X, Y ve Z nesli üzerine son birkaç yıldır sürekli konuşuyoruz. En çok da bu nesillerin birbirlerine olan uzaklıklarından, birbirlerini anlamamasından… Pandemiyle birlikte artan dijital kullanım bu farkın daha da açıldığını düşündürtse de “sanat” o mucize dokunuşunu yaparak farklılaşanın nesiller olmadığını, toplumda azalanın aslında sanat olduğunu bize anlatıyor…
Sanat geçirgendir. Sanat birleştirendir… Sanat ve bilimin buluşmasına bu çağda çok ihtiyacımız olacağı iddiamı son 5 yıldır yineliyorum. Tanımına da Dijital Rönesans diyorum. Çünkü bana kalırsa çağımızın orta çağını yaşıyoruz… Bu tekdüzelikten sıyrılmanın, aydınlanmaya geçmemizin yoluysa birbirinden farklı kültürlerin, dillerin hatta disiplinlerin birliklerinden tekrar değer oluşturacağımız bir ortam yaratmaktan geçiyor.
Bir müzik grubu düşünün… Kuşaklar, kültürler, diller arasında yolculuğa çıkıyoruz onlarla. X,Y, ve Z kalmıyor… Gerçeğiyle neredeyse aynı kalitede bir Eminem, Britney Spears dinlerken aniden Türkçe 90’ların duayenlerinden Sezen Aksu’ya veya günümüz şarkılarına geçiyoruz. Onun şaşkınlığını yaşarken bir yandan Anadolu kültürlerimizin yerel özellikleri, hatta güzelliklerinin de katıldığına şahit oluyoruz. Ve en şahanesiyse hepsinde mizah öyle tatlı sahneleniyor ki gülmekten katılıyorsunuz. Bu arada sesleri kusursuz denebilecek kadar iyi, oyunculukları da kendileri gibi doğal…
Pandami Music… Yaratıcıları Alara Canay, Ege Çakır, Doruk Petekkaya, ve Eren Halıcı uzun süredir birlikte müzik yapıyorlar. Bir diğer arkadaşları Alaa Wardi’nin video zekasıyla da o güzel sanatları pandeminin tüm kasvetini yıkıp evlerimizi ve zihinlerimizi neşelendiriyor. Yaratıcılıkları ve samimiyetleri bana ve birçoğumuza umut veriyor. Yolları çok açık olacak, inanıyorum.
Evet, Pandami Music sizleri tanıyalım şimdi…
Pandami için Ankaralı geniş bir müzisyen ve arkadaş topluluğunun pandemi koşullarına rağmen birbirinden uzaklaşmamış küçük bir alt kümesi diyebiliriz. Alara Canay, İstanbul doğumlu, Sakaryalı, ODTÜ İngilizce Öğretmenliği mezunu. Doruk Petekkaya Gebzeli, Hacettepe Üniversitesi Maden Mühendisliği mezunu. Ege Çakır Mersin doğumlu, Ankaralı, Bilkent Üniversitesi Bilgisayar Teknolojisi ve Bilişim Sistemleri bölümünden mezun. Eren Halıcı, Ankara doğumlu, Konyalı, ODTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği mezunu. Memleketler ve bölümler farklı olsa da Ankara ve müzik hepimizin ortak noktası.
Müziğiniz gibi potporisiniz gerçekte de… Peki ya Panda karakteriniz ve grubunuzun ismi?
Panda aslında tamamen tesadüfi bir şekilde dahil oldu videolarımıza. İlk videoları arkadaşımız Alaa Wardi’nin evinde çekmeye başladığımızda evde bulunan peluş hayvanları da kullanalım dedik. Baktık panda bizden daha çok ilgi çekiyor, her videoya dahil etmeye başladık. Başta gruba isim verme gibi bir hedefimiz bile yoktu ama bu yönde yoğun bir talep oluştu. Biz de en dikkat çekici yanımız olan Panda ile aslında grubun bir araya gelmesine vesile olmuş olan pandemiyi birleştirip Pandami yapalım dedik grubun adını.
Nasıl başladı bu güzel ekip, videolar ve fikri?
Arkadaşımız Alaa Wardi’nin zaten yıllardır başarıyla ürettiği videolara bizi de dahil etmesiyle başlayan bir süreç oldu. Aslında Pandami belli bir plan ve hedef çerçevesinde ortaya çıkmış bir grup değil. İnsanlar tarafından bu kadar ilgi göreceğini biz de tahmin etmiyorduk açıkçası ama başta arkadaşlarımız, sonra ise hiç tanımadığımız insanlar tarafından aldığımız olumlu tepkiler yaptığımız şeye devam etme konusunda büyük motivasyon kaynağı oldu.
Pandami’nin hedefi, hayali nedir?
Müzik yaparken en büyük hedefimiz insanlara dokunabilmek. Biz müziği iç dünyamızı dışa vurmak için bir mecra olarak görüyoruz. Diğer projelerimizde zaman zaman daha duygusal taraflarımızı sergiliyor olsak da Pandami sayesinde genel olarak eğlenen ve hayatı pek o kadar da ciddiye almayan yanımız açığa çıkıyor. Bu sebeple, bizden kilometrelerce uzakta, tanımadığımız biri “Sizi dinledim, günüm güzelleşti!” dediği zaman yaptığımız müziğin başarıya ulaşmış olduğunu hissediyoruz.
Her biri bir harika eserlerinizin. Yaptığınız bu müziğin alanına ne diyebiliriz? Özellikle Türkçe ve İngilizce bir arada olanlar.
Evet. Aslında en çok ilgi çeken eserlerimiz birden fazla parçanın altyapı ve sözlerinin iç içe geçtiği “mashup” türünde eserler oluyor. Biz zaten yıllardır sahnelerimizde bu tür birleşimler kullanmaktan büyük keyif alıyorduk. Aramızda özellikle Doruk birbirine benzer parçaları keşfetmek konusunda ayrı bir yeteneğe sahip.
Çok eğlenceli ve keyifli sizi dinlemek ve izlemek. Peki aldığınız yorumlar nasıl?
En sık duyduğumuz yorum insanların aramızdaki samimi ortamdan etkilendikleri yönünde oluyor ama tabi arada olumsuz yorumlar da almıyor değiliz. Yamyamdan tutun sallabaş güvercinlere kadar benzetilmediğimiz şey kalmadı diyebiliriz.
Mühendissiniz, müzisyensiniz, İngilizce öğretmenisiniz, teatralsınız… Açıkçası yaratıcısınız. Biraz kendinizden bahseder misiniz?
İlk bakışta ilgilendiğimiz diğer alanlar ile müzik arasında doğrudan bir ilişki yokmuş gibi görülebilir ama aslında yaratıcılığın kişinin öz kültürel sermayesinden beslendiğine inanıyoruz. O yüzden, ruhumuzu zenginleştirebildiğimiz ölçüde ortaya koyduğumuz eserlerin de zenginleşeceğini düşünüyoruz. Bilgiye erişimin her geçen gün daha da kolaylaştığı bir çağa tanık olmak en büyük şansımız belki de.
Çok iyi anlıyorum. Ya sizi besleyen başka neler var sizce?
Mühendislik ve İngilizce öğretmenliği gibi formal eğitim gördüğümüz alanların yanında… Mesela, bizi besleyen bilgisayar oyunlarından satranca, çeşitli spor dallarından jonglörlüğe birçok alan mevcut aslında. Bu alanları müziğimizle birleştirmek için bilinçli bir çaba sarfetmiyoruz ancak bilinçaltımızın yaratıcılık sürecinde bu alanların hepsinden bir şekilde faydalanıyor olduğuna inanıyoruz.
Komedyen, müzikal oyuncusu veya sadece müzisyen olarak mı tanımlarsınız kendinizi?
Kendimizi daha önce müzikallerde de yer almış müzisyenler olarak tanımlayabiliriz. Gülmeyi çok seven insanlarız, o yüzden bir araya geldiğimizde de genelde çok eğleniyoruz. Videolarımızda da aslında kendimizi yansıtıyor olduğumuz için genelde eğlence ve komedi yönü ağır basıyor. Sahne tecrübesine sahip olmanın teatral yanımıza bir miktar katkı sağlamış olduğu muhakkak ama kendimizi komedyen olarak adlandırmak abartı olur. Sahne müziği konusunda tecrübeli olsak da prodüksiyon ve teatral kısımlar konusunda üretirken öğreniyoruz diyebiliriz.
Kendinize kimleri örnek aldınız diyebilirsiniz? Mesela bir zamanlar Komedi Dans Üçlüsü gibi gruplar vardı.
Komedi dans üçlüsü gibi yerli örneklerde çoğunlukla işin teatral kısmı ağır basıyor. Bizim çıkış noktamız ise daha müzik odaklı diyebiliriz. Dünyada da Reggie Watts ya da Igudesman & JOO gibi komedi ve müziği bir araya getiren çok başarılı örnekler mevcut.
Bir anda Türkiye’nin gündemine oturdunuz ve iyi ki de bu oldu. Dijital iletişimin bir mucizesi de sizleri tanıma imkanını bizlere sunması aslında. Bu çağı nasıl buluyorsunuz?
Aslında dijital anlamda hızlı bir tüketim çağı yaşıyoruz. Teknoloji, dediğiniz gibi iyi yanları olduğu kadar, insanları bir açıdan da üşengeçleştirdi ve tembelleştirdi. Çoğu içeriğe birkaç saniyeden fazla tahammül etmeden diğerine geçiyoruz. İçerik üreticisi açısından ise hızlı parlamak, hızlı sönmeyi de beraberinde getiriyor. Yani bir hafta varsın öbür hafta yoksun. Bu açıdan havalara girmemek gerektiğinin farkındayız. Bütün bu hızlı iletişim bizim bir anda hayran olduğumuz sanatçılarla tanışmamıza da vesile oldu. Ayrıca çeşitli ülkelerden gelen mesajlar da bizi şaşırtıyor ve mutlu ediyor.
Covid_19 pandemi kısıtlamaları sonrası Pandami Music’in konserleri ve sahnelerini heyecanla bekliyoruz. Ya sizler?
Hem de nasıl! Sahne, yıllar içerisinde, kendimizi en rahat hissetiğimiz yer oldu. Sahnede eğlenmeyi çok özledik. Pandami Music projesi için hem müzikal hem görsel olarak şu ana kadar ki deneyimlerimizi bir araya getirip enerjimizi sahneye koymak için sabırsızlanıyoruz. Kısıtlamalar süresince hazırlıklarımız devam edecek. Sonrasında ise Ankara’da daha önce farklı gruplar ile sahne aldığımız birkaç mekânda büyük partiler düzenlemek istiyoruz. “Bu projeyi şurada sahnelemek en büyük hayalimiz.” diyebileceğimiz özel bir yer yok henüz fakat genel olarak hayatımızı sevdiğimiz şeyi yaparak kazanıp mutlu olmak ortak hedefimiz diyebiliriz.
Benim gibi birçok kişi de soruyordur… Tiyatro ve müzik eğitiminiz var mı? Çünkü sahnede muazzamsınız.
Müzikte alaylıyız. Oyunculuk eğitimimiz de yok. Birkaçımızın müzikal tiyatro oyunu geçmişi ve ucundan da olsa kamera karşısına geçmişliği var ama bunlar işin içerisine daha önce hiç girmemiş bizler için önemli, işin içinde olan birisi için önemsiz sayılabilecek deneyimler.
Peki bu anlamda tekliflerle karşılaştığınızda ne düşünüyorsunuz? Yakında sizleri daha çok izleyeceğiz diyebilir miyim?
Şöyle… Oyunculuk bütün sanat dalları kadar uçsuz bucaksız olsa gerek. Kimisine dışardan bakınca kolay gözükür ama hakkını vermek ciddi bir birikim ve emek ister. Bunların farkında olarak evet denemek isteriz. Hatta ülkemizde tanınan birkaç oyuncu, müzikli tiyatro gibi fikirler için bizimle iletişime geçti. Onlarla bağlantı kurmuş olmak bile bizim için büyük heyecan yaratıyor.
Şimdi hepiniz ayrı ayrı çok fırlama, yetenekli ve sevimlisiniz. Sadece, hangi şarkıyla hangi kurguyu yapacağınıza kim karar veriyor aranızda? Böyle bir görev dağılımı var mı?
Var diyemeyiz… Bir de aslında hepimizin karakteri birbirinden oldukça farklı ama ortak özellik olarak kendimize “keyfine düşkün” diyebiliriz. “Üretirken çaldığımız şey içimize sinsin, sonrasında eğlenmemize bakalım.” anlayışıyla yola çıktık hep. Geri kalan bütün detaylar hepimizden birer parça eklenerek yolda belli oluyor. Çoğu zaman spontane şekilde kayıt esnasında ortaya çıkıyor.
Dijital dünya, dijital medya derken… Kurtarıyor mu video yayınlarınız harcamalarınızı?
Yayınladığımız videolar üzerinden hiçbir platformdan gelir elde etmiyoruz. Harcamalarımıza ufacık destek alabildiğimiz bir platform var. Oradan bize bağışlarıyla destekte bulunanlara tekrar çok teşekkür ederiz. Sahne emekçilerinin durumu her geçen gün daha da kötüye giderken biz yine şanslıydık. Çünkü ailelerimiz geçimimize destek olurken yayınladığımız videolar ile bir popülerlik elde etmiş olduk.
Ya birçok sanatçı ve dijital içerik üreticisinin yaptığı Marka Ortaklığı ve Reklamlı İçerikleri düşünüyor musunuz?
Evet, reklamlı içeriklere yalnızca hayatımızı idame ettirmek amacıyla sıcak bakıyoruz. Gördüğümüz ilgi sayesinde farklı markalar ile görüşme imkanlarımız çok oluyor. Lakin anlaşmalar esnasında ülkemizdeki en tanınan markaların bile üç kuruşun pazarlığını yapıyor olması hali hazırda hiçbir geliri olmayan müzisyenlerimizi düşününce onları yine zor durumda bırakıyordur diye düşünmekten kendimizi alamıyoruz.
Yakında sizleri kendi beste ve güfteleriniz, eserlerinizle de dinler miyiz?
Elbette, kendi bestelerimiz var tabii ki. Sadece, Pandami Music adına ortak bir bestemiz henüz yok. Şu anki düşüncemiz, yaptığımız coverları güzel bir şekilde prova yaparak, önümüzde vereceğimiz konserlerin kaliteli ve eğlenceli geçmesini sağlamak. Pandemi sürecinde bir beste yapma düşüncemiz olursa, birtakım desteklere ihtiyacımız olabilir. Öncelikle en önemlisi motivasyon.
Desteklere değinmişken… Bu Covid_19 süresinde müzisyenlerimizin durumunda da söz eder misiniz?
Bütçe anlamında ise, ülkemizde maalesef müzik sektörünün yeterince desteklendiğini düşünmüyoruz. Hemen hemen çoğu müzisyen zor durumda. Özellikle aile geçindiren bireyler veya geçimini sadece sanatıyla sağlayan bireyler çok zor durumda. Neler yapılmalı sorusu aslında bariz belli ancak herhangi bir ilerleme gözükmüyor maalesef.
Hareketli şarkılarınızla bize hep motivasyon veriyorsunuz. Yüzlerimizi güldürüyorsunuz. İleride bir de slow parçalar yer alacak mı?
Evet bu konuyu konuşmuştuk. Çok dinamik şarkılar paylaşıyoruz birazcık vites düşürelim dedik ve şimdi slow bir mashup üzerinde çalışmalarımız devam ediyor. Kısa sürede içinde bu videoyu sevenlerimize paylaşacağız.
Mizah… Yine ülkemizin en ihtiyaç duyduğu alan aslında… Pek eleştiriye girmeden tatlı tatlı mizahi dokunuşlarınız da var.
Kesinlikle. Gülmeyi, espri yapmayı çok seviyoruz. Kendi aramızda da sürekli gülmeye maruz kalıyoruz diyebiliriz. Yaptığımız bu videoların mizahı, aslında çekim aşamasında spontane bir şekilde çıkıyor. Planlı diyebileceğimiz çok nadir sahneler var. Çekim esnasında biz keyif alıyorsak o sahneyi ekliyoruz. Zaten bu samimiyetten dolayı videolarımız sevildi diye düşünüyoruz. Tabii ki şarkının tarzına göre de sahneler değişiklik gösteriyor ve ona göre bir şeyler düşünüyoruz. Mizahın çizgisini iyi belirlemek gerek. Bu çizgi de samimiyetten geçiyor.
Dijital çağ ve yeni nesil denilen bu Z ve Y’ler kimler sizce? Müzik, eğlenceye bakışları nasıl?
Dijital çağ teknolojinin hızlı gelişimiyle kaçınılmazdı. Ancak içinde bulunduğumuz bu salgın dönemi, süreci oldukça hızlandırdı. Grubumuzun 3/4 'ü Y kuşağından ama sosyal medyaya viral içerik üretmek söz konusu olunca, Z jenerasyonunun, yani dijital çağın içine doğmuş bir neslin ilgi alanına daha çok girdiğimiz düşünülebilir. Bunun yanısıra X kuşağından dahi dinleyicilerimiz var ve bu oluşuma başladığımızda bir kitleyi hedef almayışımız; eğlenmek ve eğlendirmekten başka bir amacımız olmadığını düşününce bu bizi çok mutlu ediyor.
Bir müzisyen grup gözünden gelecek nedir? Gelecek, sizin için ne gibi bir önem taşıyor?
Ekonomik olarak karamsar bir durumdayız fakat bizim için gelecek demek umut demek. Sahnelerde beraber çalabilmek, sevenlerimizle birlikte olabilmek, müziğimizi icra edebilmek, hayatımızı gönül verdiğimiz uğraşla kazanıp idame ettirebilmek istiyoruz. Teknoloji ve dijitalleşme günümüzün gerçeği, ancak insanların fiziksel ortamlara ve aktivitelere duyduğu özlemi gideremez. Online konserler ve yayınlar, canlı konser ortamının atmosferini sağlamıyor. Bu sebeple, en azından performans konusunda geleceğin umut ettiğimiz gibi olacağına inanıyoruz.
Sona gelirken, hayalinizdeki en uç gelecek güzellemesi nedir?
Hepimiz için bu tanım farklı olsa da bir noktada üretimin otomatize edildiği ve insanların sadece sanatla ilgilendiği bir ütopyamız olduğunu söyleyebiliriz. Bu ütopyada bütün insanlar huzurlu. Biz yine müzik yapıyoruz.
Twitter: FlzDag
Instagram: Benfilizdag