Gökçer Tahincioğlu

Gökçer Tahincioğlu

yuzlesme@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ahmet Şık, son 28 yıldır yaptığı gibi, 2011’de de gazetecilik yaptığı için cezaevine konuldu.

“Hizmet” ifadesini kullanmayanların suçlu sayıldığı bir ortamda, FETÖ’nün bir suç örgütü olduğunu ortaya koyabilmek için kitap yazıyordu.

Tutuklanabileceğini biliyordu, zira bugün iddianamelere yeni tespit edilebilmiş gibi konulan, “FETÖ’cü polis ve savcılar engel gördüklerine kumpas kuruyorlar” önermelerinin tamamını yazmıştı.

Kanıtları toplarken telefonlarının dinlendiğini de biliyordu.

Cezaevine konuldu, suçlu olmadığını da biliyordu.

Haberin Devamı

Tahliye edildiği gün, kendisine bunu yapanların yargılanacağını söyledi.

Söylediği gibi olunca onların da hukukunu dile getirmeye devam etti.

28 yıl boyunca söylemleri de haberleri de “sertti.”

Ya da istenilenin duyulmasına dayalı bir düzen içerisinde öyle algılanıyordu.

Yeniden tutuklandı.

Eşi Yonca Şık, Deutsche Welle’ye verdiği röportajda, “Haftada bir kez görebiliyorum. İki ayda bir sadece bir saatliğine açık görüş yapabiliyoruz. Görüşler kalın bir camın arkasında gerçekleşiyor. Mektup alması ve göndermesi yasak. Üç ay önce nihayet kitap verebildik” diye anlatıyor koşullarını.

***

Diğer tutuklu gazetecilerin koşulları da aynı.

Akın Atalay, Murat Sabuncu, Emre İper, Ahmet Şık’la birlikte Cumhuriyet davasında yargılanıyor.

Aynı davada tutuksuz yargılanan gazetecilerin durumu gösteriyor ki öyle söylendiği gibi “tehlikeli” falan değiller.

Tutukluluğa gösterilen gerekçe, gazeteciliğin “g”sini bilmeyen tanıkların şahsi görüşleri, görüş ayrılıkları ve iktidar mücadelesinden ibaret.

Gazeteci Enis Berberoğlu hakkında verilen mahkûmiyet bozuldu, yurt dışına çıkış yasağı dahil önlemlerle tutuksuz yargılanması mümkünken tahliye talebi reddedildi.

Sembolik olduğu açık “Nöbetçi yayın müdürlüğü” eyleminden dolayı cezaevine konulan Murat Çelikkan yeni tahliye oldu.

Duayen gazeteci Tuğrul Eryılmaz, aynı nedenle, ertelemeli de olsa hapse mahkûm edildi.

Gazeteci Gökmen Ulu aksi kanıtlara rağmen tutuklu.

***

O gazeteci davalarından birinin duruşması bu hafta.

Üçü tutuklu altı gazeteci 24 Ekim’de hâkim karşısına çıkıyor.

Haberin Devamı

Tutuklu gazeteciler Ömer Çelik, Tunca Öğreten, Mahir Kanaat 300 günü aşkın süredir tahliye edilmediler.

Cezaevindeyken evlenen Tunca Öğreten’in bir düğün fotoğrafına izin verilmedi.

Tutuklu Mahir Kanaat, küçük kızına duyduğu hasret bir yana, yeni doğan ve neredeyse 1 yaşına gelen yeni çocuğunu özgürce koklayamadı.

***

Daha önceki gün Ankara’da 5 gazeteci “ihbar” üzerine gözaltına alındı.

Liste uzun.

Sarı basın kartları var mı, yaptıkları iş gazetecilik mi, cezaevinde çok ağır eylemlerde bulunmuş ve kendini gazeteci olarak ifade eden var mı?

Gazetecilik bu mu?

Her birine yanıt verilebilir.

Ancak somut, açık seçik bütün bu isimler, olaylar karşısında tartışmaların da önemi yok.

Açık ki “insan haklarını korumakla görevli” Anayasa Mahkemesi, AİHM gibi “üst” mahkemeler, iş yoğunluğunu temel hakların önüne koyuyorlar.

O mühim yoğunluğun bitmesinin beklenmesi şart değil.

Özgürlüğü esas almak mahkemelerin elinde.