Burdur Çavdır’da otogar lavabosunda çalışan Şakir Bakan’ın 4 yıldır süren hukuk mücadelesi açısından önceki gün mühimdi.
21 Ekim 2013 günü, yanına gelmek için evden çıkan ve ortadan kaybolan, bir daha hiç göremediği kızının hesabını sorabilmek için eşiyle birlikte o gün bugündür mücadele eden Bakan, artık adalet talebinin duyulması için topluma çağrı yapmış, her zaman olduğu gibi herkesten önce duruşma salonunun önüne giderek çağrısına ses verilip verilmediğini öğrenmek için beklemeye başlamıştı. Şakir amca, 4 yıl sonra, yalnız olmadığını, toplumun, çetelere, insan yaşamını çalanlara, bunlardan hesap sormayanlara karşı hâla duyarlılığını koruduğunu önceki gün gördü. Duruşmadan önce, Kadın ve Demokrasi Derneği’nin (KADEM) temsilcileri geldi yanına önce.
Davaya sahip çıkmak istediklerini, artık yalnız olmadığını söyledi.
Birlikte basın açıklaması yaparak kızı Emine Bakan’ın hesabının sorulması için her şeyi yapacaklarını söylediler. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu temsilcileri, duruşmadan hemen önce aramış, bundan sonra yanında olacağını söylemişti.
Antalya Barosu’ndan avukatlar aramış, destek olmak istediklerini bildirmişti. Eşit Haklar İçin İzleme Derneği, AB ile yürüttükleri proje kapsamında davaya katılmak, hukuki destek vermek arzusunda olduğunu aktarmıştı. İlk defa duruşmayı izlemeye gazeteciler gelmişti.
Antalya’dan, Ankara’dan, İzmir’den gelen gazeteciler unutulduğunu, hiç hatırlanmayacağını düşündüğü kızı Emine Bakan’ın hikâyesini, bir başlarına yürüttükleri hukuk mücadelesini, karşılaştıkları adaletsizlikleri sormuştu.
Şakir Bakan, kızının sahiplenildiğini hissetti. Duruşmaya, artık yalnız olmadığını, arkasında kendisi gibi adalet talep eden insanlar olduğunu bilerek girdi.
Kendi deyimiyle, “iyilik ölmemişti.”
Denizli 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde önceki gün görülen duruşmanın öncesinde Şakir amcanın 4 yıllık hukuk mücadelesi vardı. Ve bu mücadele Şakir amcanın çabalarıyla dosyaya ilk andan itibaren müdahil olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın avukatı ile kendi avukatının çabalarıyla bu aşamaya kadar gelebildi.
Topluma çağrı
Yürütülen bu büyük mücadeleye rağmen yalnızlık ve çaresizlik Şakir amcayı topluma çağrıda bulunmaya itti:
- Yüzde 50 oranında ‘hafif’ düzeyde zeka geriliği, yüzde 26 duyma sorunu, yüzde 63 engellilik oranı bulunan, 16’sından 17’sine henüz adım atan Emine Bakan, 21 Ekim 2013 günü, babasının yanına gitmek üzere çıktığı evine bir daha dönemedi. Şakir Bakan, kızına bir türlü ulaşamadı.
- Emniyete, savcılığa eşi Ayşe Bakan ile birlikte başvurdu. Bölgede kız kaçırma olayları yoğundu, şüphelendiği bir ismi verdi, telefon kayıtlarının araştırılmasını istedi. Savcılık nedense telefonlar konusunda hemen harekete geçmedi.
- Emine Bakan’dan bir telefon geldi. Komşusunu arayan çocuk, annesini telefona istedi. Annesi hemen polise de haber verdi. Emine Bakan, telefonda, “İstanbul’dayım, otelde kalıyorum, param bitti” dedi. Annenin dikkatini ise arkadan gelen, kızına ne söylemesi gerektiğini söyleyen kadınların sesleri çekmişti. Bu numaranın sahibi ve nereden aradığı da nedense tespit edilemedi.
- Emine Bakan hâlâ kayıptı. Bu süreçte polise bir ihbar geldi. Emine’nin kaçırıldığı gün Erhan Tunç adlı kişi Çavdır’da çalıştığı işine gelmemişti, Emine’yi Afyon Dazkırı’daki bir pavyona getirmişti. Erhan Tunç suçlamaları reddedip Emine’yi görmediğini söyleyince bırakıldı.
- Şakir amca, Dazkırı’ya kadar gitti, araştırdı, kimseyi bulamadı.
- Evinden çıktıktan tam 12 gün sonra Emine’nin haberi geldi. Denizli Çivril’e doğru giden bir araç, elektrik direğine çarpmış, kazada yaşı küçük bir kız çocuğu yaşamını yitirmişti.
- Emine Bakan, Erhan Tunç tarafından kaçırılmış, Afyon Dazkırı’daki 10 numaralı birahaneye bırakılmıştı. Telefonuna el konulmuş, parası alınmıştı. Başka kadınların da çalıştığı birahanede birkaç gün çalıştırılmış, sonra da Afyon Dazkırı’daki pavyona çalışması için ‘aktarılmıştı’. Birkaç gün burada ‘çalıştırılan’ Emine Bakan, daha sonra Denizli’ye gönderilmiş, Çivril’de ‘çalıştırılmış’, buradan da Denizli Baklan Dağal Mahallesi’ndeki bir pavyona götürülmek istenmişti. Kaza, o yolculuk sırasında, pavyonu işleten kişinin arabasında, pavyonda çalışan bir başkası arabayı kullanırken yaşanmıştı. Arabayı kullananda yara bile yoktu. Arabadan mermiler çıkmıştı.
- Şakir Bakan, kızının öldürüldüğüne emindi. Kızının ‘arandığına’ yönelik emniyet kayıtları ortada olmasına rağmen savcı otopsi yapılmasına bile yanaşmamıştı.
Dilekçe yağmuru
- Dosya, ‘trafik kazası’ denilerek kapatılmak istendi ama Şakir Bakan bütün devlet kurumlarını dilekçe yağmuruna tuttu. Sonunda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndan avukat desteği buldu. Savcılık, bu sırada, dosya için ‘takipsizlik’ kararı verdi. Kendi avukatı ile bakanlık avukatı karara itiraz etti, takipsizlik kararı kalktı, sadece çocuğun alıkonulduğu gerekçesiyle dava açıldı.
- Şakir amca ve avukatlar, Çal Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davadan da memnun değildi. Çocuğu kaçıran ve pavyonlarda çalıştıran 5 sanık tutuklanmamıştı. İtirazlar üzerine uzun süre sonra mahkeme, dosyanın kapsamının “fuhuşa sürüklemek, insan ticareti” gibi suçları da içerdiğini belirterek görevsizlik kararı verdi. Dosya Denizli 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ne böyle nakledilebildi.
Önceki gün yapılan duruşmaya sanıklardan 3’ü yine gelmedi ve zorla getirilmedi.
Mahkeme, delillerin toplandığını, tutuklama kararının hükümle verileceğini belirterek tutuklama istemini yeniden reddetti. Avukatlar, dosyadaki çok önemli bir eksikliği daha bildirdi.
19 Eylül bildirildi
Sanıklar, çocuğu kaçırmakla, fuhuşa sürüklemekle, insan ticareti ile suçlanıyordu ama dosyada ‘cinsel istismar’ suçlaması yoktu. “Fuhuş olur da nasıl çocuğun cinsel istismarı olmaz?” diye sordular.
Mahkeme, soruşturmanın genişletilmesi talebinin de duruşmalar arasında değerlendirilmesine karar verdi.
Derneklerin müdahillik talepleri ise reddedildi, Şakir Bakan ve dernekler, bu sorunu dernek avukatlarına vekalet vererek çözebilecek. Ve 4 yıldır adaleti bekleyen Şakir Bakan ve Ayşe Bakan’a, duruşma günü olarak 4 ay sonrası, 19 Eylül bildirildi.
Artık umutlu
Duruşma sonunda, Bakan ailesi ve avukatlar en çok “Zaten adalet gecikti, hâlâ neyi bekliyoruz” diyerek buna isyan etti.
Şakir amca, çok önemli iki talebini daha anımsattı: “Benim kızım Türkiye genelinde aranırken öldü. Yoldan geçen ölünce otopsi yapılır, takipsizlik veren savcı, otopsi bile yaptırmadan defin kararı verdi. Ben bu hukuksuzlukların hesabının sorulmasını istiyorum. HSYK’ya, Adalet Bakanlığı’na başvurdum, yanıt bile alamadım.”
Şakir amca şimdi daha umutlu.
Denizli’deki duruşmadan sonra Burdur Çavdır’a işinin başına döndü. Ve kendi deyimiyle, bu kez, kızı ve tüm kızlar adına toplumu biraz olsun harekete geçirebildiği için biraz olsun rahat uyudu.
Aile Bakanlığı ve KADEM’den destek