Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İsrail Hükümeti’nin yaptığı hatalar zinciri, Türkiye’yi kaybetmesine yol açtı. Türkiye - İsrail dostluğunun sona ermesi Ankara’dan çok Tel Aviv’i zorda bırakacak sonuçlar doğuracaktır.
Bölgede İsrail’in düşmanı olmayan tek ve en güçlü ülke olan Türkiye’nin varlığı, Tel Aviv’i her zaman rahatlatmış ve güven duygusu hissettirmiştir.
Ankara’yı da hataları nedeniyle karşı cepheye iten Tel Aviv’in bölgedeki yalnızlığı büyüyecektir.

Hatada ısrar ettiler
İsrail hükümeti, pamuk ipliğine bağlı koalisyon nedeniyle Ankara’yla sertleşmeyi bir iç politika malzemesi olarak görmüş ve sürdürmüştür. Tel Aviv’in birinci hatası budur.
İkincisi, İsrail’in Mavi Marmara’ya uluslararası sularda düzenlediği ve 8 Türk, 1 ABD vatandaşı olmak üzere 9 kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırıdır.
Üçüncü hatası ise uluslararası hukukta yeri olmayan bu saldırı nedeniyle özür dilemeyi ve tazminat ödemeyi kabul etmeyişidir.
İlk kez 8 Türk vatandaşı, bir yabancı ülke askeri tarafından öldürülmüştür. Türkiye’nin bu olaya çok sert tepki göstereceği ve talepleri kabul görmezse, ilişkileri kesmeye kadar gideceğini tahmin etmemiş olmak iç politika yatırımı yapan İsrail Hükümeti’nin hatalı “astarı yüzünden pahalı” bir politika izlediğini göstermektedir.
Buna karşın Tel Aviv, “zararın neresinden dönülürse kârdır” düşüncesiyle hatasından dönmelidir.

Doğu Akdeniz’de gerginlik
Türkiye’nin sivil gemilerin güvenliğini sağlamak üzere Doğu Akdeniz’de savaş gemileri bulundurması, bunu İsrail’e karşı bir önlem olarak yapması, başta İran olmak üzere ısınmış sularda ciddi risk altında olan İsrail’in hareket alanını daha da daraltacaktır.
Tel Aviv, hatada ısrar ederek, Arap ülkeleriyle gerektiğinde arasına girebilen, dolaylı görüşmeler için zemin ve köprü işlevi gören önemli bir başkenti karşısına almış oluyor.
Nereye doğru evrileceği belli olmayan “Arap baharının” rejimleri devirerek hızla yayıldığı kaos ortamında, bu ülkeler üzerindeki etkisi daha artmış olan Türkiye’yi “karşı cephenin lideri” konumuna itmek, İsrail’e hiçbir fayda sağlamayacaktır.

Ankara’nın girişimleri
Bugüne kadar özellikle dış politika alanında birbirine çelme takmayan iki başkentin bundan böyle uluslararası platformlarda karşı karşıya gelmeleri, İsrail’i sık sık sıkıntılı süreçlere sokacaktır.
Ankara’nın Gazze ambargosunu tanımadığını açıklaması, bu uygulamaya karşı Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Adalet Divanı’nda mücadele verecek olması İsrail için yeni ve önemli bir sorun doğuracaktır.
Uçak ve tank modernizasyonu, Heron ve başka askeri malzemeler satışı yoluyla Türkiye’den önemli kaynak alan, hava sahası derinliği yetmediği için Türkiye’de eğitim uçuşu yapan ve son yıllara kadar Anadolu Kartalı tatbikatına davet edilen İsrail bu olanaklarını kaybedecektir.
Akdeniz’de ABD’nin 6. filosu dışında dost olarak bakabildiği tek donanma olan Türk donanmasına artık eski gözle ve rahatlık içinde bakamayacaktır. İsrail savaş gemileri Doğu Akdeniz’in “tek hakimi” edasıyla dolaşamayacaktır.

İsrail tarihe bakmalı
İsrail hükümeti, Türk - İsrail ilişkilerinin tarihine de hiç uymayan bir politika izliyor. Tel Aviv’in, Osmanlı dönemi dahil Yahudilerin güven içinde en rahat yaşadıkları, Nazi zulmüne uğrayanlara ilk kucak açan, İsrail’i ilk tanıyan devletlerden biri olan Türkiye’ye karşı hasmane bir tutuma girmesi akıl işi bir politika değildir. İsrail, iki ülke ilişkilerinin tarihine bir daha bakmalı ve tarihi seyirle bağdaşmayan bu politikasını zaman yitirmeden değiştirmelidir.