Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, sürecin başlangıcında Başbakan Tayyip Erdoğan’a açtığını söylediği kredinin artık söz konusu olmadığını belirtti.
Kılıçdaroğlu, süreci “sağduyu” ile izlediklerini, ancak Başbakan Erdoğan’a, sorunun çözümü konusunda güvenmediklerini vurguladı.
CHP lideri, Erdoğan’ın 2011 seçimleri öncesinde olduğu gibi çatışmasızlık ortamında seçime gitmeyi hedeflediğini, akil insanları da zaman kazanmak için görevlendirdiğini savundu.
Kılıçdaroğlu’nun gündeme ilişkin değerlendirmeleri şöyle:
“Başlangıçta biz iyi niyetle, ‘sorunu çözebiliyorsanız çözün, engel olmayız’ yaklaşımıyla hükümete kredi açtığımızı söyledik. Ancak Başbakan, bu önerimizi değerlendireceği yerde, ‘siz kim oluyorsunuz da kredi açıyorsunuz? Krediye sizin ihtiyacınız var’ diyerek geri çevirdi. Bununla da kalmayıp, hakaret üstüne hakaret yağdırdı. Bu nedenle artık kredi bitti. Zaten bu yanıt karşısında ilk gün bitmişti. Buna karşılık, CHP olarak biz süreci sağduyuyla izliyoruz ama Başbakan Erdoğan’a güvenmiyoruz.”

‘Oyalamak için’
Kılıçdaroğlu, Akil İnsanlar Komisyonu’nu da şöyle değerlendirdi:
“Başbakan, akil insanlar olarak seçtiği kişileri kamuoyunu oyalamak ve zaman kazanmak için kullanacak. Erdoğan’ın sorunu çözmek gibi bir niyeti yok. Onun niyeti, 2011 seçimleri öncesinde yaptığı gibi çatışmasız bir ortamda seçime ulaşmak. Akil insanları bunun için görevlendirdi. Akil insanlar kamuoyunu oyalayarak Başbakan’a zaman kazandıracaklar. Bu şuradan da belli ki, akil insanlar da Başbakan’ın çözüm dediği şeyin ne olduğunu bilmiyorlar. Örneğin, Ege’de bir kahveye gitseler, ‘barış olacak, çözüm olacak’ deseler. Oradan da bir vatandaş, ‘Peki nasıl olacak? Neyin karşılığında barış olacak?’ diye sorsa, verecekleri bir yanıt yok. Çünkü İmralı’da hükümetin Öcalan’a ne söylediğini, ne konuştuklarını bilmiyorlar. Biz de bilmiyoruz.”

‘Bizi dinlemedi’
CHP lideri şöyle devam etti:
“Biz CHP olarak, ‘kredi veriyoruz, engel olmayız’ derken koşullarımızı söyledik. ‘Halkın kabul etmeyeceği bir taahhütte bulunmayın, şeffaf olun, kişisel çıkar peşinde koşmayın ve bilgi verin’ demiştik. Başbakan, bunların hiç birine uymadı. Aksine, Başkan olma tutkusuyla Öcalan’la görüşüyor. Doğru bilgi vermiyor, şeffaf davranmıyor. Ne taahhüt ettiğini de söylemiyor. Bu konunun üzerinde çalışmadığı ve ciddi bir hazırlık yapmadığı anlaşılıyor. Öcalan’la Kandil arasında mekik dokunması, 24 saat içinde söylediğinin tersini yapması bunun göstergesi.”

‘İade-i ziyaret’
Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın CHP’ye iade-i ziyaret yapması beklentisi konusunda da, “İade-i ziyaret olur, olmaz; onu bilmiyorum. Eğer Başbakan gelmek isterse bizim kapımız açık” dedi.

‘Başkanlığa karşıyız’
CHP lideri, Erdoğan’ın başkanlık sisteminde ısrar etmesi halinde, yeni anayasa çalışmalarının tümüyle yapay bir zemine çekileceğini belirterek şunları söyledi:
“Biz başkanlık sistemini tartışmadık bile. Ciddiye almadık. Türkiye’nin 150 yıllık bir parlamento deneyimi var. Biz gerçekten demokratik, özgürlükçü, sivil bir anayasa ile bu sistemi daha da güçlendirmeyi amaçlıyoruz. Başbakan ise kişisel beklentileriyle hareket ediyor. Öcalan’la başlattıkları bu yeni süreç de Erdoğan’ın başkanlık tutkusuyla ilgili görünüyor. Bu da Erdoğan’a güvenmememizin sebeplerinden biri. En büyük endişem ise, bu sürecin sonunda bir hayal kırıklığının ortaya çıkması. Eğer böyle olursa bu sürecin sonu çok daha kötü olur.”
‘TSK güvence istiyor’
Kılıçdaroğlu, sürecin hükümet tarafından günübirlik yürütüldüğü eleştirisini yaparak şöyle devam etti:
“Başbakan’ın çekilme konusunda ne dediği belli değil. ‘Silahsız çekilsinler. Silahlı çekilirlerse asker müdahale eder’ dedi. ‘Müdahale etmezse suç işlemiş olurlar’ dedi. Şimdi ise silahsız çekilme haberleri çıkıyor. Peki, silahsız olurlarsa asker müdahale etmeyecek mi? Gördüğü halde müdahale etmezse suç işlemeyecek mi? Nitekim, bunu bildiği için TSK da bir güvence istiyor. Bu haliyle suç olacağını biliyor. Ve ileride sorunla karşılaşmamak için yasal güvence istiyor. PKK da güvence istiyor. Bütün bunlar sürecin sağlıklı yürümediğinin göstergeleri. Keza önce Meclis Başkanı Cemil Çiçek de Başbakan Erdoğan da ‘Meclis muhatap değil’ dediler. Şimdi ise, araştırma komisyonu önergesi verdiler. Merak ediyorum, acaba Sayın Çiçek buna ne diyecek? Hiç kimsenin Meclis’i ve TSK’yı bu duruma düşürmeye hakkı yoktur. Devletin itibarıyla oynamaya hakkı yoktur. Devlet bir terör örgütüyle böyle muhatap edilemez.”