Seçimden büyük bir zaferle çıkan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la, merakla beklenen “balkon konuşması”nı tamamlamasından hemen sonra sohbet olanağı buldum.
Emine Hanım’la birlikte balkondan makam odasına doğru çıkarken koridoru doldurmuş vatandaşlarla tek tek tokalaştı, tebriklerini kabul etti. O balkonda konuşurken koridorda aşağı yukarı koşturup oynayan 3-4 yaşlarındaki çocuğu görünce yanağından makas alıp önce onunla sohbet etti.
“Mutluyum”
Başbakan Erdoğan’a önce ne hissettiğini sordum:
- Mutluyum, tabii. Hepimiz mutluyuz.
- Yüzde 50 oy oranı bekliyor muydunuz?
- Yüzde 50 hedefimizdi, bunu gerçekleştirdik hepimiz çok mutluyuz. Çok partili demokratik hayatta ortaya bir istikrar çizgisi çıktı. Üçüncü dönemde ana muhalefetle aramızda en fazla farkı yaratarak kazandık.
“21 milyon oy”
Başbakan Erdoğan, “Ben, oy oranından çok alınan oyu çok önemserim” dedi ve cebinden not kâğıdını çıkarıp gösterdi:
- Bakın, 2007’de aldığımız oy 16 milyon küsur, bugün aldığımız oy ise 21 milyon 150 bin. Bunu çok önemsiyorum. Üçüncü döneme giriyoruz ve oylarımızı bu denli artırıyoruz. Bize gösterilen bu güven nedeniyle mutluyuz.
“Kapısını çalacağım”
- Yeni anayasa sözü verdiniz. Yüzde 50 oy oranına ulaştınız. Nasıl bir çalışma yapacaksınız?
- Şimdi oylarımızı artırdık ama milletvekili sayısı şu anda 330’un altında gibi görünüyor. Sınır kapılarındaki oylar değiştirir mi, bilmiyorum. İktidar partisi olarak bize düşen başta ana muhalefet partisi olmak üzere muhalefetin kapısını çalmaktır. Kemal Bey’in kapısını da çalacağım. Bize düşen kendilerini uzlaşmaya, katkı vermeye davet etmektir. Eğer parlamento içinde olur alırsak ne âlâ, ondan sonra da sivil toplum kuruluşlarıyla temas etmek için yöntemimizi belirleriz. Kemal Bey’in bazı açıklamaları, bazı yaklaşımları oldu. Çalışmalara katılacaklarını, katkı vereceklerini söylediler. Biz de Kemal Bey’den katkı bekliyoruz. Dediğim gibi parlamentoda olur alırsak öyle devam ederiz, yok eğer vermezlerse, o zaman da kendi şartlarımız içinde biz çalışmamızı yürütürüz.
Başkanlık sistemi
Başbakan Erdoğan’a, yüzde 50 oy oranına ulaşmasının arzu ettiği başkanlık sistemine geçiş konusunda girişimde bulunmasını kolaylaştırıp kolaylaştırmayacağını sordum. Şu yanıtı verdi:
- Ben başkanlık konusu tartışılsın istedim. Türkiye bunu tartışsın. Nitekim tartıştı, tartışıyor da. Ancak, bu konuda Kılıçdaroğlu’nun farklı bir anlayışı var. O öyle bir başkanlık sistemi tarif ediyor ki, parlamento olmayacak diyor. Halbuki öyle değil, aksine başkanlık sisteminde çok güçlü bir parlamento var. Çok güçlü bir parlamento denetimi var. İşte ABD’de görüyorsunuz. Parlamento olmayacak diye bir şey yok. ABD’deki başkanlık sisteminin başarısı bürokratik engelleri kırması olmuştur. Bu sağlanınca hızlı ilerleme mümkün oluyor. Ben tartışılsın istiyorum.
Zafer sarhoşu değil
Başbakan Erdoğan, üçüncü kez oylarını artırarak seçimden kesin bir zaferle çıktı. Balkon konuşmasında da sonraki sohbetimizde de bir zafer sarhoşluğu içinde değildi. Yüzde 50 oy desteğini bulmuş olması aksine uzlaşmaya daha fazla çaba göstereceği izlenimi verdi. Sakin ve mütevazı bir duruş sergiledi.
Seçim kampanyası sırasında sarf edilen kırıcı sözlerin, kampanyada kaldığı mesajını vermeyi ihmal etmedi. “Eğer istemeden de olsa kırdıklarımız varsa helallik istiyorum, ben hakkımızı helal ediyorum” diyerek, alınganlıkların, kırgınların geride kaldığını özellikle vurguladı.