CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler, “Bana Türk ulusuyla Kürt milletini eşit, eşdeğerde gördüremezsiniz... Bundan sonra biz savunmadayız, bundan sonra meşru müdafaa hakkı için saldırıdayız” (italikler benim) diyerek, sadece, nefret söylemi ve ırkçılık, hatta “saldırıdayız” noktasında suç içeren bir açıklamada bulunmadı. PKK’nın silah bırakması sürecinde olumlu tavır alan CHP’ye ve lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğulu’na da bir hiza vermek istedi.
Ayman Güler’in çıkışı, nefret söylemi ve ırkçılık içeren niteliği üzerine, benim de hak verdiğim ciddi eleştiriler yapıldı. Kendisinin yaptığı “bilimsellik” müdafası da, başta bilim ve akademi için çok üzücüydü. Irkçı pozisyon için bilim de kullanılmış oldu. Yazık.
Ama Ayman Güler’in, bence hesaplanmış ve bilinçli olarak yaptığı çıkışının, CHP boyutu üzerinde yeterince konuşmadık.
Ayman Güler’in bir hedefi “İmralı süreci”yse, diğer hedefi de CHP ve lideri Kılıçdaroğlu’ydu.
İyi niyetle çalışanlar
Hemen baştan vurgulayayım; Ayman Güler’in ırkçı hamlesine yaklaşırken, “Bu CHP’den hiçbir şey olmaz” demek yanlış bir saptama olur.
CHP içinde değişim isteyen, toplumla kaynaşan, sorunların çözümü için elini taşın altına koyan, çalışkan, insan, çevre, hayvan hakları için mücadele eden milletvekilleri, partililer var.
CHP içinde, örneğin, Şafak Pavey, Sezgin Tanrıkulu, Gülseren Onanç, Rıza Türmen var; Uludere’ye giden, Afyon’a giden, kadınlara, işçilere, öğrencilere yapılan baskılara karşı çıkanlar ve onların çabaları var; CHP okulu için, CHP’nin daha iyi olması için çalışan iyi niyetli ve çalışkan gençler var.
CHP’den bir şey olmaz demek, bu insanlara ve çabalarına saygı göstermemektir.
İstek, çaba ve emek, saygı gösterilmesi gereken değerlerdir.
Şüphesiz ki, bu saygı, ilk olarak, CHP içinden gelmelidir.
Maalesef, bu saygı ve çabalara CHP içinden teşekkür gelmediği gibi, bu isimlerden bazıları, CHP içinde, Parti Meclisi toplantılarında, çok ciddi saldırılara ve saygısızlıklara uğramışlardır.
Ayman Güler’in çıkışı, bu değişime hiza vermek, engellemek girişimidir.
Bu değişime olumlu bakan Kılıçdaroğlu liderliğine hiza vermek, onu disipline etmek girişimidir.
Nasıl bir CHP?
Bu nedenle, bugün, CHP’den hiç bir şey olmaz demek zamanı değildir.
Ama CHP ve lideri Kılıçdaroğlu da artık bir karar vermelidir.
Nasıl bir CHP? Aslında CHP’li olmayan, ama CHP’ye dışarıdan sokulan, Ayman Güler, Süheyl Batum ve benzeri, kendilerine “ulusalcı” diyenlerin seslendirdiği, tepkici; ötekileştirici; ırkçı; farklı kimliklere saygısı olmayan; kendini halktan üstün gören; devleti topluma, kimliklere, bireylere öncül gören; misyoner; ideolojik, 1921-1926 kuruluş dönemi ve Atatürk’le bir ilişkisi olmayan; merkez sol değerlere sahip olmayan; belki Recep Peker CHP’sine benzeyen,“ulusalcı CHP” mi?
Yoksa, kapsayıcı; toplumun sorunlarına, hangi kimlikten olursa olsun ezilenler, haksızlığa uğrayanlar, insan, çevre, hayvan hakları için çalışan; devlete değil sokağa inen; adalet, eşitlik, vicdan ilkelerini seslendiren; merkez sol değerlere sahip; dünyanın ve Türkiye’nin değişimini doğru okuyan; “aktif ve Ak Parti’ye alternatif olabilecek CHP” mi?
Her ikisi aynı parti içinde olmaz.
Her ikisini içeren parti de başarılı olamaz.
Bugün bu kararı, CHP’nin ve lideri Kılıçdaroğlu’nun alması gerekiyor.
Eğer bu karar alınmazsa;
Ak Parti’nin çok daha güçlendiğini, CHP’ninse, kendi iç kavgalarıyla uğraşan bir partiye indirgendiğini ve liderlik kavgasına tekrardan sürüklendiğini görebiliriz.
Artık Kılıçdaroğlu bir karar almalı ve CHP’nin kimliği netleşmelidir.