Başbakan Ecevit ne yapacak? Ecevit’in hükümete bakışı nedir? DSP’yi ve yeni oluşumu nasıl görüyor? Derviş’in konumunu nasıl değerlendiriyor?
Bu soruların yanıtını alabilmek için Derya Sazak’la birlikte Başbakan Ecevit’i ziyaret ettik. Görüşmenin tamamını "Sohbet Odası"nda bulacaksınız.
Bu uzun görüşmeden edindiğimiz izlenim ve çıkardığımız sonuçlar şöyle özetlenebilir:
1- Başbakan Ecevit, telaffuz etmek istemese de bir ihanete uğradığını düşünüyor. Kendisi ve eşi için ağır ve onur kırıcı bir kampanya başlatılmış olmasına içerliyor. Bunun nedenini çözmeye çalışıyor. Ayrıca bu kampanyaya gazetecilerin bir koro halinde katılmış olmalarına, eski bir meslektaş olarak çok alındığını vurguluyor. En yakın çalışma arkadaşlarının, kendisine çok bağlı sandığı bazı bakan ve milletvekillerinin partiyi terk etmelerine anlam veremediğini belirtiyor.
2- Başbakan, seçimlerin çok erkene alınmasına karşı. En azından Nisan - 2003’te yapılmasının daha uygun olduğunu düşünüyor. Bunu sağlamak amacıyla yeniden zirve yapmayı planlıyor. Bu süre kazanılırsa, DYP lideri Çiller’in taahhüt ettiği desteği de değerlendirerek, AB için gerekli yasaları çıkarmayı planlıyor.
3- Yeni oluşumla hareket edeceğini söyleyen Devlet Bakanı Kemal Derviş’in hükümette kalmasını istiyor. Bunun IMF ve Dünya Bankası ilişkileri bakımından zorunlu olduğunu vurguluyor. O kadar ki, Bahçeli ve MHP’nin Derviş’in hükümetten ayrılması için ısrar etmesi halinde, hükümetten çekilebileceğini kaydediyor. Derviş’in hem yeni oluşumla hareket edip hem hükümette kalmasının doğru bir görüntü vermediğini, ancak IMF için bunun gerekli olduğunu, bu nedenle de bu duruma hem kendisinin, hem Bahçeli’nin hem de Derviş’in "katlanması" gerektiğine işaret ediyor. Bahçeli’den seçime kadar Derviş’in hükümette kalmasını anlayışla karşılamasını bekliyor.
4- Kendisi ve DSP’nin geleceği için bir proje geliştirdiğini, ancak, DSP’nin Meclis’te bölünmesi, çok erken bir seçimin dayatılması nedeniyle bu projesini uygulayacak zaman tanımadığını kaydediyor. İki ay gibi bir sürede bu projeyi yaşama geçirmesinin mümkün olmadığını, bu koşullarda da partisinin başında seçimlere gireceğini belirtiyor. DSP’ye ve gerçek demokratik solculara güvendiğini vurguluyor. "DSP’yi içeriden vuranları gerçek demokratik solcular bağışlamayacaktır" diyor.
5- Dokuzların kurultay istemini yerine getirecek zaman kalmadığını, iki ay içinde hem kurultay hem erken seçim hazırlıklarının yapılamayacağını, partinin bütün gücünü seçime hazırlık için kullanması gerektiğini söylüyor. DSP’ye inanan, güvenen herkesin bu sürede partiye yardımcı olması gerektiğini, dayanışma zamanı olduğu mesajını veriyor.
6- Eşi Rahşan Ecevit’le birlikte uzun siyasal yaşamlarında birçok badire atlattıklarını, bugün karşılaştıkları durumu da aşılamayacak bir engel gibi görmediklerini vurguluyor.
Ecevit’in sözlerinden, güvenoyu sayısının altına düşülmezse hükümetin devamının daha çok Derviş’e bağlı olduğu anlaşılıyor. Başka bir siyasi partiyle çalışacağını açıklamış olmasına karşın, Derviş’in hükümette kalmasının istenmesi, IMF’nin de koalisyona ortak olduğunun bir ifadesi. Derviş’in de teamüllere ve siyasi etiğe çok uygun düşmeyen konumunun garantisinin IMF olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor. Anlaşılan o ki, Türkiye’ye 30 milyar dolar vermiş olan IMF, Ankara’ya, "herkes bir tarafa, Derviş bir tarafa" diyor. Derviş’in rahatlığı da buradan geliyor.
Ecevit’in, "katlanma" sözcüğünden de bu anlaşılıyor.