Güldener Sonumut

Güldener Sonumut

ntvbenelux@gmail.com

Tüm Yazıları

Ucundan da olsa biraz tadını aldık. Bu sefer beni kısmen etkilese bile, dünyada birçok insanı ciddi manada sarstı. Çoğumuz hiç başımıza gelmeyecekmiş gibi yaşadık. Sadece uzmanların ‘uçuk’ telkinleri olarak nitelendi. Hatta istihbarat raporlarının sayfalarında olasılık olarak yazmasına rağmen, siyah kuğu teorisi olarak tanımlandı. Yani gerçekleşme ihtimali milyonda bir olarak görüldü. Dünyanın da başına ‘nihayet’ geldi.

Nihayet diyorum çünkü bu ihtimali 2008 yılından bu yana kaleme alıyorum. Bahsediyorum. Zeki olduğum için değil asla. NATO’ya üye ülkelerin önde gelen istihbarat teşkilatları bu hususta da uyarıyorlar, pandemi ihtimali konusunda uyardıkları gibi. Nitekim 2008 yılından bu yana ABD Ulusal Savunma İstihbarat raporlarında da bu tehlikeye işaret ediliyor. “Yazılım sıkıntıları veya dijital saldırıdan kaynaklı bir sorun yaşadığımız takdirde ne yapmamız gerekiyor? Ne tür hazırlıklar var? Alternatif çözümler nelerdir?” diye. Kimsenin pek de umurunda değil. Kimse ciddiye almıyor maalesef. İstihbarat kuruluşlarının da zaten sıkıntısı budur. Bir uyarıda bulunurlar, ancak idari ve siyasiler pek kâle almazlar. Ne zaman kamuoyunun gündemine gelir, infial yaşanır, o zaman siyasiler tarafından da önemsenir.

Haberin Devamı

İyi bir ‘uyarı’

Nitekim cuma günü başta ABD olmak üzere dünyanın dört bir köşesini etkileyen yazılım hatasına dayalı elektronik çöküntü hakikaten iyi bir uyarı niteliği taşıyor. Yazılım hatası havayollarının bilet ve rezervasyon işlemleri ile bagaj kayıt sistemini felç etti. Ayrıca bina yönetimlerini, haber merkezlerini, ilkyardım çağrı sistemlerini, hastanelerin kayıt ve randevu sistemi ile bankacılık sektörünü ciddi ölçüde etkiledi. Üstelik yaşanan bir siber saldırı değildi. Buna rağmen, dünya kısmen de olsa kilitlendi.

Kilitlendi çünkü serbest pazar ekonomisi ve sözde rekabetin bulunması gereken bir dünyada, yazılım devleri adeta bir tekel haline geldi. Google, Amazon, Microsoft gibi, nam-ı diğer ‘GAFA’lar sadece tekel değil, aynı zamanda piyasaları dijital bir otoriteryanizma sürüklediler. Transatlantik toplulukta kimsenin buna dur demiyor olması, alternatif üretmiyor olması da ilginç. En azından rekabet ve serbest pazar ekonomisi adına. Siber güvenlik şirketi, dünyayı kısmen kilitleyen yazılım hatasına sorunu tek başına giderecek bir çözüm üretebildi. Devletler ise, sessiz sedasız oturup çaresiz izlediler. Oysa yazılım şirketleri artık ihtiyati değil, doğrudan hayati konuma geldiler. Çok güçlendiler ve sanki kontrolden çıktılar. Öyle ki kendileri bile ürünlerini kontrol edemez hale geldiler. Devletlerin de bu yazılım üzerindeki kontrolleri yok denecek kadar az.

Haberin Devamı

Avrupa Birliği (AB), kişisel verilerin korunması konusunda GAFA’lara kafa tutuyor. Ancak onlara sadece rekabet politikası çerçevesinde tüketici için alternatif oluşturacak bir seçenek ihtimali de sunmuyor. Nitekim, AB’nin de bilişim ve uygulama dünyasındaki varlığı okyanusta ancak bir damla büyüklüğünde maalesef. Oysa tüm dünyada eczacılık sektörü, piyasaya yeni bir ilaç sürmeden önce testler gerçekleştiriyor, onay alıyor ve ilacın formülünü sağlık bakanlığına kayıt ettiriyor. Marketten aldığımız yiyecek ve içeceklerin içeriği, ihtiva ettiği maddelerin listesi paketinde yer alıyor. Kâh sağlık bakanlığı, kâh tarım bakanlığı veya gıda güvenliği ajansı tarafından denetleniyor. Neticede analog demokrasinin bir ‘kalıntısı’ olarak da değerlendirilebilir, ancak işliyor.

Haberin Devamı

‘Bilişim demokrasisinde’ ise demokrasiden bahsedilemiyor. Nitekim, alternatif bir ‘düzeni’ eline geçiren ve artık hayati nitelikte olan yazılımlar ile uygulamalar sizi istediği vakit kendi dünyasından atıyor, engelliyor, keyfi bir şekilde erişiminizi sınırlıyor, hatta yasaklıyor. Ancak üretmiş oldukları ürünler hakkında sorgulama, soruşturma ve denetleme yetkisine neredeyse kimse sahip değil. Bir başka deyişle, demokratikleşme kisvesi altında aslında bildiğimiz bir bilişim otoriteryanizmi söz konusu. Tüm devletler de seyirci. Hatta bazı devletler hala analog demokraside bakiye kalan minik haklara da göz dikmiş durumda maalesef.