Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Devletler gibi terör örgütleri de politik-askeri strateji izlerler. Askeri adımlar atarken politik stratejilerine uygun sonuçlar elde etmeye çalışırlar.
Abdullah Öcalan ve PKK da öyle yapıyor.
Tartışmakta olduğumuz PKK’lıların yurtdışına çekilme konusunda da PKK, atacağı askeri bir adıma karşılık politik sonuç elde etmeye çalışıyor.
Murat Karayılan’ın Kandil’den yaptığı açıklamaları bu çerçeve içinde değerlendirmek gerekir.

Çekilmenin politik karşılığı
Hükümet-devlet, İmralı’da Abdullah Öcalan’la müzakere yürütüyor.
Hükümetin stratejik amacı PKK’ya silah bıraktırmak, terör ve Kürt sorununu çözmek.
Bu amaçla Öcalan’dan eylemsizlik ilan etmesini ve PKK’lıların yurtdışına çekilmeleri talimatı vermesini istedi.
Öcalan, bunu 21 Mart günü Diyarbakır’da okunan mektubuyla yerine getirdi. Bu mektup, sadece ateşkes ve yurtdışına çıkma talimatı içermiyordu. PKK’nın politik stratejisine uygun mesajlar da içeriyordu.
Öcalan’ın “çekilin” talimatına uyacaklarını söyleyen Murat Karayılan, bazı koşullar öne sürdü ki, bu koşullar, Öcalan’ın, BDP milletvekilleriyle yaptığı görüşmede de dile getirdiği taleplerdi.
Öcalan ve Karayılan’ın hükümete verdikleri mesaj şöyle özetlenebilir:
“Ateşkes ve silahlı gücümüzü sınır dışına çekmemizi istiyorsunuz. Bizden bir askeri adım atmamızı istiyorsunuz. O zaman bunun politik karşılığı olacaktır.”
Öcalan ve Karayılan’ın çekilme karşısında istedikleri, Meclis’ten bir yasa çıkarılması ve çekilmenin bir mutabakata dayalı olarak “resmi” biçimde yapılmasıdır.
Bu PKK açısından atacağı askeri adıma karşılık elde edeceği politik sonuçtur.
Eğer hükümet tarafından bu talepler karşılanırsa, o zaman PKK, devlet karşısında meşru bir politik örgüt pozisyonuna yükselecek, askeri açıdan PKK’ya, TSK’yla eşit muamele yaptıracak ve uluslararası açıdan da önemli bir mevzi kazanmış olacaktır.

Karayılan’ın “mazeret”leri
Nitekim Karayılan, bu politik sonucu alabilmek için çeşitli “mazeret”ler öne sürüyor.
Şu sözleri buna örnektir:
“Sanki orada birkaç grup var, gel deyince gelirler. 30 yıllık grup var, gel demekle gelmez, ben getiremem. Savaşa inanıyorlar. Savaşla sonuca varacağına inanıyorlar. Ben getiremem. Bize zor geliyor, öyle kolay bir şey değil. Geri çekilmek konusunda bizim elimizin güçlendirilmesi lazımdır. Geri çekilme için yasal çerçeveye ihtiyaç vardır.”

Öcalan’la ilgili talep
Karayılan, bir yandan Meclis’in yasa çıkarması gerektiğinde ısrar ederek politik olarak meşrulaşma hedefini güderken bir yandan da Abdullah Öcalan’ın politik lider konumunun güçlendirilmesini talep ediyor.
Öcalan’la ilgili de şöyle diyor:
“Geri çekilmenin basit bir olay olmadığı, herkesin ikna edilmesi ve bunun pratikleşmesi için özellikle projenin sahibi olan Öcalan’ın devreye girmesi gerekmektedir. Ben hemen ilk etapta, ‘özgür olsun, gelsin devreye girsin’ demiyorum. Ama koşullarının oluşturulması ve ilişki kurabilmesi lazımdır. Ben, burada sadece içimizde kendi görüşlerimi ifade etmiyorum. Apo devreye girmeden bu güçlerin hepsini ikna edip geri çekemeyiz. Sorunlar çıkar.”
Bu sözlerden anlaşıldığı gibi Kandil, Öcalan’ın devamı mahiyetinde gayet sıkı bir müzakere yürütüyor.