Başbakan’ın başkanlığında son Akil İnsanlar Komisyonu toplantısını yaptık.
İlk toplantı 4 Nisan günü yapılmıştı. Bu son toplantı, 26 Haziran’da yapıldı.
İlk toplantıda heyecan, belirsizlik ve biraz da endişe vardı.
Bugünse çözüm sürecinin başarılı olduğu ortak düşüncesi ve barış için umut var.
Toplantı boyunca yedi bölgenin hazırladığı raporlar dinlendi.
Raporların ortak noktası, ölümsüz, tabutsuz, acısız geçen her günün çözüm sürecinde başarının anahtarı olduğuydu.
Ölümsüz geçen bu süreçte, Türkiye’nin her tarafında çözüm ve barış için umutlar artmış, hatta çok yükselmiş durumda.
Bununla birlikte, güvensizlik de var.
Umut ile güvensizlik birbirine paralel gelişen duygular.
Güvensizlik içinde endişeler var.
Bölünmeyle;
Federasyonla;
Türk kimliğiyle;
PKK ve Öcalan ile pazarlık yapıldı mı şüphesiyle;
Başkanlık sistemiyle;
Ak Parti kazançlı çıkacak mıyla, ilgili endişeler.
Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerindense, Çözüm Süreci engellenir mi, kesintiye uğrar mı;
Ak Parti demokratik reformları yapar mı;
Eşit vatandaşlık, ana dilde eğitim ve adem-i merkeziyetçilik ile ilgili somut adımları atar mı;
Yeni Anayasa sürecini devam ettirir mi; soruları etrafında endişeler var.
Umut duygusu da Türkiye genelinde yaygınlaşıyor.
Toplum özgür bir ortamda tartışıyor;
Bir sorunu “müzakere” ediyor;
Çözüm sürecine “katılıyor”;
Konuştukça, ortak duygular ortaya çıkıyor, diğerleri dinleniyor;
Empati yapmanın önemi anlaşılıyor;
Daha da önemlisi;
Çatışmadan çatışmasızlığa geçiş, silah döneminin bittiği duygusu güçleniyor;
Silah dönemi bittikçe, kamusal, sivil alan genişliyor, daha fazla örgüt sürece katılıyor.
Siyaset, müzakere, katılım, çatışma ve silahın yerini almaya başlıyor.
Çözüm sürecinin ilk aşaması, tüm bölge raporlarının belirttiği gibi, “başarı için umut” ile “endişeleri içeren güvensizlik” duygularının eşzamanlı ve paralel yaşandığı bir dönemi içerdi.
Bu dönemin bugün geldiği noktaysa şu şekilde özetlenebilir: Silah dönemi ülkemizde artık bitmiştir. Bu saptama şüphesiz ki, bir kesinliği ya da muğlaklığı içermiyor. Ama, genel bir kanı olarak, çözüm sürecinde, silah döneminden siyaset ve demokratik reform dönemine geçiş noktasında olduğumuzu söyleyebiliriz.
Bugün, çözüm sürecinde ikinci döneme ya da ikinci aşamaya geçiş içindeyiz.
İkinci aşama için, en fazla istenen ve bölge raporlarının ortak noktası; yeni ve demokratik anayasanın yapılması ve demokratik reform sürecinin uygulamaya sokulması.
Vatandaşlık, kültürel kimlik, adem-i merkeziyetçilik alanlarında yapılacak reformlarla çözüm sürecinin başarısının kalıcı kılınması.
Başbakan’ın iradesi ve hükümetin atacağı adımlarla yeni anayasa ve demokratik reform süreci başlayabilir.
Fakat, Başbakan, kapanış bölümünde yaptığı konuşmadaysa, çözüm sürecinin ilk aşamasının hâlâ bitmediği,
Sınır dışına çıkacak daha çok sayıda PKK’lı olduğu;
Hükümetin, Demokratik Reform Paketi gibi özel bir çalışmasının olmadığı;
Ekonomik yatırım ve hizmet alanındaki çalışmaların devam edeceğini vurguladı.
Hâlâ çözüm sürecinde ilk aşamadayız ve bu ekim ayına kadar sürecek gibi.
Önümüzde zorlu bir yaz var gibi.