Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) siyasete öyle bir düğüm attı ki, çözdükçe dolaşan cinsten... YSK, kendi sorumluluğunda olan hatanın ve belki de ihmalin cezasını siyasete kesmiş oldu. Şimdi, sorunu siyasetin çözmesi bekleniyor.

Dicle’nin adaylığı
BDP’nin desteklediği Hatip Dicle’nin adaylığını düşürmeyen YSK, milletvekilliğini düşürdü. Oysa yapması gereken Dicle hakkındaki mahkûmiyet kararı kesinleştikten sonra adaylığı düşürmekti.
YSK bunu yapmadı. Neden yapmadığının bir izahı yok. Dicle hakkındaki mahkûmiyet kararı 22 Mart’ta kesinleşti. Bu basında haber olarak da yer aldı. Karar yaklaşık 2.5 ayda YSK’ya bir türlü gelemedi. YSK da “bu karar nerede kaldı” diye sormadı.
Seçimlerden 3 gün önce 9 Haziran’da karar YSK’ya ulaştı. Ancak, YSK Hatip Dicle’nin adaylığını düşürmedi. Savunmasını almaya karar verdi. O savunmayı alıncaya kadar seçim yapıldı ve Dicle milletvekili seçildi. Adaylığında sakınca görmeyen YSK, milletvekilliğini düşürdü. Gerekçe milletvekili seçilebilme niteliğinin kaybedilmiş olması. Oysa Dicle mevcut mevzuata göre bu niteliğini 22 Mart’ta kaybetmişti.
Düğüm bununla da kalmadı. Dicle’nin yerine AKP’nin adayı milletvekili oldu ve mazbatasını aldı. Böylece Dicle’ye verilen 78 bin oy sanki AKP’ye verilmiş gibi bir sandalye parti değiştirdi.

Çözdükçe dolaşacak
Mehmet Ali Şahin ve Bülent Arınç bu sorunu Meclis’in çözebileceği sinyalini verdiler. Şahin ve Arınç gerekli anayasal ve yasal düzenlemeler yapılarak sorunun aşılabileceği mesajı verirken, Bekir Bozdağ, “Yapacak bir şey yok” açıklaması yaptı.
Bozdağ, Hatip Dicle için anayasa ve yasa değiştirilirse bu kez mahkûmiyeti olduğu için adaylık başvurusu yapmayan veya adaylığı kabul edilmeyenler açısından “eşitlik” ilkesinin bozulacağına dikkati çekti. Dicle’nin mahkûmiyetini milletvekilliğine engel olmaktan çıkaracak bir anayasal veya yasal düzenleme Bozdağ’ın işaret ettiği gibi yeni hukuki düğümlere neden olabilir.
Tabii bir de Dicle’nin yerine milletvekili olan Oya Eronat’ın durumu var. Böyle bir düzenleme yapılınca bu kez Oya Hanım’ın milletvekilliği ne olacak sorusu gündeme gelecek? Nasıl iptal edilecek?
Keza diyelim anayasa ve yasa değişti. Hatip Dicle otomatik olarak milletvekili mi olacak, yoksa yeniden seçilmesi mi gerekecek? Orası da tartışmalı.

Balbay ve Haberal
Hatip Dicle düğümü dururken milletvekili seçilen Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal’ın tahliye talebi de mahkemece oy çokluğuyla reddedildi.
Tahliye talebini reddeden iki yargıcın gerekçesi “kuvvetli suç şüphesinin” bulunması. Ayrıca kaçma ve delilleri karartma ihtimalinin de dikkate alındığı gerekçeden anlaşılıyor. Tahliyeleri gerekir yönündeki azınlık oyunun sahibi Mahkeme Başkanı ise Sebahat Tuncel örneğini gösteriyor. 2007 seçimlerinde tutukluyken milletvekili seçilen Tuncel, mahkemece tahliye edilmişti. Tahliye kararı tutukluluk koşullarının kalmadığına dayandırılmıştı.

Tuncel’e duyulan güven Balbay’a ve Haberal’a duyulmadı
MHP’den milletvekili seçilen Engin Alan ve KCK davasından tutukluyken seçilen diğer milletvekillerinin durumu, bu satırlar yazılırken henüz belli olmamıştı.
Haklarında mahkûmiyet kararı bulunmayan ve uzun tutukluluk süreleri infaza dönüşmüş olan Balbay ve Haberal’ın Meclis’e gönderilmemeleri bir başka düğüm yaratacak.

Siyasi kriz
YSK’nın ve mahkemenin kararları şimdiden siyasi kriz yaratmış durumda. BDP’nin desteğiyle seçilen bağımsız milletvekilleri Meclis’e gelmeyeceklerini açıkladılar. Somut bir adım atılmadıkça Meclis’e adım atmayacaklarını vurguladılar.
Demokratik temsil niteliği en yüksek Meclis oluştu, diye olumlu gelişmeler beklenirken, daha yemin töreni yapılmadan, yeni Meclis açılmadan kriz kapıyı çaldı.
Krizin bir başka boyutu da terör tehdidi. PKK’nın eylemsizlik kararını bozabileceği mesajlarıyla aba altından sopa da gösteriliyor.
Seçimlerden sonra yeni anayasa, sorunlara uzlaşmayla çözüm diyerek gözler Meclis’e çevrilmişken şimdi sokağa çevrilecek.

Suça bakalım
Hatip Dicle’nin suçu terör örgütünün propagandasını yapmak.
Son yıllarda yaşadıklarımıza bakınca bu suçla ilgili kafa karışıklığı da çıkıyor ortaya. Hatip Dicle, PKK’nın propagandasını yapmaktan suçluysa ve bu yüzden milletvekili olamıyorsa; seçim boyunca bağımsız adayların mitinglerinde yaşananlara ne diyeceğiz?