Dijital teknolojiler bizlere önce şahsımıza özel elektronik posta alanları, sonra medya platformları sundu. Şimdide kendimize ait para birimlerimize sahip olacağımız bir döneme giriyoruz…
Para birimleri şimdiye değin merkeziyet sistemiyle yönetilen, belli kurumlarca sahiplenilen bir alan oldu. Bir yandan da para birimlerini uzun yıllar ülkelerin resmi varlığının simgesi olarak kullandık. Oysa bundan sonra para birimlerinin kişiselleşmesiyle, finansal özerkliğini ilan eden insanlar yığını olma dönemine doğru ilerliyoruz…
Para biriminin tarihçesine bakarsak… M.Ö. 7. Yüzyılda Anadolu medeniyetlerinden Lidyalılarla ilk olarak tarih sahnesine madeni pullar olarak girer. M.S. 6.Yüzyıldaysa Çin’de ilk kâğıt paralar kullanıma girer. İlk kredi kartı, günümüzdekine benzer şekilde, 1949 yılında hayata geçmiş olsa da onun da tarihi M.Ö. 3000 yıllarına, o zamanın senetleri olur kendileri, Asurlulara dayanır. Aslında kredi kartlarıyla ilk dijital para kullanımının denemelerini yaparız yıllardır.
Gelelim “Kripto Para”ya… Yakında çokça kullanacak olduğumuz bu kriptopara nediri bu alanda tanıdığım en iyi uzman Dr. Bora Erdamar’a sordum, o da harika cevaplar verdi. Dünyada 208 ülke var, 200 civarında da halen kullandığımız para birimi var. Bu “Kripto Para” ise şimdiden 6000’den fazla, ne olacak dedim: “Bu daha başlangıç, merkeziyetsizliğe hazırlanın…” dedi.
Bora Erdamar’ı senden dinleyelim…
1980 yılında Zonguldak’da doğdum. Boğaziçi Üniversitesi Fizik bölümünü kazandım. Ardından, Boğaziçi Matematik bölümüne geçiş yapıp mezun oldum. Derken Fransa’da Ecole Polytechnique’de yüksek onur derecesiyle Ekonomi alanında doktoramı tamamladım.
Peki ya ailen senin bu gelişmende nerede oldular?
Annem İngilizce öğretmeni, babam ise Almanca öğretmeniydi, yurtdışı seyahatleri çok olurdu. Çocukluğumda babam M.E.B müfettişliğine geçince hemen her ay Türkiye’nin başka bir ilinde bulunuyordu. Dolayısıyla hem küresel hem de yerel değerlerin çok özümsendiği ve önemsendiği bir ailede yetiştim. Ablam da ben ortaokuldayken Tıp Fakültesi için Ankara’ya gitti.
Hayallerin çocukken ekonomi veya parayla alakalı mıydı Bora, gerçekten merak ettim.
Ben çocukken kitapları arkadaş edinen, ileride astronot olmayı hayal eden, eski gözlük camlarından teleskop yapıp bir sonraki göktaşı yağmurunu hevesle takip eden bir çocuktum. Çocukluk hayallerim önce uzaya çıkmak sonra tıp doktoru olmaktı. Lisede Tübitak Biyoloji olimpiyatlarına katılmışlığım olsa da ablam sayesinde “bir aileye bir doktor” yeter diyerek, bilimin diğer dallarına ilgi duymaya başladım.
Dijital – Kriptopara ve Blockchain’e olan ilgin ilk nasıl ve ne zaman başladı?
Blockchain Teknolojisi ve kriptoparalarla ilk olarak 2013’de Paris’de doktora sonrası araştırmalar için bulunduğum Paris School of Economics’deki meslektaşlarım aracılığıyla tanıştım. O dönemler daha çok eğlence amaçlı sohbet konumuzdu Bitcoin. 2015 yılında Moskova’da bulunurken Ruble’deki ani değer kaybı sonrasında Sberbank swift işlemlerini bir süreliğine durdurunca, -dişiniz ağrıdığında sağlığın önemini daha iyi idrak edersiniz ya- dilediğiniz zaman dünyadaki dilediğiniz kişiye para gönderebilmek ne kadar önemli bir özgürlük, daha iyi anladım.
Çok güzel bir açıklama oldu. Anlıyorum, peki sonra?
Bir sonraki yıl, New York’da Columbia Üniversitesi’nde “online seçim” modelleri üzerine çalışmalar yapıyorduk. Yaklaşık 30.000 kişinin seçmen verisi, dizüstü bilgisayarımda saklıydı ve hem güvenlik hem gizlilik gereği bu verileri kopyalamanın da büyük riski bulunuyordu. İşte o dönem, aslında dijital ortamların ne kadar kırılgan ve merkezi olduğunu ve bizim ne kadar çok değerli bilgimizi riske attığımızı fark ettim. Bir başka deyişle, risk yönetiminin ilk kuralı “yumurtaları tek sepete koymamak” olsa da dünyadaki finans ve teknoloji altyapısının aslında ne kadar az sepette durduğunu… Böylelikle, “merkeziyetsizlik” kavramı üzerine çalışmalar yapmaya başladım; “bir merkeze bağımlı olmadan, kişi ve kurumların birbirleriyle iş birliği yapmasına olanak sağlayan sistemler ve yönetişim modelleri” tasarımları beni Blockchain Teknolojilerine her geçen gün daha çok hayran bıraktı.
Ve aslında bir girişimcisin de çünkü bambaşka bir mecra yarattın BlockchainIST ile.
Evet. BlockchainIST’i 2016 yılında İstanbul’a döndükten sonra Bahçeşehir Üniversitesi’nde bu alandaki ilk merkezi kurdum. BlockchainIST Center olarak, bu alanda konunun doğru anlaşılması, insan kaynağının yetiştirilmesi (merkezin adı, hem piyanist gibi Blockchain virtüözleri, hem de İstanbul anlamında BlockchainIST Center) ve topluma faydalı projeler üretilmesi için çok önemli işbirlikleriyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Nasıl tepkiler aldın merak ediyorum. Henüz kimse o zamanlar bu konuları bilmiyordu.
Tabi, durum şu o dönemde: Blockchain deyince kimseye bir şey ifade etmiyor, Bitcoin deyince de “Ha tamam şu Çiftlikbank’daki yumurta gibi olan değil mi?” yanıtını alıyorsunuz. İşte bu dönemlerden, şimdi merkez bankalarının ve Facebook gibi dev teknoloji şirketlerinin kendi “dijital paralarını” çıkarma hazırlıkları yaptıkları, Tesla’nın 1.5 milyar dolarlık bitcoin yatırımı yaptığı, Visa ve Mastercard’ın kriptopara ile ödemeye yeşil ışık yaktığı, toplam değeri 1.5 trilyon dolara çıkan “kriptopara” piyasalarının sadece Türkiye’de yaklaşık 3 milyon kullanıcı ile Borsa İstanbul’dan %50 fazla yatırımcıya ulaştığı dönemlere geldik.
Bir de “Merkeziyetsizlik” tanımına önem verdiğini biliyorum. Açar mısın?
Çok önemli hem de… “Merkeziyetsizlik” kavramını doğru anlaşılmalı. Bu kavram, “Merkezi Otoriteler”e tehdit değil, onlara olan bağımlılığı azaltarak aslında bu tarz kurumların da sorumluluk alanlarına daha iyi odaklanmalarını sağlayacak bir yönetişim (governance) modeli. Özellikle 2008 yılından beri dünya rezerv para birimi olan dolar üzerinde sadece Fed’in söz sahibi olmasının zorluklarını içinde bulunduğumuz Pandemi döneminde daha da iyi gözlemliyoruz. Fed başta olmak üzere tüm merkez bankaları daha etkin ve hızlı para politikalarına ve yeni finansal teknoloji araçlarına ihtiyaç duyuyor.
Çok net açıkladın. O zaman “Kriptopara” derken…
İşte Blockchain teknolojisi üzerinde, para arzına ve politikalarına tek bir yerin değil, gerekli yükümlülükleri yerine getiren herkesin katılımcı olabildiği değerli varlıklara “kriptopara” diyoruz.
Peki, dünya üzerinde 180 küsur ülke - ulus temelli para birimi var. Kripto paranınsa temsil ettiği bir ulus kimlik yerine onu kuran şirketler var. Açıklar mısın gelecekte bizi ne bekliyor…
Elbette… Şu anda en çok Bitcoin ve Ethereum duyulsa da 6.200’den fazla kriptopara benzeri proje var. “Benzeri” diyorum, çünkü bunların büyük kısmı sözde Blockchain üzerinde, özde büyük ölçüde merkezi, yani, yine bir grup ya da şirket tarafından yönetiliyor. Bu tarz merkezi projelere, ayrımın net olması açısından “dijital para” diyoruz. Özetle, bir yandan neredeyse her şirketin ve kurumun, hatta bir insan ve topluluğun artık kendi “dijital para”sını çıkarabildiği, bir yandan da kimsenin tekelinde olmayan, toplum tarafından sahiplenilen “kriptoparalar”ın kullanımının yaygınlaştığı bir finansal dönüşüm dönemindeyiz.
Seninle kripto alanında bu tarz çalışmalar yapan çok yok aslında. Hedefin nedir tam olarak?
Finansal Teknolojiler dünyada epey ilerlemiş durumda. Merkeziyetsiz Finans ve Blockchain Teknolojileri pandemi ile artan işsizlik, gelir adaletsizliği, ekonomik kalkınma hedeflerinden uzaklaşılması gibi pek çok önemli soruna çözüm araçları sunuyor. Bu çözümlerin öncelikle Türkiye’de doğru anlaşılması, doğru uygulanması ve global ölçekte iş birlikleri ile hayata geçirilmesi, önümüzdeki 5 yıl için ana hedefim.
Peki, Kriptopara bir ülkenin ekonomik kalkınmasına katkı sunmasına gelelim…
Her yeni teknoloji, doğru politikalar ile desteklendiğinde ülkeler açısından hızlı kalkınma olanakları sunar. Genç nüfusu ile Türkiye, yeni teknolojilere çok kolay ve hızlı uyum sağlayabilmektedir. Online alışveriş artık hayatımızın vazgeçilmiş bir parçası olmuşken, e-ticaret ile güvenli ve bağımsız elektronik ödeme araçları stratejik önem kazanmaktadır. Bu açıdan Türkiye’nin özellikle uluslararası ticarette kendisine avantaj sağlayabilecek yeni finansal enstrümanlar üretmesi ekonomik büyüme, teknolojik ilerleme ve yeni istihdam olanakları yaratma açısından kritik öneme sahiptir.
O zaman çok yakında hayatımızda büyük bir yerde olacaklar diyebilir miyiz?
Kesinlikle… Kriptoparalar başta olmak üzere Blockchain Teknolojisinin kullanım alanlarının Pandemi döneminde hız kazanarak yaygınlaştığını görüyoruz. Bir yandan tüm dünyada merkez bankaları tarafından açıklanan teşvik paketleri ve düşük faiz ortamı artık şirketlerin ve kurumların da kriptopara yatırımlarına yönelmelerini sağlıyor. Chicago Menkul Kıymetler borsası bu ay içerisinde Bitcoin’den sonra Ethereum’un da vadeli işlemlerini başlattı. Tesla’nın 1.5 milyar dolarlık Bitcoin yatırımı yapması ve ödeme aracı olarak kriptopara kullanımına yeşil ışık yakmasıyla birlikte diğer teknoloji şirketlerinin de Tesla’yı takip etmesi bekleniyor.
Başka kimler var Kriptopara kullanımına geçen örnek verir misin?
Elbette… Mesela Visa ve Mastercard kriptoparaları ödeme aracı olarak eklemeyi planladıklarını açıkladı. Facebook, Apple, Alibaba gibi şirketler kendi “dijital para” projelerini hayata geçirmeyi planlıyor. Çin Halk Cumhuriyeti, “Dijital Yuan”ı proje olarak hayata geçirdi, halka ikramiyeyle “dijital yuan” dağıtarak pilot testlerini yapıyor. Öte yandan “merkeziyetsiz finans (DeFi)” akımı ile özelikle Ethereum ağında geliştirilen projeler, bankacılık sisteminin dışında kalmış kitlelere bankalara gerek olmadan kredi çekme, sigorta fonlarına erişme, hisse senedi alım satımı yapabilme gibi finansal özgürlük araçları sunuyor. Avrupa Merkez Bankası tarafından yayınlanan “Dijital Euro” raporu, St. Louis FED tarafından yayınlanan “merkeziyetsiz finansın sunduğu olanaklar” araştırması Blockchain teknolojisi üzerindeki merkeziyetsiz “kriptopara” projeleri ile birlikte, bu projelerden feyz alınarak hazırlanan merkezi “dijital para” projelerinin 2021 yılında daha da hız kazanacağını bize gösteriyor.
Kripto paranın güvenirliği üzerinde konuşalım istiyorum. Blockchain bu anlamda bir nevi sanal kasa görevinde diyebilir miyiz? Yastık altı terimleri de kayboluyor…
Şöyle açıklayayım… Blockchain teknolojisinin ve kriptoparaların güvenliğinin iki temel kaynağı var. Biri kriptografi, diğeri merkeziyetsizlik derecesi. Burada 6500’den fazla kriptopara olmasına rağmen büyük çoğunluğunun merkeziyetsizlik derecesinin düşük olduğunu belirtmekte fayda var. Kriptografi kısmı ise, en az tüm bankacılık ve finans sisteminin kullandığı çözümler kadar güvenli, hatta çoğu proje için, daha güvenli. Dolayısıyla, altyapı olarak blockchain çok güvenli, ancak üst yapıları oluşturan unsurlar, örnek olarak kriptopara borsaları ve kriptopara cüzdanları kullanım ve yaygınlık açısından riskler barındırıyor. Henüz, çok yeni bir alan olduğunu, 1.5 trilyon dolar değerine yeni ulaşan kriptopara piyasalarının, kurumsal yatırımcılar tarafından da artan kullanımını düşünürsek, risk yönetimi çözümleri, hatta sigortacılık uygulamaları giderek artacak diye düşünüyorum.
Bu alanda yatırıma başlamak isteyenler için konuşalım. Hiç bilmeyen kişiler için adım adım tavsiyelerin neler olur?
“Bilgi” ve “deneyim” blockchain dünyasında ve kriptoparalar alanında üretken olabilmenin iki temel ön koşulu. Multidisipliner bir alan olduğu için, ilk bakışta bilgi edinmek için bile “giriş maliyeti ve bariyeri” varmış gibi görünse de düzenli zaman ayırarak ve araştırma yaparak her türlü eğitim materyaline, Reddit gibi forumlar üzerinden de başkalarının deneyimlerine erişmek mümkün. Son iki sene içerisinde Türkçe kaynaklar da çok çoğaldı. BlockchanIST Center olarak biz de tüm sosyal medya mecralarından düzenli olarak yazılı ve görsel içerik üretiyor, çok önemli konuklarla düzenli Youtube canlı yayınları düzenliyoruz.
Peki yatırım anlamında risk değerlemesi nedir?
Yatırım anlamında, finansın temel kuralları kripto paralar için de büyük ölçüde geçerli: Büyük getiri ihtimali, yüksek risk demektir, yüksek risk de aynı zamanda büyük kayıp ihtimali demektir. Dolayısıyla, yüksek riskli finansal araçlara her zaman için, tamamen kaybedilmesi göze alınabilecek yatırımlar yapılabilir ancak. Yeni teknolojiler için en önemli yatırım, esas olarak araştırmaya ayrılan zamandır. Zaman içerisinde edinilen bilgi ve deneyim zaten doğru finansal yatırım kararlarına dönüşür.
Elon Musk bu anlamda da her konuda olduğu gibi öncülük yapıyor ve ve öne sürdüğü kripto para birimlerinin değerleri muazzam şekilde birden yükseliyor. Bitcoin, Dogecoin etc. Bu dalgalanmaları yaratmaları ne derece etik?
Tek bir kişinin, kurumun ya da genel anlamıyla bir merkezin, herkesin refahını etkileyecek kararlar alabilme gücü her zaman beraberinde riskler getirir. Bu tekelci ekonomilerde de finansal piyasalarda da para politikalarında da böyledir. Bitcoin ve kripto paraların arkasında “merkeziyetsizlik” felsefesi olsa da bu alanda da “influencer”lar, “balina”lar, “dev şirketler ve ceolar”, henüz bu piyasaların yeterince olgunlaşmamasına bağlı olarak spekülatif ve manipülatif etkilerde bulunabiliyorlar. Bu teknolojiler yaygınlaştıkça sistemin yapısı gereği bu tarz müdahaleler denense de etkisi giderek marjinal kalacak. Bu açıdan başarıya ulaşıp ulaşmadığı çok kolay test edilebilir blockchain projelerinin. Ne kadar yaygınlaşmış ve merkeziyetsiz, o kadar sürdürülebilir; ne kadar merkezi o kadar manipülasyona açık…
Dijital çağ ve yeni nesil Y, Z’in Finans ve Ekonomiye, dijital konulara olan ilgileri kadar var mı?
Bireyselliğin çok ön plana çıktığı, aidiyet duygusunun çok azaldığı bir tüketim toplumunda yetişen nesillerin “hız, kolaylık, verimlilik” sağlayan her aracı kullanmaya çok hazır olduklarını gözlemliyorum. Bu açıdan teknolojiye önceki nesiller gibi adapte olmaya çalışmak yerine, bizzat o teknolojiyi üretim aracı olarak kullanıyor ve teknolojiyi bizzat şekillendiriyorlar. Kripto paraların merkeziyetsizlik olgusu, finansal teknolojilerin sunduğu olanaklar bu aidiyetsizlik hissiyle çok örtüşüyor ve arzu edilen hız, kolaylık ve verimliliği sunuyor.
Ekonomi vs Gelecek… Bir ekonomist gözünden gelecek nedir?
Teknoloji kelimesi Yunanca “techne” kelimesinden gelir. Aristoteles’e göre insanın içindeki sanatsal yaratıcılığın kaynağıdır. Sonraki dönemlerde, insanın içindeki güzelliği ortaya çıkaran araçların genel adı ve zanaat anlamında kullanılmış “teknoloji”. Dolayısıyla günümüzde, insandan soyutlanmış anlamıyla sadece dijital ortamlarla ya da yapay zekâ yazılımlarıyla ilişkilendirilen yaygın kullanımı bana biraz soğuk geliyor. Araç olduğu unutulup amaç haline getirilen her kavramın esas anlamından uzaklaştırıldığını düşünüyorum. Bu açıdan, insanlığın asıl meseleleriyle uğraşmasına vesile olacak, zaman kazandırarak hayatı kolaylaştıracak ve etik değerlerle donatılmış insanlardan oluşan toplumların kalkınmasına çok önemli katkı sağlayacak bir “araç” olarak yorumluyorum teknolojiyi ve dijital dönüşümleri.
Hayalindeki gelecek güzellemesi fikrini merak ediyorum…
İnsanların insanca yaşayabildiği, çevre sorunlarının giderildiği, ekonomi, eğitim, sağlık gibi temel sorunların çözüldüğü, otomasyona bağlanabilecek tüm işleri makinelere devrettiği ama bilim, sanat, felsefe gibi her zaman için insana has kalacak ve insanlığı yüceltecek işlerle ilerleyen bir meritrokrasi toplumunda bir bilim insanı olurdum herhalde.
Twitter: https://twitter.com/FlzDag
Instagram: Benfilizdag