İnsanların inandıklarına yerli yersiz dil uzatılması fikrine karşıyım. Benzer tartışmalar Londra’da yaşandı, şimdi İspanya’da yaşanıyor. Ama kimsenin aklına mahkemeden karar aldırıp insanları içeri tıktırmak da gelmiyor
Milli ve manevi değerleri aşağılamak”, “Halkın inançlarına hakaret” diye maddeler içeren ve ucu açık olmasına rağmen semavi dinleri korumak amacı ile çıkartılan bir yasamız var. İnsanların inandıkları şeylere yerli yersiz dil uzatılması fikrine karşı biriyim. Bana “Sen de benim gibi düşüneceksin” denmedikçe tüm inançların özgürce yaşanmasından yanayım.
Gelin görün ki rubailere kadar geldi dayandı iş. Zaten kutsala hakaret karmaşık bir konu. Hintlerin kutsal saydığı ineği hapur hupur yememizi bir kenara bırakıyorum ve semavi dinlere geçiyorum.
Tüm semavi dinler kendilerini en mükemmel din olarak tanımlarlar. Yani inancınızı diğer inançların önüne koyup “en mükemmeli benim dinim” dediniz mi diğer dinlerin mükemmel olmadığını da ima etmiş oluyorsunuz.
“Hadi ordan zevzek” de iyi bir protesto şeklidir...
Yasaya göre “senin inancın tel maşa, mükemmel değil” demek suç. Halkın benimsediği inançları ve değerleri aşağılamış oluyorsunuz. Bu ülkenin Yahudi ve Hıristiyan vatandaşları da halkın bir parçası olduğuna göre gelin çıkın işin içinden.
İngiltere’de geçen yıl ateistler “Muhtemelen Tanrı yok. Bu yüzden hayatın tadını çıkartın” diye otobüslere ilanlar verdiler, kimse kimseyi mahkemeye vermedi. Hıristiyan cemaatleri hemen toplanıp karşı taaruzza geçti ve “Bilim de Tanrı’nın varlığını kabul etti” yazılı ilanlar hazırladılar ve aynı otobüslere verdiler. Hatta “kediperver” Adnan hocamız bile
bu kampanyaya destek vermiş, kendi resminin bulunduğu otobüsler Londra sokaklarında fink atmıştı.
Benzer tartışmalar şu sıralar İspanya’da da yaşanıyor. Kimse katli vaciptir fermanları çıkarmıyor, kimsenin aklına mahkemeden karar aldırıp insanları içeri tıkmak gelmiyor. Madem ki bizimki demokrasi ötesi bi’şey, hatta ileri demokrasi, o yüzden inançlarla ilgili konuları hukuk ve mahkemeler değil vicdanlı, akil insanlar halletmeli.
İnancınıza saygı göstermeyeni okumaz, seyretmez ve dinlemezseniz sorun çözülür. “Hadi ordan zevzek” de iyi bir protesto şeklidir yani...
Kanserin çaresi bulundu!
Bütün dünya kanser ilacının peşinde ama bulmak bize nasip oldu şükürler olsun. Bakanımız Edirne’de kansere en iyi gelen reçeteyi törenle açıkladı zaten: “Al şu parayı, sok cebine, sakın düşürme.”
Sayın Bakanımızın vurgu yapmasından anladığımız kadarı ile para miktarının çok olması tedavinin tez zamanda etkili olacağına delalet. Bir nevi erken teşhis. Reçete tamamlandıktan sonra en yakındaki camiye girip şükür namazını kılmak gerekiyor ki Sayın Bakanım öyle yapmışsa bir bildiği vardır..
Başkaca bir tedaviye ve ilaca gerek yok.
Zaten ilaç da yok...
Tek umudum Fenerbahçe’ydi
Ertuğrul Özkök’ün Yemen öykülerini ilgiyle okuyorum. Türk gezginlerin uğrak noktası Al Mukalla’yı merak eder dururdum. Özkök daha ilginç bir yer keşfetmiş ki hayran olmamak mümkün değil. Shibam gerçekten ilginç bir yerleşim ama benim tüm yazı boyunca ilgimi çeken şey şu cümle oldu:
“Yemen’e gelip GAT çiğnememek, Amsterdam’a gidip kek yememek gibi bir şey.”
O an yıkıldım işte çünkü defalarca Amsterdam’a gitmeme rağmen, kek yemeyen bir “kekim” hattı zatında. O yüzden tek umudum Fenerbahçe. UEFA kupa final maçı Amsterdam’da yapılacak çünkü.
Hadi Fenerbahçe’m ele şu Benfica’yı beni de şu mahcubiyetten kurtar.
Bırakın uçak havada kalsın
Terkos bölgesine yapılacak ikinci havaalanı için 360 bin ağaç kesilecekmiş. Akciğerlerimize uçak inecek yani... Bu yeşil düşmanlığı nereye varacak bilmiyorum ama amatör bir pilot olarak İstanbul’a yeni bir havaalanı yapmanın hiçbir manası yok diyorum çünkü İstanbul’un dibinde Çorlu Havaalanı var. O havaalanı revize edilse, pistleri ve terminal binaları genişletilse bir de hızlı tren yapılsa İstanbul’la Çorlu arasında, İstanbul’un hava ulaşımının tüm sorunları çözülür.
“Hiçbir uçak havada kalmaz” diye bir pilot atasözü vardır. Eğer 360 bin ağaç kesilecekse, bu kez bırakalım havada kalsın diyoruz.