Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Mısır’da verdiği mesajlara devam edelim. Erdoğan, Mısır’da demokrasiye geçiş çağrısının yanı sıra laik anayasa önerisinde de bulundu.
Türkiye’nin cumhuriyetin kuruluşundan bu yana yaşadığı deneyimin Arap ülkeleri için örnek oluşturabileceği üzerinde durmuştum.
Başbakan Erdoğan’ın “laik anayasaya dayalı devlet” önerisi bu açıdan önem taşıyor. Eğer “Arap Baharı” demokrasiyi hedefleyen bir hareketse, bunun yolu önce laiklikten geçiyor. Laik bir rejim kurulmadıkça, Arap Baharı’nın gerçek bir demokrasiye ulaşması da mümkün değil.
“Ateizm değildir”
Başbakan Erdoğan, “kendisinin laik olmadığını, ancak laik bir ülkenin başbakanı” olduğunu vurgulayarak verdiği Türkiye örneği Arap halkları tarafından dikkate alınmalı:
“Türkiye’de anayasa laikliği, devletin her dine eşit mesafede olması olarak tanımlar. Laiklik kesinlikle ateizm değildir. Ben Recep Tayyip Erdoğan olarak Müslümanım ama laik değilim. Fakat laik bir ülkenin başbakanıyım. Laik bir rejimde insanların dindar olma ya da olmama özgürlüğü vardır.”
Sağ siyasetin Atatürk döneminden beri hem laikliğin dinsizlik olduğunu iddia ederek CHP’ye yüklendiği anımsanırsa Başbakan Erdoğan’ın, Mısır’da yaptığı bu açıklama ve çağrı Mısır kadar Türkiye için de anlam taşıyor.
“Laiklikten korkmayın”
Başbakan Erdoğan, Mısırlılara “laiklikten korkmayın” diye seslenerek, modern devlet olabilmek için laik bir anayasaya önkoşul olduğu mesajını da şöyle verdi:
“Ben Mısır’a laik bir anayasa tavsiye ediyorum. Çünkü laiklik din düşmanlığı değildir. Laiklikten korkmayın, Umarım Mısır’da yeni rejim laik olacaktır. Umarım ki, benim bu açıklamalarımdan sonra Mısır halkının laikliğe bakışı değişecektir.”
Müslüman Kardeşler
Erdoğan’ın laik olmadığını vurgulayarak yaptığı “laik rejim” tavsiyesi, kuşkusuz Müslüman Kardeşler’i rahatsız etti. Nitekim, sözcüleri Erdoğan’ın sözlerini içişlerine müdahale olarak niteledi ve başka ülkelerin (Türkiye) tecrübelerinin aynen kopyalanamayacağını vurguladı.
Başbakan Erdoğan’ın, kamuoyuna açık biçimde bu çağrıyı yapması, Arap Baharı’nın iktidarları devirdiği ülkelerde, din kurallarıyla yönetilen yeni otoriter rejimler oluşması kaygısı açısından da önem taşıyor. Türkiye’nin böyle bir oluşuma sıcak bakacağı beklentisinin aksine Erdoğan’ın laik-demokratik bir rejim önerisinde bulunması Türkiye adına isabetli bir çağrıdır.
Atatürk; çağının öncüsü
Başbakan Erdoğan’ın Mısır’da çizdiği çerçeve Atatürk’ün sadece Türkiye için değil, bağımsızlık, özgürlük, demokrasi arayan tüm ülkeler için izlenmesi gereken bir lider olduğunu da ortaya koyuyor.
Türkiye, hâlâ çağdaş demokrasiye ulaşamamış ülkeler için esin kaynağı olacaksa Atatürk’ün laik-demokratik cumhuriyet modeliyle olacaktır. Bu ülkeler, laikliğe ulaşmadan demokrasiye de ulaşamazlar.
Elbette tarihi, kültürel, sosyal ve siyasal farklılıklar ülkelerin birebir aynı süreçleri yaşamalarına engeldir. Laik-demokratik bir rejime ulaşmak zor, uzun ve sancılı olacak; her ülke kendi koşullarına göre farklı süreçlerden, farklı aşamalardan, farklı badirelerden geçecektir. Önemli olan bu hedeften sapmamak ve ona ulaşmak için mücadele etmektir.