Seçim günü yaklaştıkça İmralı öne sürdüğü koşulları ve tehdit çıtasını yükseltiyor. Öcalan seçim mesajlarını her hafta avukatları aracılığıyla rahat biçimde kamuoyuna iletiyor. Diğer siyasi parti liderlerinden tek farkı bunu haftada bir kez yapabilmesi.
“Müzakere için serbestlik”
Öcalan’ın avukatları aracılığıyla verdiği iddia edilen mesajların başında, “müzakere için serbest kalması” talebi geliyor. İmralı, “bu koşullarda önderlik yapamıyorum; görüşmeleri açık yürütmem için üç-dört koşulun yerine getirilmesi lazım” mesajı veriyor. Bu mesaj, serbest kalması en azından ev hapsine çıkarılması, biçiminde okunabilir.
Kendisiyle anayasa müzakeresi yapılamayacaksa, diğer seçeneğin “Kandil” olduğu ve Kandil’in de PKK ve KCK ile “orta düzeyde savaş durumu” yaratabileceği tehdidi bir diğer mesajı. Öcalan daha önceki demecinde de savaştan, kıyametten söz etmişti.
İmralı, 15 Haziran’a kadar hükümetin bu koşulları kabul edeceği, yeni anayasa yapımı sürecine Kürtlerin dahil edileceği yönünde açıklama yapmaması ve bu yönde adım atmaması halinde AKP’ye “ikinci bir şans” tanımayacağı tehdidini gönderiyor. AKP’nin “kendi anayasamı tek taraflı yapacağım” demesi halinde ise bunu “savaş ilanı” olarak kabul edeceğini ve “buna verilecek cevabın da belli olduğu”nu duyuruyor. İmralı tehdit çıtasını yükseltiyor.
“Kendi camilerinizi kurun”
Bölgede iki demokrasi, iki parlamento, iki hükümet, iki bayrak, iki dil söyleminden sonra “iki cami” söylemi de dolaşıma sokuldu.
Cuma namazının caminin dışında başka bir imamın arkasında kılınmasından sonra, “kendi camilerinizi kurun” talimatı da İmralı’dan geliyor. Öcalan, (Kürtlerin) kendi camilerini, cemaatlerini kurmaları çağrısı yapıyor. Camiler hemen yapılamıyorsa, namazlarını açık alanlarda kılabileceklerini söylüyor. Daha sonra bu açık alanlarda camilerin yapılabileceğini de ekliyor.
İmralı bu çağrısıyla, toplumsal ayrışmayı din alanına da taşıyor ve “Kürt camileri” istiyor.
Ayrı namaz giderek ayrı Kürt camileri, Kürt vatandaşların ihtilaflarını normal mahkemeler yerine “il konseyi adalet komisyonları”nda çözmeleri çağrısı kuşkusuz bir başka kurumlaşma girişimi.
Seçimlerin anlamı
Seçimlerin anlamı da İmralı için farklı. Öcalan, BDP’nin desteklediği adayların göstereceği başarının “özerkliğin onaylanması” anlamı taşıyacağını da söylüyor. Eğer bu seçimde bağımsızların (BDP’nin) oyları artarsa, İmralı açısından “özerklik” onaylanmış olacak.
Bu söylem, İmralı-Kandil-BDP cephesinin yeni anayasadan neyi amaçladığını da ortaya koyuyor. Okulları, camileri, mahkemeleri, güvenlik güçleri; yasama ve yürütme organları ayrı ikinci bir “devlet”in temellendirilmesi. Fiilen her alanda kurumlaşarak nüvesi zaten oluşturulmuş olan bu yapının bu kez anayasaya taşınarak meşrulaştırılması ve güçlendirilmesi.
Özerklik şartı
Seçim günü yaklaştıkça daha yükseltilen ve belirgin hale getirilen bu talepler, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Kürt sorunu büyük ölçüde çözüldü, Kürt sorunu yok, Kürt kardeşlerimin sorunu var” söylemiyle de CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’ndaki çekinceleri kaldıracağız” söylemiyle karşılanacak türden talepler değil.
Erdoğan’ın ve Kılıçdaroğlu’nun dili barış dili değilse, İmralı’nın dili hiç değil.