Maliyeciler vergi toplama becerisini “kümesteki kazı bağırtmadan yolabilmek” diye tarif ederler.
Bu sözün bir anlamı vergiyi, vergi direnci oluşturmadan alabilmektir. Eğer vergi kaynağını kaldıramayacağı biçimde vergilendirmeye kalkarsanız, “kaz” bağırmaya başlar; vergiden kaçırma ve vergi kaçırma yaygınlaşır; bu durumda Midyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olursunuz; vergi gelirleri düşer...
Vergi direnci oluşursa
Ağır vergi yükü vergi direnci oluşturur. Bu durumda mükellefin önünde iki yol vardır: Birincisi vergiyi doğuran olaydan uzak durmaktır ki; buna vergiden kaçınma denir; ikincisi, vergi kaçırmaktır ki; bu da suçtur.
Vergilerin ağırlığından dolayı oluşan vergi direnci, maliyeyi her zaman zorda bırakır. Tahmin edilen vergi geliri toplanamaz; kamu harcamaları finanse edilemez, borç artar ve bu kısır döngü ekonomiyi de krize sürükler.
TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner’in vergi kaynağının sınırına gelindi diyerek, vergi artışlarını eleştiren sözleri bu bakımdan önemsenmesi gereken sözlerdir.
Gelir mi, caydırma mı?
Vergilendirme kamu giderlerini karşılayacak geliri toplamanın yanı sıra ekonomi ve sosyal politika aracı olarak kullanılır.
Devlet teşvik etmek istediği sektörün vergilerini düşük tutar; gelişmesini istemediği sektörlerinin vergilerini ağırlaştırır. Bu yolla yatırım kararlarını etkilemeye, yönlendirmeye çalışır.
Keza devlet vergi politikasıyla sosyal amaç da güder. İnsan sağlığına zararlı olan maddeler üzerindeki vergileri ağırlaştırarak, tüketilmesini azaltmaya, böylece toplum sağlığını korumaya çalışır. Buradaki esas amaç vatandaşı bu maddeleri tüketmekten caydırmaktır.
Özel tüketim vergilerinin amaçlarından biri budur. Alkollü içkiler, tütün ve tütün mamullerinden vergi alınmasının sosyal amacı bu zararlı maddelerin tüketimini azaltmaktır. Keza yeşile zarar veren; çevreyi kirleten maddeler üzerinden özel tüketim vergisi alınmasının da amacı bu tür faaliyetleri cezalandırmak ve caydırmaktır.
Başbakan ve Bakan
Özel Tüketim Vergisi’nde yapılan artışların kamuoyuna izahında Başbakan Tayyip Erdoğan, daha çok “caydırmayı” öne çıkaran bir konuşma yaptı. Alkol ve sigaraya getirilen vergi artışını özel tüketim vergisinin sosyal amacıyla açıkladı. “Sigara içmezsin, az alkol tüketirsin, olur biter” dedi.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise vergi artışının açıkça cari açığı kapatmak için yapıldığını söyledi. Özel tüketim vergileri de elbette hazine için gelir kaynağıdır. Ancak genel satış vergileriyle kıyaslandığında bu vergilerin sosyal amacı daha önce gelir, amacı daha arkadadır. Oysa Şimşek, bu artışların öne çıkan amacının cari açığı kapatmak olduğunu ilan etti. 5,6 milyar lira gelir elde etmeyi hedeflediklerini; bunun 2 milyar 753 milyon lirasının tütün ve tütün mamullerinden, 771 milyon lirasının alkollü içkilerden, 660 milyon lirasının cep telefonlarından, KKDF oranlarının artışından geleceğini açıkladı.
Şimşek, en büyük geliri sigaradan beklediğine göre zamların sigara tüketimini pek caydırmayacağı düşüncesinde olmalı.
Bu halde ise sigaranın çok eski yıllarda olduğu gibi yeniden tezgâh altına inmesi olasılığı yüksek olacaktır. Bir paket sigaradaki vergi yüzde 84’e dayanmış durumda. Bu yüksek vergi yükünü fırsat bilerek sigarayı tezgâh altına indirecek mekanizmalar yeniden canlanabilir. Bu vergi yükünün ağırlaştırıldığı, talep elastikiyetinin görece katı olduğu tüketim maddeleri için de geçerlidir.