Fuat Keyman

Fuat Keyman

fkeyman@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Yaşadığımız çözüm süreci niye başladı? Niye böyle bir karar alındı?
Bu sorulara yanıtlar uzun tartışmaları gerekli kılıyor, ama, beş birbirleriyle ilişkili nedenden bahsedebiliriz: (a) savaşın ve çatışmanın kazananı olmayacağının taraflar, özellikle PKK tarafından anlaşılması; (b) Suriye krizinin ve gelişen iç savaşın Türkiye için ciddi risk oluşturması; (c) Arap Baharı’yla başlayan ve Ortadoğu’ya yayılan bölgesel değişim rüzgarı; (d) Türkiye’nin yaşadığı dönüşüm ve değişim sürecinin çatışma yerine barış ve işbirliği dilini yaygınlaştırması; ve (e) 2008’de başlayan küresel ekonomik krizin derinleşerek sürmesinin yarattığı risklere güçlü yanıt vermenin ancak çatışma ortamının bitmesiyle mümkün olabileceği düşüncesinin güçlenmesi.
Sakıp Sabancı (7 Nisan 1933-10 Nisan 2004), bu süreçlerden, çatışmanın bitmesi gerekliliğinden ve Kürt sorununa demokratik çözümden 1990’larda bahseden nadir insanlardan biriydi.
Çözüm sürecine katkı vermek için Ege Bölgesi illerine akil insanlar grubumla yaptığım ziyaretlere çok kısa bir ara verdim.
Amerika’da, Washington’dayım.
Her yıl mayıs başında, Brookings Enstitüsü’yle Sabancı Üniversitesi ortaklığında yapılan Sakıp Sabancı Uluslararası Anma Konuşması için.
Bu yıl 9.sunu yapıyoruz ve konuşmacımız, Dünya Bankası Başkan Yardımcısı ve Baş Ekonomisti Kaushik Basu.
Basu, Hindistan hükümetinin de ekonomi alanında baş danışmanlığını yapmış biri.
Konuşması, “Yükselen Uluslar ve Gelişen Küresel Ekonomi” başlığında.
Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor. Türkiye de küreselleşmenin, küresel ekonominin yükselen ülkelerinden biri.
Basu, küresel ekonominin kriz, çalkantı ve risk içeren bir dönemden geçtiğini vurguluyor. Krizin en büyük nedeni siyasal ve yönetimle ilgili. Küresel ekonomi karşılıklı bağımlılık yaratırken, küresel siyaset parçalanmış bir nitelik gösteriyor. Herkes kendi çıkarını düşünüyor.
Basu, ekonomik krizin en az iki yıl daha, Avrupa dahil, devam edeceğini söylüyor.
Ekonomiden çıkış, (a) makro ekonomik koordinasyona, (b) merkez bankalarının birbirleriyle koordineli etkili hareket etmelerine ve (c) işsizlik ve yoksulluk sorunlarını çözecek yatırımların yapılmasına bağlı.
Basu, ihtiyatlı bir iyimserliğe sahip; vizyon ve adalet önemli diyor.
Türkiye ekonomisi de, küresel ekonomiyi doğru okuyarak, bugüne kadar gösterdiği yönetim tarzını devam ettirmeli. Bu yıl gibi, bundan sonraki yıllar da zor olacak.
Ekonomi, büyüme ve adaletin birlikteliğine dayalı yönetilmeli.
Basu’yu dinlerken, hepimiz, Sakıp Sabancı’nın ne kadar vizyoner olduğunu ve daha da önemlisi, insani temelde ülkesine ve dünyaya baktığını bir kere daha anlıyoruz.
Bugün, onun yaptığı gibi, vizyon ile insani olmayı birleştirmemiz gerekiyor.
Vizyonla insani olanın birlikteliği; küresel ekonominin düzelmesini, küresel güvenlik ve adalet sorunlarına çözümü,
Arap Baharı’nda istenilen demokratik sonuçlara ulaşılmasını ve ülkemizde yaşadığımız çözüm sürecinin başarılı olmasını sağlayacak reçetedir.

Haberin Devamı

Sakıp Sabancı: Vizyonerlikle insaniliğin kesişme noktası


Kaushik Basu, Kemal Derviş ve Nihat Berker ile birlilkte

Sakıp bey, vizyon ile insani olmayı birleştiren bir açılımı, 1990’lar sonunda ortaya koyuyor, kamuoyuna sunuyordu.
Vizyondan konuşurken, adaletli ve vicdanlı olmayı, dolayısıyla insani olanı ön plana çıkartıyordu.
İnsani olandan konuşurken ise, sorunlara sürdürülebilir çözüm için vizyonun gerekliliğini ortaya koyuyordu.
Demokrasi-ekonomi-adalet; bu kavramların, hem demokratik yönetimin, hem barışın, hem de küreselleşen dünyada Türkiye’yi güçlü kılmanın anahtarı olduğunu söylüyordu.
Bu kavramların bugün tekrardan içini doldurmalıyız.
Dahası, bu kavramlar üzerinde anlaşmalı ve bu anlaşma temelinde sorunlarımızı çözmeliyiz.
Çözüm sürecinin başarısı ve bu başarının kurumsallaşması, bu kavramları içeren bir vizyonu gerekli kılıyor.
Sakıp Sabancı da böyle anılmak isterdi.
Çözüm sürecinin başarısı, onu da mutlu kılacaktır.