Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kozlu ocağında 1500 ton kömür postasının altında kalan maden işçisinin kız kardeşi, durumu izah etmeye çalışan TTK yetkilisine şöyle yanıt veriyordu:
“Zonguldak’ın kaderiymiş! Neymiş Zonguldak’ın kaderi! Niye teknoloji yok orada? Bizim 3 gün önce umudumuz vardı ama şimdi hiç umudumuz yok. Belki siz 3 gün sonra unutursunuz ama biz bu acıyı hiç unutamayız!”
Müdür bir şey diyemedi, acılı kardeşe...
“Kurtarma çalışmaları sürüyor” dedi, “Metan gazının seviyesini indirmeye çalışıyoruz, eğer bu inmeden müdahale edersek grizu patlar, yine işçilerimiz yaşamını kaybederse o zaman ne yaparız” diyebildi.
İkisi de gerçeği biliyordu...
Ulaşılamayan 3 işçi, 1500 ton kömür postasının altındaydı...
Bir diğer kız kardeş daha acı haykırışını yine de umuda bağladı:
“Benim bir ağabeyim var, o da ocakta kaldı. Başka kaç kişinin canı yanacak böyle, kaç kişinin?” diye bağırdı önce, sonra “belki” dedi müdüre yalvaran gözlerle bakarak:
- Belki nefes alıyorlardır!
“Belki”yi müdür onaylasın istiyordu...
Beklediği yanıtı alamadı...

Sobada kızarmış ekmek
Bu sahneleri izlerken Zonguldaklı bir arkadaşımın işlettiği bir başka madencinin mektubunu okuyordum:
“Bizim helikopterimiz, makam araçlarımız, şoförlerimiz yok! Bizim sadece asgari ücretimiz var. Yılbaşında masamızı süsleyen bir hindimiz, kutlama yaparken açabileceğimiz bir şampanyamız, masaya koyabileceğimiz bir şamdanımız yok. Bizim sıcak bir sobamız, üstünde kaynayan bir çorbamız, kenarında kızarmış ekmeğimiz var. Biz böyle yaşamaya alışmışız. Fazlasını istemedik. Şimdi bir karar aldınız, işçi servislerini kaldırıyorsunuz. Tok açın halinden anlamaz diye bir söz var, duydunuz mu, bilmiyorum. Servisleri kaldırma kararını alırken iki işletmeden hangi 10 işçiyi alıp karşınıza sorsaydınız, bu kararı vermeyebilirdiniz. Servislerimize dokunmayın.”
Mektup çok daha dokunaklı ifadelerle sürüp gidiyordu...
Mektup, Zonguldak’ta 6 yıl önce maden sahası alan bir işletmeye yazılmıştı.
Zonguldak coğrafyası engebelidir, kilometrelerce uzaktaki madene yürüyerek gidemezsiniz.
Bu nedenle Zonguldak’ta devlet, işçilerini maden sahasına, çocuklarını da okullara üzerini tenteyle kapattığı kamyon servislerle taşımıştır...
Şimdi anlaşılıyor ki, özel sektör, işçilerden bunu da esirgiyor...
O şirket kendini biliyordur ve umarım işçi servislerini yeniden koyar.

Kaza kader değildir
Kozlu’da 8 işçinin yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan kazanın bir kader olmadığını Jeoloji Mühendisleri Odası çok net bir şekilde açıkladı...
Şöyle diyordu:
“Galeri açma çalışmaları sırasında, ilerleme yönünde degaj sondajları yapılarak kömürün bünyesinde veya yan kayacında birikmesi muhtemel gazın kontrollü şekilde tahliye edilip, arın rahatladıktan sonra çalışmaların sürdürülmesi gerekirken; belirli bir basınç altında bulunan metan gazı püskürmesinin meydana gelmiş olması, bu işleme uyulmadığına veya yeteri kadar degaj sondajının yapılmadığına dair kuşkuları artırmaktadır. Aynı kömür işletmesinde 3 Mart 1992 yılında meydana gelen grizu patlamasında 263 madencimiz yaşamını yitirmişti. Bu olay maalesef ülkemizin kömür madenciliğinin en büyük kazalarından biri olmuştur.”
Yaşananların kaza ve kader olmadığını vurgulayan Jeoloji Mühendisleri Odası, şöyle devam ediyordu:
“30 yıldır uygulanan özelleştirme, taşeronlaştırma, rödevans vb. yanlış uygulamalar ile kamu madenciliği küçülmüş, kamu kurumlarının elinde bulunan sahalar ya devredilmiş ya kiraya verilmiş ya da taşeronlar tarafından işletilmeye başlanmış veya bazı hizmetler taşeron firmalara verilmiştir. Bu durum, üretim ve hazırlıklarının; teknik altyapı olarak yetersiz, deneyim ve uzmanlaşmanın olmadığı kişi ve şirketlerce işçi sağlığı ve iş güvenliğine yönelik tedbirlerin alınmadığı, yeterli mühendislik hizmeti olmaksızın, bilim ve teknik dışı işletmeciliği ortaya çıkarmıştır.
Tüm bu gelişme ve değerlendirmeler, bu facianın bir kaza ve kaderimiz olmadığını bir kez daha göstermektedir.”

Ne ucuzladı?
Zonguldak’ta giderek artan üretim maliyetlerine karşı taşeronlaştırma bir “çözüm” olarak görüldü.
Bu yolla, kömürün maliyetinin ucuzlatılması hedeflendi...
Özelleştirme-taşeronlaştırma furyasında birçok kaçak maden ocağı türedi, Zonguldak’ın işsiz gençleri, Çin’den getirilen köle ücretine razı işçiler sokuldu ocaklara...
Sonuçta bir şey ucuzladı...
Ucuzlayan kömür işçisinin hayatıydı...