Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Milli Güvenlik Kurulu (MGK) bildirisi terörle mücadelede yeni dönemin çerçevesini ortaya koydu.
Kandil başta olmak üzere terörle silahlı mücadele kararlılıkla sürdürülecek. PKK’nın giderek tırmandırdığı terör eylemlerine karşı güvenlik güçleri de tüm unsurları ile mücadele edecekler. Kandil üzerindeki hava operasyonları da devam edecek.
Milli Güvenlik Kurulu bildirisinde stratejik hedef de bir kez daha vurgulandı: “Tek millet, tek bayrak, tek devlet, tek vatan.”
Ankara açısından stratejik hedef, bir başka deyişle nihai hedef Türkiye Cumhuriyeti’nin ulus birliği ve toprak bütünlüğünü koruyarak, “demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti” olarak varlığını sürdürmesidir.
Terörle ve terörün kaynaklarıyla silahlı, ekonomik, sosyal, kültürel alanda verilecek mücadele, izlenecek politikalar ise bu nihai hedef gözetilerek belirlenecektir.
PKK açısından bakıldığında ise stratejik hedef, Türkiye’nin önce ulus birliğini, sonra toprak bütünlüğünü parçalamaktır. Bu nihai hedef, son yıllarda ertelenmiş olsa da gündeme getirilen talepler, terör yoluyla kabul ettirilmeye çalışılan oldu-bittiler nihai hedef için döşenmeye çalışılan kilometre taşlarıdır.

Devlet otoritesi
Terör örgütlerinin ilk hedefi devlet otoritesini sarsmak ve örgütün otoritesini halka kabul ettirmektir. PKK, başından beri bunu sağlamaya çalışıyor. Son dönemde terör olaylarının tırmanması, askere ve polise saldırıların artması, yol kesmeler, kaymakam dahil devlet memurlarını kaçırmalar bölgede örgütün otorite olduğunu kabul ettirmeye yönelik eylemlerdir. Alternatif yasama ve yürütme organı niteliğinde oluşumlara yönelmek, vatandaşlar arasındaki ihtilafları mahkemeler yerine örgüte çözdürmek yoluyla yargı erki oluşturmaya çalışmak, esnafın kepengini kontrol etmek, vergi gibi haraç almak, askere alıyormuş gibi ailelerden gençleri toplamak, hepsi devlet benzeri otorite kurma çabalarıdır.
PKK cephesi şimdi eğitimde, sağlıkta, belediye hizmetlerinde, kültür aktivitelerinde de aynı otoriteyi hissettirmek amacıyla ekonomik ve sosyal hayatı da düzenleyen otoritenin kendisi olduğu mesajı vermeye çalışmaktadır.
Milli Güvenlik Kurulu bildirisinde devletin bunun farkında olduğunu gösteren işaretler mevcut. Bildiride, “otoritenin gücü hissettirilecek” mesajının bulunması bunun işaretlerinden sadece biri. Anlaşılıyor ki terörle mücadelede yeni dönemin ilk hedeflerinden biri bölgede devlet otoritesinin tek otorite olduğunu göstermek olacak.

PKK’nın baskısı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın en yakın kurmaylarından biri olan Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan’la bir iftar yemeğinde bu konular üzerinde sohbet ettik. Akdoğan, Batman’a yaptığı gezide edindiği izlenimleri aktarırken, otorite ve güvenlik sorununa şöyle yaklaştı:
“PKK cephesi KCK üzerinden halka büyük baskı yapıyor. Otoritenin kendisi olduğunu göstermeye çalışıyor. Vatandaştan bu yönde büyük şikâyet var. Bu koşullarda vatandaşın devlet otoritesini ve devletin sağladığı güvenliği ve güvenceyi hissettirmesi gerekir. Elbette bölge halkı örgütün otoritesine terk edilemez. Öncelikli sorunlardan biri devlet otoritesinin hâkim olduğunu ve vatandaşı koruyacak güçte bulunduğunu göstermek olacaktır.”

“Savaş ilanı”
Akdoğan, sohbetimizde Başbakan Erdoğan’ın Silvan ve Çukurca’daki terörist saldırılardan sonra yaptığı konuşmanın PKK sözcüleri tarafından, “savaş ilanı” olarak nitelenmesini de şöyle değerlendirdi:
“Sayın Başbakan’ın konuşmasına savaş ilanı, diyorlar. Bu kabul edilecek bir yaklaşım olabilir mi? Sen terör eylemlerini sürdüreceksin, askere, polise saldıracaksın, dağa adam kaldıracaksın ama devlet sana bir şey yapmayacak. Güvenlik güçleri kıpırdamayacak. Sonra da kalkıp Başbakan savaş ilan ediyor diyeceksin. Savaşı başlatan da ilan eden de sensin. Devletin bunu kabul etmesi elbette düşünülemez.”

“Faili meçhuller olmayacak”
Akdoğan, terörle mücadelede yeni döneme hâkim olacak yaklaşımı da şöyle özetledi:
“Terörle mücadele elbette bir bütün. Ekonomik, sosyal, kültürel, hukuki boyutları var. Bunlar yapılacak. Demokratikleşmeyi de bu bağlamda görmek gerekir. Demokratikleşme de devam edecek. Ama terör örgütüyle silahlı mücadele de sürecek, ancak bu yapılırken demokratik hukuk devleti gereklerine uygun davranılacak. Terörle mücadele ediyoruz diye halka zulmedilmeyecek. Bütün halk, potansiyel örgüt üyesi gibi görülmeyecek. Bu ayırım çok önemli. Hukuk dışına asla çıkılmayacak. Geçmiş dönemde hatalara düşülmeyecek. Faili meçhuller olmayacak. Mücadele hep hukuk içinde kalacak.”
Akdoğan, silahlı mücadelenin etkinliği ve silahlı saldırılara daha hızlı refleks gösterilebilmesi için hem sivil hem askeri cenahta karar alma mekanizmalarını hızlandıracak, bürokrasiyi azaltacak yeni önlemler alınması gerektiğini de vurguladı.