Obama, 2008’de başkan olduğu zaman ilk dış gezisi için Türkiye’yi seçmişti.
Ankara’da Meclis’te yaptığı konuşmada, bir taraftan Bush döneminde, “ılımlı İslam ülkesi” nitelemesi yüzünden kaybedilme durumuna gelen Türkiye’yi, laikliğe, demokrasiye ve ekonomik dinamizme vurgu koyarak, “yeniden kazanma”yı amaçlıyordu. Diğer taraftan da Türkiye’den tüm dünyaya seslenerek, bölgesel ve küresel barış ve istikrar için “yumuşak güce, ortak harekete ve işbirliğine” önem vereceği mesajını veriyor; en önemlisi de Müslüman dünyaya elini uzatıyordu.
Sonrası, gittiği Mısır’da, Kahire’de yaptığı konuşmada da ilk dönem başkanlığının iki ana amacını vurgulamıştı; “Müslüman dünyayla barışmak” ve “anti-Amerikan eğilimi ters döndürmek”. Ankara ve Kahire konuşmaları, Obama’nın ilk döneminin sembolik konuşmaları oldu.
İkinci dönem ilk dış gezi İsrail’e
2012 yılında tekrar başkan seçilen Obama, ikinci başkanlık döneminin ilk dış gezisi içinse, İsrail’i seçti. Oradan, Ürdün’e geçecek.
Obama, büyük bir ihtimalle, mart sonuna doğru, en geç nisan başı İsrail’e gidecek. Obama, ilk döneminde, dört yıl boyunca İsrail’e gitmedi. Dahası, İsrail’le ilişkileri ciddi düzeyde bozuldu. O kadar ki, İsrail Başbakanı, Amerikan Başkanlık seçimlerinde, Cumhuriyetçi aday Mitt Romney’i desteklediklerini açıklama cüretini bile gösterdi.
Doğrudur; Obama bu tercihini, İsrail ile bozulan ilişkilerini düzeltmek için yaptı.
Ama, konuştuğum Amerikalı yorumcular, iki önemli nedenin daha altını çiziyorlar.
Birincisi, Obama başkanlığında Amerikan yönetimi, İsrail-Filistin sorununun çözüm sürecine sokulması için yeni bir çabanın içindeler. Obama, İsrail’de seçim sonrası kurulmakta olan yeni hükümeti barış için ikna etmek istiyor.
İkincisi, Obama, durma noktasında olan İsrail-Türkiye ilişkilerinin normalleşme sürecine sokulması ve bu bağlamda, İsrail’i gerekli adımları atması için ikna etmek istiyor.
Arap Baharı sürecinin devam etmesi, Suriye’de rejim değişikliğinin gerçekleşmesi ve istikrarın sağlanması; İran sorununun çözümünde diplomatik müzakerenin ön plana çıkartılması ve Irak’ta alansal bütünlüğün korunması için, hem İsrail-Filistin, hem de Türkiye-İsrail ilişkilerinde normalleşmenin sağlanması çok önemli ve faydalı.
Bu gerçeği Obama biliyor.
Artık konuşma zamanı
Washington’da, TÜSİAD-Brookings Türkiye projesi direktörü Kemal Kirişçi, gazetemizin başarılı Washington temsilcisi Pınar Ersoy’a verdiği mülakatta, Obama’nın ikinci başkanlık döneminde, “İran sorununun önemli olmakla birlikte, İsrail’in İran’dan daha önemli olacağını” söylüyor. Doğru öngörü. Obama’nın ilk dış ziyaretini İsrail’e yapacak olması da, Kirişçi’nin öngörüsünü destekliyor.
Obama ilk dış gezisi olarak İsrail’e gidiyor. Dışişleri Bakanı Kerry de ilk gezisi olarak Türkiye’ye geliyor. Obama İsrail’e, Kerry Türkiye’ye, “ilişkilerinizi en azından normalleştirin, birbirinizle konuşmaya başlayın” önerisinde bulunacaklar.
Türkiye ve İsrail’in tekrar konuşmaya başlaması, başta Suriye sorunu çözümü olmak üzere, Arap Baharı ve Ortadoğu istikrarı için çok önemli ve faydalı olacaktır.
İsrail’in, Mavi Marmara’da öldürülen vatandaşlarımız için “özür dilemesi” ve “ailelere tazminat ödemesi” gerekiyor. Bu konuda çalışanlar ve bilgiye sahip olanlar, İsrail’in özür dilemeyi ve tazminat ödemeyi kabul edebileceğini söylüyorlar.
Hareket tarzını ve hamlelerini, Suriye’de, Esad rejiminin gideceği ve Esad-sonrası sürecin başlayacağı üzerine kurmuş olan Türkiye dış politikasının bugün “çıkmaza” girdiğini görüyoruz. Türkiye, hızlı değişim içinde olan bölgesinde ve dünyada, Suriye sorunu yüzünden, “manevra kabiliyetini” kaybediyor.
Türkiye-İsrail ilişkilerinde normalleşme, Türkiye’yi rahatlatacaktır.