Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ’ın açıklamalarını ve doktorların itirazlarıyla şikâyetlerini içeren iki yazıma çok sayıda email aldım. Takdir edersiniz ki, doktorlardan aldığım bu emaillerin hepsine bu köşede yer bulmam mümkün değil. Örnek olarak ortak konuları dile getiren bir tanesini sunmak istiyorum. Bu nedenle bugün köşemi Sağlık Bakanlığı Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Klinik Şefi Doç. Dr. Haldun Soygür’ün, Sağlık Bakanı Akdağ’a yönelttiği sorulara bırakıyorum:
‘1- Sağlık Bakanlığı’nın Eğitim ve Araştırma Hastaneleri’nde (SBEAH) öğretim üyesi olan hekimlerin, çıkarılan son kanunda unutulduğu ve kendi personelinizin bir kısmının yok sayıldığı yolundaki yorumlara yanıtınız nedir? Kanunda üniversitelere ve TSK’ya bağlı tıp fakülteleri için eğitim ve araştırma bağlamında yaptırımlar koyulurken, Sağlık Bakanlığı’nın kurumları sadece hizmet hastanelerinden ibaret sayılmış olmuyor mu?
2- Tıpta Uzmanlık Tüzüğü’nün 3. maddesi ve Tıpta Uzmanlık Yönetmeliği’nin 13. maddesinde eğitim ve sorumlusunun tanımı son derece açık olarak yapılmış ve tıp fakültesi ile SBEAH ayrımı yapılmamıştır. Buna karşın böyle bir ayrımın yapılmış olması bizi incitmektedir. Kanunda tıp fakültelerinde eğitim ve araştırma ile ‘performans’ı kesin sınırlarla ayrılmış. Oysa SBEAH’lerinde eğitim ve araştırma hiç önemsenmeden, tümüyle ‘performans’a bağlı bir sistem benimsenmiş. Tıp fakültesi öğretim üyelerine, yükseköğretim kurumlarında yalnızca eğitim ve araştırma yapmak ve hastane içi ek gelir temin etmemek kaydıyla mesai saatleri dışında muayenehane açma hakkı verirken, SBEAH’lerindeki öğretim üyeleri bu haktan mahrum kalmış durumda. SBEAH’lerinde çalışan eğitim sorumluları öğretim üyesi değil midir? Değillerse nasıl uzman yetiştirmektedirler?
3- SBEAH’sinde görev yapan ve tam gün çalışan 40 yıllık bir klinik şefinin temel aylık maaşı 2136 TL’dir. Siz bir uzman doktorunkini 3200 TL olarak belirtmişsiniz. Kuşkusuz siz daha iyi bilirsiniz ama belki de yanlış bilgilendirilmişsinizdir. Bu rakam gerçekte ne kadardır?
4- ‘Emeklilik konusunda haklılar’ diyorsunuz. Bizi haklı bulduğunuza göre, en verimli çağımızda benim gibi hekimleri kötü koşullarda emekliliğe zorlamak yerine, önce bu haksızlığı gidermek sonra kanun çıkarmak daha doğru olmaz mıydı? 27 yıllık bir klinik şefi olarak bana layık görülen aylık 1560 TL’dir.
5- Dünyanın hiçbir liberal ekonomisinde bizde düzenlenen biçimde muayenehane açma koşulları yok. Bildiğiniz gibi, Avrupa’da hekimin evinin bir odasında bile ücret karşılığı hasta bakabiliyor. Bu durumda amaç muayenehane açmayı engellemek olmuyor mu?
6- Mecburi hizmet konusunda hükümetinizin uygulamalarının ‘planlama’ olduğunu vurguluyorsunuz. Planlama bu kadar önemli ise ve sizin deyiminizle ‘Özel sektörü sınırlamak, kamuda çalışmaya özendirmek için çaba gösteren bir hükümetin’ üyesi olarak niçin diğer sektörlerde planlama yapmak ve kamucu olmak yerine, ‘bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler’ diyorsunuz? Anadolu’da doktor olabilsin istiyorsunuz. Çok haklısınız. Bunun için mecburi hizmet uyguladığınızı belirtiyorsunuz. Biz bunca fedakârlık yaparken yenilerini istemenizi nasıl izah edeceksiniz?
7- Sayın Bakanım siz yakın geleceğin en parlak yatırım alanlarından biri olan sağlık alanında özelleştirme yerine kamulaştırma mı düşünüyorsunuz? Süreç böyle devam ederse, hekimler özel hastanelerin emrine teslim edilip, emekleri ucuzlatılıp, iş güvenceleri yok edilmiş olmayacak mı?
8- İsterseniz yurt genelinde bir araştırma yapmamıza öncülük edin. Araştırmanın hipotezi, bütün bu yaşananların hekimlerde bunaltı, çökkünlük ve tükenmişlik yarattığı olsun. Sonucu sizin önderliğinizde tartışalım. Ne kaybederiz? Saygılarımla.”
Konuya, Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) Sağlık Bakanı Akdağ’a verdiği yanıtlar ve Bakan’ın, “bir hekim de benim soruma yanıt versin” diyerek yönelttiği, “Mecburi hizmet ve özel sektör kadrolarına sınırlama olmazsa Anadolu’da nasıl uzman hekim bulunduracağız” sorusuna ilişkin önerilerle yarın devam edeceğiz.