UFAK tefek sepetleri ile ünlü Karamürsel'de sahneye çırılçıplak çıkıp "Japon sivil komedi" sanatının inceliklerini ve kalınlıklarını sergilemeye çalışan Japon komedyen seyircinin protestosu ile karşılaşıp kıçın kıçın sahneden kaçtıktan sonra telefonlarım susmak bilmedi.
Hele gazetelerde Japon komedyenin aynı sivillikte amuda kalkarak kıçına üflemeli bir çalgı sokuşturduğu resimler yayınlandıktan sonra faksım da kilitlendi.
"Hocam sen bu komedi konusunda uzman sayılırsın. Geçen yıllarda üniversitelerde mizah üzerine dersler vermiştin. Nedir bu durum?" diye soran sorana...
Eh "Madem adımız uzmana çıkmış bari insanları bilgilendireyim" dedim.
1. Bölüm: Japon iletişiminde mimikler ve ifadeler.
Japonlar çok az ve hızlı konuşurlar. Harfleri aynı zamanda cümledir. Örnek verecek olursak Hüseyin Hatemi'nin Siyaset Meydanı'nda yarım saat süren bir konuşmasını bir Japon iki saniyede yapabilir ve bu dili bilmeyen bir insan Japon'un konuşmaya başlamadan önce gırtlağını temizlediğini sanabilir. Japonların cümleleri o kadar kısadır ki, bir Japon sunucu birine hayat hikayesini sorduğunda karşısındaki buna hapşırarak cevap verir ve Japon sunucu çok ilginç diyerek söyleşiye devam eder.
Ayrıca ifade çok önemlidir Japonlarda. Cümleler büyük bir kızgınlıkla söylenir.
Japonya'da bir erkek sevgilisine "Seni seviyorum" der. Lakin bu dili bilmeyen biri erkeğin ifadesine baktığında Sincan'da görev yapan Işın Gürel'e, vahşi bir arkadaşın (Benim değil Şevket Kazma'nın arkadaşı) saldırdığını sanabilir.
2. Bölüm: Japon komedi sanatının kökeni.
Japon komedi sanatı Japon tiyatrosu Kabuki'den türemiştir. Çıplak olarak yapılan ve komedyenlerin kıçlarına bir müzik aleti takmaları ile devam eden bu gösteri sanatına da Büzüki denilmiştir.
Aslında önceleri sahneye giyinik çıkan Japon komedi sanatçıları "Japonlar'ın her şeyi küçük" geyiğine sinirlendikleri için sahneye çıplak çıkmaya ve Japon sanatının büyüklüğünü dünya kamuoyuna bu şekilde göstermeye başlamışlardır.
Japon seyirciler sahneye çıplak çıkan ve kıçıyla bir üflemeli çalgı çalan Japon komedyene "Rez ito aleto" diye bağırırlar. Bu "Bir daha isteriz" anlamında bir cümledir. Komedyen bunun üzerine ayağa kalkar ve üstündeki bir avuç büyüklüğündeki bezi çıkartarak seyircilerin sanatını daha yakından tanımalarına olanak sağlar.
Karamürsel'deki seyircilerin "Rezalet" diye bağırmalarına rağmen Japon komedyenin tribünlerin önüne kadar gidip sanatını yakından göstermesi de bu yüzdendir.
3.Bölüm: Japon komedi sanatının zorlukları.
Japon komedi sanatçıları çok para kazanmalarına rağmen mutsuz bir hayat yaşarlar.
Dünyanın her yerindeki davetlerde komedyenlerin etrafını saran ve "Bir fıkra anlatır mısınız üstad" diyen zihniyet Japonya'da kendini başka bir şekilde gösterir.
Ve zavallı Japon komedyenler her katıldıkları davette smokinlerini çıkartıp kıçlarına bir üflemeli alet takmak zorunda kalırlar.
Japon komedyenlerin en zorlandıkları dal ise lider taklitleridir. Japon Büzüki tiyatrosu geleneğine göre her Japon komedyen taklidini yapacağı liderin özelliğine uygun bir müzik aletini kıçına takmak zorundadır. Bir gece önce liderlerimizi taklit etmek isteyen Japon komedyen, Erdal İnönü'yü taklit ederken poposuna blok fülüt, Mesut Yılmaz'ı taklit ederken kemençe yayı, Erbakan'ı taklit etmek isterken de ney takmak zorunda kalmış ve çok zorlanmıştı. Süleyman Demirel ve davul meselesine ise hiç girmek istemiyorum.
4.Bölüm: Japon komedisi yayılıyor.
Japon komedisi şu sıralar hızla yayılıyor. Dünyanın her ülkesinden insanlar Japonya'ya akın edip bu sanatı öğrenmeye çalışıyorlar. Yüzünü Batı'dan Doğu'ya çeviren Erbakan Hoca'dan bu komedi sanatına eğilmesini istiyoruz. Gafları ile ortalığı kırıp geçiren yetenekli bir adamını (Örneğin Şevket Kazma'yı) Japonya'ya göndersin. Şevket Kazma Bey de Japonya'da bu sanatın inceliklerini öğrensin ve gelsin. Biz ona uygun bir müzik aleti buluruz efendim...
ŞU sıralar televizyonlarda biri çıkıp ta Temiz Toplum talebini dile getirdi mi ona bir saldırıdır gidiyor.
"Toplum temizdir efendi", "Sen topluma kirli mi diyorsun?"
Evet ben diyorum...
Tabii ki temizlerini ayıklıyorum. Yüreği, "Çocuklarına temiz bir Türkiye bırakmak" için çırpınanlara değil sözlerim. Bu konuda bölücülük yapıyorum.
Ama "Seçmenlere söylediğimize bakmayın" diyerek alenen yalan söylediğini itiraf eden parti iktidardadır.
"Demek ki toplum yalan söyleyeni seviyor."
Birbirini seçimler sırasında hırsızlıkla ve eroin kaçakçılığı ile suçlayan partiler daha sonra koalisyon ortağı olabiliyorlar.
"Demek ki toplum eroin kaçakçılarını ve hırsızları seviyor."
Çete kurup eroin ticareti yapan, fidye için adam kaçıran bir çetenin başı olduğu iddia edilen bir insan için kurbanlar kesiliyor. Salonlar tıka basa dolup taşıyor.
"Demek ki toplum çetecileri, fidyecileri seviyor."
Bu "toplumun" neresi temiz Allahaşkına?
* Kulübün parasının bittiği bir faksla yalanlanacak. Faksını kullanmak için kulübün karşısındaki muhasebe bürosuna ricada bulunulacak.
* Bir yemek verilecek ve zengin işadamlarından Fener'e yardım etmeleri istenecek.
* Yemek sonunda Alman hesabı yapılacak.
* Kulübe para lazım. Bertha'ya eve kadınları toplayıp altın günü yapması rica edilecek.
* Fenerbahçe stadı boş günlerde mera olarak kiraya verilecek.
* Veselinoviç'i boşuna getirmedik. Sıkı bir altılı tutturması sağlanacak.
* Rıdvan da çevik, çabuk bir adam. Tribünlere salınacak. Taraftarın cebinden ne koparsa artık.