barclays Bank, geçtiğimiz ağustos ayından bu yana Sapience Analytics’in gözetim yazılımı üzerinden personelininn verimliliğimi ölçüyor. Ancak banka, casusluk yaptığı iddiaları nedeniyle İngiliz Bilgi Ofisi tarafından soruşturuluyor. Microsoft’un popüler yazılımı 365 ofis paketi de çalışanların ne kadar aktif olarak e-posta gönderdiklerini ve okuduklarını ‘verimlilik puanıyla’ ölçebiliyor. Ancak Avrupa Sendikalar enstitüsü AB’ye üye ülkelerde işyeri gözetimine sınır veya çerçeve getiren bir düzenlemenin olmadığından şikayetçi. İşverenin çalışanını ‘verimlilik’ adı altında her şekilde takip edip izleyebildiğinden şikâyetçi. Konu Avrupa Komisyonu’nun masasında. Çerçevenin nasıl çizileceği henüz bilinmiyor. Zira bir taraftan ‘birileri bizi gözetliyor’ nakaratını işitiyoruz. Diğer yandan da bazı insanların sosyal medya üzerinden çılgın paylaşımlarına şahit oluyoruz.