Tükenmişlik salgını

Meryem Uzerli’nin “Muhteşem Yüzyıl”ı terk etmesine neden olan tükenmişlik sendromu tüm sektöre bulaştı. Başka bir örnek de Hazal Kaya. Benim genç oyunculara tavsiyem ise “Tekne sizi bırakmadan siz onu bırakmayın”

Meryem Uzerli’nin tükenmişlik sendromu bulaşıcı çıktı.

eryem Uzerli’nin hastalığı bulaşıcı çıktı sevgili okurlar. Tükenmişlik sendromu tüm sektöre yayıldı. Tutmuş dizilerden patır patır oyuncular ayrılıyor bu sıralar. Herkeste bir özgüven patlaması.
Oysa bu işi bilenler bir dizi tutturmanın ne belalı, ne zor bir şey olduğunu iyi bilir. Dizilerden pat diye ayrılmanın o diziye gönül vermiş, o karakterle yatıp kalkan milyonların kalbinde nasıl burukluklar yarattığını, bu burukluğun yıllarca oyuncunun peşinden yokuş aşağı frenleri patlamış bir TIR kamyonu gibi geldiğini bilmeyen yoktur.
Ama genç arkadaşlar çabuk tükeniveriyorlar. Örneğin Hazal Kaya’yı çok sever, çok beğenirim. “Aşkı Memnu” ile yakaladığı reytingi “Adını Feriha Koydum” ile taçlandırırken bir anda çekti gitti diziden. Ne diziye ne kendine faydası oldu bu gidişin.
Daha onlarca örnek verebilirim gidenler ve bir daha dönmeyenlerle ilgili. O yüzden genç arkadaşlarıma bir denizci tavsiyesinde bulunmak istiyorum: Tekne sizi bırakmadan siz onu bırakmayın.

Ali Ağaoğlu ve yeni doğan oğlu Ali Ege.

Ağalık zor zanaat

Ünlü işadamı Ali Ağaoğlu’nun bir oğlu olmuş. Allah uzun ömürler versin. Analı babalı büyüsün.
Lakin gazetede Ali Ağaoğlu’nun yeni doğan oğlu ile çekilmiş fotoğraflarını görünce içim cız ediverdi.
Neden diyeceksiniz? Ağaoğlu’nun yıllardır görmediği bir oğlu daha var çünkü. Nerden mi biliyorum? Çünkü benim oğlumun okul arkadaşı. Daha 9 yaşında. Hiç görmemiş babasını. Babası da onu. Annesi ile aralarında neler geçtiğini bilemiyorum, zaten bu beni ilgilendirmez. Ama o günahsız çocuğun suçu ne be ağam? Tamam her türlü ihtiyacını karşılıyorsun, eyvallah ama bir çocuğun en çok ihtiyaç duyacağı şey babasıdır.
Yaşarken çok dert etmezdim babamı ama en çok babam öldüğünde küçüldüm. Şimdi diyorum ki o çocuğu da alsan, diğer çocuklarının yanına koysan. Bir hafta sonu sinemaya götürsen, bir pamuk şeker, küçük bir oyuncakla rüyalarını gerçekleştirsen.
Abileri ve ablalarıyla tanışsa. Baba ve kardeş kokusuyla dönse evine.
Soyadı ile gurur duyuyordur elbet ama bunu bir de senin yanında hissetse...
Zor iş mi ağam?
Bir yazar olarak değil bir baba olarak sesleniyorum size, o çocuğu babasız bırakmayın ağam.
Saygılarımla.

Lütfen kemerlerinizi bağlayınız, fermuarınızı çekmeseniz de olur

Emmanuelle rahmetli oldu ama filminin yankıları hâlâ sürüyor. Uçakta sevişmekten bahsediyorum.
Araştırmalar sonucunda uçakların sevişme isteğini artırdığı tespit edilmiş. Hatta her 5000 uzun uçuşun birinde mutlaka çiftlerin tuvalette seviştiği rapor edilmiş.
O zaman uyanık işadamları görev başına. Uçak kabini şeklinde yatak imal etmenin tam zamanı. Veya hurda bir uçağı alıp tenha bir arsada otel olarak hizmete açmak süper bir fikir. Digitürk’ün bir kanalı ise pekala şömine veya akvaryum yerine uçak içi şeklinde dizayn edilebilir. Fondan da motor sesi gelir.
Neyse az sonra uçağa bineceğim, kendi kendimi doldurmayayım şimdi. Bütün yolcular dünya ahiret kardeşimdir. Nokta.

Sosyal medyaya ayar geldi

* Artık dürtmek yok. İstirham edilecek.
* Twitter’de 140 harf sınırı 10’a indirildi. Bundan böyle 10 karakter ile yazılabilecek cümleler şunlardır: “Uslu durun”, “Gaz iyidir”, “Evinde iç”, “3 çocuk yap”.
* Linkedin daveti yapanlardan temiz kağıdı istenecek.
* WhatsApp’a ayakkabı ile girilmeyecek.