Korona günlüklerimizi küreselce yazıyoruz. Dünyadaki hemen hemen herkes en üretken ve yaratıcı olması gerektiği zamanlarını yaşıyor. Mesela, sosyal medyaya bir giriyorum 7/24 canlı yayın, canlı eğitim, canlı konser, canlı toplantı... Ne ararsak, hatta kimi ararsak var. Bilgiye, kaynak kişilere bu denli rahatça erişmenin kıymetini evlere kapanınca anlayacakmışız meğer...
İnsanlık yepyeni bir dünyaya daha uyum sağlayacak. Bu yüzden tanımına Gelecek Öncesi Çağlar diyorum. Dijital bir Rönesans dönemindeyiz. Bilim, kültür ve sanat erişimi cepte. Böyle zamanlarda içimi açan yeni örnekler görmek, farklı şeyler okumak, dinlemek bana çok iyi geliyor.
İyi ki dijital teknolojiler var da yaşadığımız süreci tam bir düğüm olmaktan çıkarıp, gerçekten hayatımızı kolaylaştıran çözümler sunuyor.
Tekin Meriçli bu dijital gençlerden. Bir bilim insanı ve girişimci. Yapay zeka, robotik, otomasyon gibi bizlerin hayatına yeni giren bu terimlerin yıllardır mutfağında, üretiminde. Kurdukları şirketle, lojistik sektörüne yeni bir alan katıyor, kocaman tırlara yapay zeka, bir beyin, ekleyip onların sürücüsüz kullanılmasını sağlıyorlar.
Bugünlere örnek olsun diye Tekin bana Piaget’nin bir sözünü hatırlattı: “Zeka, ne yapman gerektiğini bilmediğinde kullandığın şeydir”. Tam da bu noktadayız. Zekamızı kullanmak…
- Seni tanıyalım Tekin Meriçli..
1982’de İstanbul’da doğdum. Lisans derecemi 2005 senesinde Marmara Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği, Master derecemi 2007 senesinde ABD’de University of Texas at Austin’in Bilgisayar Bilimleri, doktora derecemi ise 2014 senesinde Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nden aldım. Doktoramın ikinci yarısında, TÜBİTAK’tan kazandığım bursla ABD’deki Carnegie Mellon University’ye geldim. Devamında Carnegie Mellon Robotik Enstitüsü’nden doktora sonrası araştırmacı teklifi alıp Pittsburgh’a yerleştim. Robotik Enstitüsü ve İnsan-Bilgisayar Etkileşimi Enstitüsü’nde bir süre görev yaptıktan sonra yine Carnegie Mellon’ın Robotik Enstitüsü’ne bağlı Ulusal Robotik Mühendislik Merkezi’ne (National Robotics Engineering Center) kıdemli mühendis olarak katılıp zaman içinde özel bir tür öğretim görevliliğine terfi ettim.
- Girişimciliğe bundan sonra başlıyorsunuz değil mi?
- Evet, ağabeyim Çetin Meriçli’nin de dahil olduğu otonomi grubundaki kıdemli birkaç arkadaşla birlikte otonom tır konvoyları tasarlayıp inşa etmeye karar verdik. Locomation isimli startup şirketimizi kurduk ve 2018’de Carnegie Mellon’daki görevimden ayrıldım. Şirketimiz Locomation’da Chief Technology Officer olarak görev yapıyorum ve tırlar için otonom sürüş teknolojilerinin geliştirilmesi yönündeki eforların öncülüğünü üstleniyorum.
- Çocukluğuna değinelim, nasıldın?
- Genel olarak oldukça çalışkan, hırslı, okul birincisi profilinde bir öğrenciydim. Ancak hayal kurmaya da oldukça meraklıydım. Özellikle ortaokul döneminde uçmak ile ilgili çok hayal kurardım. Kendi delta kanat hafif uçağımı yapma konusunda da ilginç çalışmalarım ve girişimlerim olmuştu.
Hem de ortaokul dönemi. Çok etkileyici. Çalışmaların duruyor mu?
- Leonardo’nun çizimlerinden esinlenmiş tasarım çizimlerim muhtemelen hala çocukluk dönemimden kalma bir klasörde duruyordur.
Ailenin yaklaşımı nasıl oldu sen küçükken?
- Yetişme sürecimde ailemin, ağabeyimi ve beni çok ufak yaşlarımızdan itibaren bilime, tekniğe, okumaya, ve mizaha yönlendirmiş olması, ve en büyük rol modelim ağabeyimin yol göstericiliği sayesinde bugün olduğum yerdeyim diyebilirim.
Peki, Tekin çocukluk hayalini gerçekleştirdi diyebilir miyiz?
- Kesinlikle. Bilime ve teknolojiye hep çok meraklıydım. Bilim insanı veya mühendis olmayı hayal ediyordum, sonunda ikisinin bir karışımı oldum. Öncelikle bilgisayar bilimlerine ve programlamaya, sonra yapay zeka ve robotlara merak duymaya başladım. Özellikle robotlar üzerinde çalışmaya karar vermem lisans öğrencisiyken oldu. O dönemde ağabeyimin yüksek lisans yaptığı üniversitenin Yapay Zeka Laboratuvarı’na ziyarete gitmiştim. Orada, Sony Aibo robot köpekleri elime alıp eklemlerindeki motor sesini duyup hassas hareket becerisini görünce bu alana tutuldum.
Robot köpeklerdeki motor sesine ve hareket becerisine tutulmak. Kulağa ilginç geliyor… Hayal dünyası ve yaratıcılık gerektiriyor diye düşünüyorum.
- Bence yaratıcılık, birtakım problemlerin çözümlerini üretmek için dünyayı yeni ve farklı şekillerde algılama, başkalarının göremediği gizli örüntüleri görebilme ve ilk bakışta alakasız gibi görünen bilgi parçaları ve olaylar arasında bağlantılar kurabilme yeteneğidir. Bu bağlantılar da beynimizdeki sinir hücreleri arasındaki direkt ve dolaylı bağlantıların mümkün kıldığı bir sonuçtur. Beynimizdeki sinir hücreleri arasındaki bağların, yaşadığımız tecrübelere ve edindiğimiz bilgiler üzerine kurulup, güçlendiği düşünülecek olursa, yaratıcılığı arttırmanın yolunun beynimizi olabildiğince farklı tecrübelere ve bilgi parçalarına maruz bırakmaktan geçtiğini anlıyoruz.
Bir çeşit multidisiplinerlik. Farklı alanlar, farklı tecrübeler yaşamak veya bunlara maruz kalmak, zorunda kalmak. Böyle dönemlere örnek kimleri verebilirsin?
- Yaratıcılık dendiğinde aklıma gelen ilk isimler Isaac Newton ve Leonardo da Vinci. Newton’un 1665-1667 yılları arasındaki büyük veba salgını sırasında eve kapanmışken optik, calculus, ve cisimlerin hareket kanunları konusundaki buluşlarının önemli bir kısmını yapmış olması, özellikle günümüzdeki COVID-19 salgını döneminde hepimize ilham kaynağı olmalı.
Anlıyorum. Zorunda kaldığımız anlar çözüm üretmemizde itici güç oluyor. Robotlar için de bu mümkün mü? Yaratıcılık bekleyebilir miyiz?
- Bunu ünlü gelişimsel psikolog Jean Piaget’nin, benim de favorim olan zeka tanımı ile özetleyeyim: “zeka, ne yapman gerektiğini bilmediğinde kullandığın şeydir”. Dolayısıyla zekanın tanımı gereği yaratıcı olabilmek ve yeni çözümler üretebilmek gerekiyor. Bu gözlemi yapay zeka ile donatılmış robotlara da uyarlamamız mümkün.
Örnek verebilir misin?
- Benim de üzerinde çalıştığım, son 15 yılın en popüler konularından olan sürücüsüz araçları düşünelim. Bu araçların olabilecek tüm koşullarda karşılaşılabilecek tüm problemlerle karşılaşarak “eğitilmeleri” neredeyse imkansız. Dolayısıyla, bu problemin tam olarak çözülebilmesi için geliştirilen araçların en az insan kadar zeki (ve yaratıcı) olması gerekiyor ki, daha önce hiç karşılaşmadığı bir durumla karşılaştığında bir çözüm üretebilsin.
Robotlar, hem de en az insan kadar zeki olanları… Peki, sen hiç karşılaşmadığın bir durumla yüz yüze geldiğinde çözüm üretmek için yaratıcı olmanda seni neler motive eder?
- Genelde en yaratıcı fikirlerin aklıma geldiği anlar kafamın en çok rahat olduğu anlar oluyor. Ormanda ya da bir su kenarında yürüyüş yaparken, duş alırken, uzun bir araba yolculuğundayken, vs. Bu rahatlık hali muhtemelen daha önce bahsettiğim, rastgele ya da alakasız gibi görünen bilgi parçaları arasındaki bağlantıların önünü açıyor.
Ne kadar rahatsan o kadar fikrin var diyelim. Bu yeterli mi?
- Daha çok, fikir üretmek göreli olarak kolay, önemli olan bu fikirleri bir an önce eyleme dökmek,
Türkiye’de Yapay Zeka ve Robotik çalışmaları hakkında hayallerini konuşalım…
- En büyük hayalim Türkiye’nin bu konularda bir güç merkezi, bir santral haline gelmesi. Türkiye’de hem akademide hem de endüstride yapay zeka ve robotlar henüz görmeleri gerekenden çok daha az ilgi görmekte. Özellikle son dönemde online derslerin de yaygınlaşması, açık kaynak kodların erişilebilir hale gelmesi, ve bir takım gönüllü girişimler olan bootcamp ve çalıştay vb programlar bir parça itki sağladı.
Peki, bu çalışmalar daha fazla nasıl desteklenmeli?
- Bir şekilde bu konularda kendi kendini besleyecek bir “insan kaynağı yetiştirme, stratejik hedefler belirleyip yol gösterme, ar-ge, ve teşvik / yatırım” ekosistemi kurulmalı. Özellikle stratejik yol gösterme ve teşvik / yatırım kısımları çok önemli.
Teşfik ve yatırım konusunda kendi alanında örnek vermek gerekirse sürücüsüz araç tasarımına şu anda dünyada ne gibi bütçeler ayrılıyor?
- Bu konuda yakın zamanda yayınlanan bazı makalelere göre şu ana kadar sürücüsüz araçlar üzerinde çalışan şirketler kolektif olarak 16 milyar $ kaynak harcamışlar. DARPA’nın 2007’de düzenlediği Urban Challenge için 11 takımın her biri 1milyon$ kadar ödenek almıştı ve yarışmanın ilk 3 dereceye gireni için toplam ödülü 3.5milyon$ idi. Bu yarışmanın bir öncesinde, 2004 ve 2005’te düzenlenen DARPA Grand Challenge için de benzer bir ödenek ve ödül mekanizması vardı.
Sizin işiniz için karlılığı yüzde kaç öngörüyorsunuz?
- Locomation olarak bizim iş modelimiz ve hedefimiz “servis olarak otonomi” satışı yapmak ve yazılım sektöründekine benzer %60’ı aşan kar marjları elde etmek.
Kaç aracı bu şekilde yapay zekayla donattınız?
- 2 tır bu şekilde donatıldı ve test sürüşündeler. Bu yaz diğer 2 tırı daha donatacağız.
Lojistik alanında özellikle tırlarda otonom araç kullanımına geçişin faydaları neler?
- Tırlar özel olarak ABD’de, genel olarak dünyanın her yerinde, nakliyenin %70’inden fazlasını gerçekleştiriyorlar, dolayısıyla tedarik zincirinin en önemli halkalarından biri tırlar. Bununla birlikte, ABD gibi yüzölçümü çok büyük ülkelerde rotalar da çok uzun. Bu durum birden fazla probleme yol açıyor.
Örnek vermen gerekirse?
- Birincisi, insan sürücülerin bu çok uzun rotaları ara vermeden tamamlayamamaları. Çoğunun otoyoldan ayrılıp bir tır parkına gidip uyumaları gerekiyor. Şoförler uyurken kamyon da yüküyle birlikte uyuyor ve bu da çok büyük verimsizliğe ve ekonomik kayıplara neden oluyor. Bir diğer problem ise, bu uzun yol şoförlerinin oldukça kötü hayat şartlarında yaşıyor olmaları. Yola çıktıktan sonra evlerine geri dönmeleri haftalar sürüyor, bu nedenle boşanma oranları çok yüksek mesela. Yol boyunca çok sağlıksız beslendiklerinden pek çok sağlık problemi de ediniyorlar. Dolayısıyla tırları otomatik hale getirmek bu problemlerin önemli bir kısmını adresleyecek bir çözüm.
Peki, tamamen otonom tırlardan yakın zamanda söz edebilir miyiz?
- Tamamen sürücüsüz bir araç geliştirmek, hele ki bu araç saatte 120 kilometre hızla giden 40 tonluk bir tır ise, çok zor bir problem. Bu nedenle Locomation öndeki aracın sürücülü, arkadaki aracın sürücüsüz olduğu bir otonom tır konvoyu geliştirerek işe başlıyor.
Yapay Zeka hızla geliyor. Film gibi. Gelelim Tekin Meriçli gelecek hakkında bilim kurgu hayali kurarsa…
- Aslında bu konuda birden fazla hayalim var. Bunlardan biri biyolojik olarak ölmeden önce beynimin ve bilincimin bir bilgisayara aktarılması ve orada öğrenmeye, gelişmeye, ve fikir üretmeye devam etmesi. Merak ettiğim ve görmek istediğim pek çok şey var. Örneğin daha kendi Güneş sistemimizin dışına insansız bir araç ile çok yakın zamanda çıktık, en yakın komşumuz olan Mars’a insan gönderemedik, vs. Bu bilimsel ve teknolojik gelişmelere şahit olmayı çok istiyorum.
Son olarak bu alanda ilerlemek isteyenlere tavsiyelerin nedir?
- Son 10 yıldan fazladır hep söylediğim gibi, bu alanda ilerlemek isteyenlerin önünde bunu gerçekleştirebilecekleri tüm kaynaklar mevcut. O açıdan çok şanslılar; online dersler, açık kaynak kodlar, blog yazıları, kitaplar, her şey bir klik uzaklıklarında. Bolca okusunlar, izlesinler, uygulasınlar, öğrensinler.
Twitter: @FlzDag
Instagram: benfilizdag