Güldener Sonumut

Güldener Sonumut

ntvbenelux@gmail.com

Tüm Yazıları

Cuma gününden bu yana Avrupa’da önemli bir hareketlilik yaşanıyor. Malum geçtiğimiz hafta bu köşede kaleme aldığım üzere Büyük Britanya’nın Cornwall bölgesinde G7 ülkelerin devlet ve hükümet başkanları bir araya geldiler. Bugünden itibaren de Transatlantik ilişkilerin merkezi olan Brüksel, NATO’ya üye ülkeler devlet ve hükümet başkanlarını ağırlamaya hazırlanıyor. Belçika’nın Başkenti Brüksel 3 gün boyunca adeta bir kaleye dönüşecek. Şehir merkezi ile bazı bölgelere girişler kısıtlanacak. Belçika’nın bağımsızlığının simgesi olan 50. Yıl anıtına NATO’nun bayrağı çekildi. Brüksel’in önemli bir simgesi olan ve halk dilinde ‘işeyen adam’ olarak bilinen Manneken Pis’e de NATO üniforması giydirilecek.

Haberin Devamı

Avrupa-Atlantik havzasında konsolidasyon

Salı günü ise ABD ile Avrupa Birliği arasında liderler düzeyinde bir zirve gerçekleştirilecek. Gerek G7 zirvesinde gerekse NATO ve ABD-AB zirvesinde alınan prensip kararları bilfiil zirvenin en önemli konuğu olan ABD Başkanı Joe Biden tarafından Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e ilk elden Cenevre’de yapılacak olan ikili görüşme çerçevesinde tebliğ edilecek. G7 zirvesinin en önemli mesajı kuşkusuz demokrasinin sürdürülebilir olması için çok uluslu şirketlerin vergilendirilmesine yönelik olarak alınan prensip kararı.

Yüzde 15 vergi kararı

Trump yönetiminde demokratik kaosun eşiğinden dönen ABD, kamu otoritesinin sağlanması ve demokratik kurumların etkinliğinin sağlanması için devletin yaptığı hizmetleri güçlendirmek ve dünya çapında da devletlerin gelişmesine yarar sağlamak gerektiğini anladı. Bunun da tek yolu kamusal hizmetlerin yapılması için zorunlu olarak alınan vergilerin makul oranda olmasını sağlamak. Son 20 yıldan bu yana sanayileşmiş devletler birbirleriyle olan ekonomik rekabeti sadece ticaret veya para politikası üzerinde değil, aynı zamanda vergi oranları üzerinden de gerçekleştiriyorlardı. Vergi dampingi de bunun bir parçasıydı. Ancak vergi dampingi ülkelerin demokratik kurumlarını zayıflatmakla yetinmiyor, aynı zamanda kamu hizmetini sekteye uğratıyor. Halk nezdinde de infiale neden olmaya başlıyor. Biden yönetimi de bu sorunu çok iyi bir şekilde anladı. Bu çerçevede G7 zirvesinde çok uluslu şirketlere %15 oranında vergi getirilmesine yönelik olarak alınan prensip kararı çok iyi. Bu kararın bundan sonra Türkiye’nin üyesi olduğu G20 ile OECD tarafından onaylanması gerekiyor. NATO zirvesinde de aslında liderler İttifak’ın kurucu anlaşması olan Washington antlaşmasının hem 2’nci maddesine hem de 5’inci maddesine yeniden sahip çıkacaklarının mesajını verecekler. Bir başka deyişle, temel değerler üzerinden yeniden mutabık olduklarını, bölünmüş görüntüye son verme iradesini sergileyecekler. Ayrıca Avrupa Atlantik havzasında dostluğun konsolidasyonu sağlanacak.

Haberin Devamı

Pasifik adımı

Bu konsolidasyonun Pasifik ayağının temeli de oluşturulacak. Nitekim G7 üyesi olan Japonya, NATO’nun Pasifik ülkeleriyle ilişkilerini pekiştirme sürecine aktif bir şekilde katılacak. 2006 yılında Riga’da düzenlenen NATO zirvesinde Fransa ve Almanya, ABD ve İngiltere’ye karşı çıkarak, NATO’nun Pasifik ülkeleriyle olan ilişkilerini kurumsal olarak geliştirmesine yeşil ışık yakmamıştı. Şimdilerde ise bazı çekinceleri olsa bile prensipte karşı değiller. Hatta Brüksel’den sonra İspanya’nın ev sahipliği yapacağı NATO zirvesine Avustralya, Yeni Zelanda, Güney Kore ve Japonya liderlerinin de resmen katılmaları öngörülüyor. Transatlantik havzanın coğrafi alanı da Pasifik kanadının doğusuna, yani ABD’nin batı yakasından Japonya’ya kadar genişlemiş olacak. ABD-AB zirvesinde Avrupa-Atlantik ilişkilerinin ekonomik boyutunun konsolidasyonu sağlanmış olacak.

Haberin Devamı

Üç günde bitmez

Tabii gerçekçi de olmak gerekiyor. Müttefikler arasındaki bazı görüş ayrılıkları üç günde giderilemeyecek. Örneğin Fransa’nın NATO’nun harekatlarının ortak finansmanı konusundaki çekinceleri birden havaya uçmayacak. Ancak görüş ayrılıklarının popülist bir şekilde değil, istişare yöntemiyle, kurumsal mekanizmalarla giderilmesine özen gösterilecek. Bu çerçevede G7-NATO ve ABD-AB zirvesi yeni bir dönemin temelini atmış olacak.

Tarım sektöründe robot ve nesnelerin internet dönem

Avrupa’da tarım sektörü de artık insansız hava aracı, robot ve internete bağlı nesneler dönemine ayak uydurmaya başlıyor. Çiftçilik çok değerli ama bir o kadar da meşakkatli bir meslek. Hava durumuna endeksli olan, hayvan hastalık ve bitki salgınlarıyla karşı karşıya kalma riski olan bu sektörde sabahların çok erken saatlerde kalkmak, gerekirse gece geç saatlere kadar çalışmak gerekiyor. Haftada 40 saatlik mesai hayal. Ancak teknolojik gelişmeler tarım sektöründe çalışma koşullarını pekâlâ kolaylaştırmaya başlıyor. Nitekim Belçika’nın Valonya bölgesinin “zeki çiftçilik” projeleri meyvelerini vermeye başladı. ‘Connected farming’ sayesinde, ineklerin yiyecekleri robot tarafından veriliyor. Her ineği tanıyan robot, saman ve türevi gıdayı ineğin kimliğine kilosuna ve ihtiyaçlarına göre verebiliyor. Robotlar ineklerin sütlerini sağabiliyorlar. Yetmedi ekin yapılacak olan araziler artık insansız hava araçlarıyla izlenerek sulama optimizasyonu yapılabiliyor.

Avrupa-Atlantik havzasında konsolidasyon

İki saat tasarruf

Aynı ‘drone’lar kötü ve yabani çimlerin yerini havadan tespit edip, robotlara söküm konusunda emir verebiliyor. Uydu yardımıyla hasat ve ekim dönemi parsel parsel belirlenebiliyor. Meteorolojik öngörüler ve termal kameralar sayesinde de toprağın ısısı ve buna bağlı olarak su ihtiyacı tespit ediliyor. Neticede nesnelerin internet dönemi robotlar ve insansız hava araçları sayesinde çiftçiler günde ortalama iki saat tasarruf etmiş oluyorlar. Sadece Valonya bölgesinde internete bağlı robotik çiftlik sayısı toplam tarım alanının %7’sini temsil ediyor. Bu payın giderek artması bekleniyor. Çiftçilik dünün mesleği olmaktan çıkıyor. Yarınların mesleği olmaya yeniden aday. Belçika bunun güzel bir örneğini oluşturuyor.

Fransa, Almanya ve Galatasaray seçimleri

Kuşkusuz başlıktan şu soru gelmiştir aklınıza: Fransa’da önümüzdeki yıl yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimleri, eylülde Almanya’da yapılacak genel seçimler ile Galatasaray’da gerçekleştirilecek olan başkanlık seçimleri arasında nasıl bir alaka var diye. Hemen anlatayım. Fransa’da yapılacak olan seçimlerde Fransa’nın özgürlük, eşitlik ve kardeşlik gibi değerlerine sahip çıkan siyasi partiler ile sistem dışı, maceraperest, biraz da popülist partiler arasında bir yarış yaşanacak. Aynı şekilde Almanya’da yapılacak olan seçimler için de geçerli.

Geri sayım başladı

Malum Galatasaray Spor Kulübünün 2 numaralı kurucusu ve ilk kalecisi olan Asım Tevfik SONUMUT büyükbabam olduğu için, Galatasaray’ın temel değerleri ve şimdilerde sıkça dile getirilen ananelerin yaşatılması, yaşamaya devam etmeleri başta babam olmak üzere, bizler için son derece önemli. Sadece bizler için değil tüm camia ve Türkiye açısından önemli. Bu yüzden önümüzdeki hafta pazar günü yapılacak olan seçimlerde Galatasaray’ın değerli kongre üyeleri de bu değerleri en iyi şekilde yaşatacak olan adaylar ile popülist söylemler ile tribünlere maceraperest vaatlerde bulunan adaylar arasında bir seçim yapacaklar. G7-NATO, ABD-AB zirvelerinde olduğu üzere değerler ve ilkeler yani ananeler dünyadaki yeni trend. Türk futbolunda her zaman ilklere imza atan değerli kongre üyelerinin bu güzide kulübümüzde yaşamış olduğumuz kaotik ortama son verecek ve kulübümüzü ilklere imza atan bir değerler topluluğuna yeniden kavuşturacak yönetimi belirleyecek. Geri sayım başladı.