Her suçun cezası yazsa da yasalarda bütün ayrıntılarıyla teferruattır mevzuat. Ve yasada bir eylemin karşılığı yoksa, ceza orada kesilir. Failler cezalandırılmadan günah çıkarılır 5-10 yılda bir. “Karanlık yıllar” edebiyatıyla günahlar sözümona temizlenir. Asıl temizlenip yenilenense her zaman yöntemdir...
Kötülüğü ancak başlarına geldikçe anlayanların memleketinde, bir suçun faili devletse, mağdur her zaman suçludur.
Kimi zaman sapandır suç aleti, kimi zaman taş.
Kimi zaman sokağa çıkmaktır, kime zaman evde oturmak.
Her suçun cezası yazsa da yasalarda bütün ayrıntılarıyla teferruattır mevzuat. Ve yasada bir eylemin karşılığı yoksa, ceza orada kesilir.
Failler cezalandırılmadan günah çıkarılır 5-10 yılda bir.
“Karanlık yıllar” edebiyatıyla günahlar sözümona temizlenir.
Asıl temizlenip yenilenense her zaman yöntemdir.
***
Sırtından sıralı kurşunlarla vurulan Uğur Kaymaz’ın dosyası beraatla sonuçlandı, aslında zaten o şekilde hiç açılmamalıydı.
AİHM, o soruşturma ve dava nedeniyle mahkum ettiğinde Türkiye’yi, üstelik herkesin haykırdığı gerekçelerle, kimse biraz olsun utanmadı.
Ne de olsa hepi topu terörist bir çocuğun canı alınmıştı.
Koyun otlatırken vura vura bomba patlatmayı başardığı söylenen Ceylan Önkol’un dosyası, zamanaşımına girsin diye raflara bırakıldı.
Olayın nasıl olduğu, failler ve Ceylan’ın nasıl öldüğünden emin olunamamıştı.
Oysa hepi topu biraz uzaktaki köy, karşıdaki karakol ve ölü bir Ceylan vardı.
Mahsum Mızrak’ın canını alan bomba kafasından çıkarılmıştı, 3 sanıktan hangisinin ateşlediği bulunacaktı ki adli emanetten bir çocuğun kafasından çıkarılan gaz bombası çalındı. Yerine dalga geçer gibi bir başka silahın mermisi de bırakılmıştı.
Kafasına taş geldiği söylenen ancak panzerin altında ezildiği ortaya çıkan Yahya Menekşe’nin dosyası da beraatla sonuçlandı.
Madem ki sokağa çıkmıştı ve o civarda terörist terörist dolanmıştı, olsa olsa kendini panzerin altına atmıştı.
Mehmet Uytun daha 18 aylıktı.
Annesi balkonda emzirirken, yani küçük Mehmet yaşamak için memeye saldırırken, yasal bir gaz kapsülüyle yaşamı çalındı.
Teröriste benzer hali yoktu. O yüzden taştır dedi önce devlet, sonra balkona çıkartmasaydı diye daha makul bir neden bulundu.
Takipsizlikle kapandı dosyası, bir bebek için karalamak olur muydu teşkilatı.
***
Kuraldır; yıpranmasın diye güvenlik güçleri, düşmesin diye moralleri, yeniden çıkabilsinler diye ellerinde silahlarıyla sokağa, dokunulmaz büyüklerin ya da bebeklerin bedenlerinden çıkan kurşunlara.
Kuraldır; şayet yasalsa mermi, ceza sadece bir cezasızlıktır.
Biraz sorgularsanız teröriste yardımdır, bir soru fazla sorarsanız devlet düşmanlığıdır.
***
Kara gözlü kara kaşlı çocuk.
Vurulduğundan bu yana 539 gün geçti.
Gültepe’nin güzel çocuğu, vurulmasaydı, bu kış basacaktı 16’sına.
Belki hayal ettiğin gibi Denizcilik Lisesi’nde, belki Galatasaray altyapısında.
Belki o kaldırıma çöküp kalmayacaktın, gitmeseydin o gün ekmek almaya.
Ama madem ki çıktın o hengâmede sokağa, madem ki duruyor bir fotoğrafın, hak ettiğin için vurulduğuna dair arşivin akla gelen bir rafında, hoş geldin, bütün hesabı sorulamayan çocukların arasına.
***
Önce nasıl vurulduğu belli değil dediler, görüntü yok diye yanıt yazıldı sonra.
Sonra hatırlarına getirildi zorla TOMA’daki kamera.
Zorlaya zorlaya o gün orada görevli polislerin fotoğrafı konuldu dosyaya.
Ama nedense görevden ayrıldığı için bazılarının fotoğrafı yok aralarında.
İdari soruşturma dosyası da eksik haliyle duruyor dosyada.
Ve kulaklardaki yanıt verilmeyen o sesler:
Çok daha net ve gönderilmeyen görüntüler var aslında.
İşte o yüzden soruluyor bu kadar yüksek sesle:
Berkin Elvan dosyası nerede?
Açılacak bir davadan beklenti büyük olmasa da bir yerlerde hassasiyetleri alınmış bir adalet belki vardır hâlâ umuduyla.
***
Sahiden “terörist” olup da öldürülmeden yakalansalar o çocuklar, biliyor musunuz çıkabileceklerdi cezaevinden daha küçükken 18’den.
Vuruldular, yazılı kurallarına bile bakmadan devlet, çocukları yargıladı failleri bulacağı yerde.
Keşke önceden çıksaydı da yasalar gözaltına alınsalardı makul olduğu söylenen bir şüpheyle.
Belki sokakta olmaktan iyidir bu düzende, herkesi suçlu diye damgalayan, herkesten şüphelenenlerin kafasındaki kocaman bir makul şüphe.