Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Birleşmiş Milletler’in İsrail’den yana ağır basan Mavi Marmara Raporu, Ankara’nın sert tepkisine neden oldu.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, raporun Türkiye nezdinde “yok hükmünde” olduğunu belirterek, Ankara tarafından dikkate alınmayacağı mesajını verdi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise İsrail’e karşı beş maddelik kararlar dizisi açıkladı.
Bu beş maddenin ikisi dikkat çekici:
1 - Türk-İsrail diplomatik ilişkileri 2. kâtip düzeyine indirilecektir.
2 - Doğu Akdeniz’de en uzun kıyısı bulunan sahildar devlet olarak Türkiye, Doğu Akdeniz’de seyrüsefer serbestisi için gerekli gördüğü her türlü önlemi alacaktır.

Büyükelçiler dönecek
Davutoğlu’nun açıklaması İsrail ve Batı basınına, “Türkiye İsrail elçisini sınır dışı ediyor” biçiminde yansıdı.
Davutoğlu’nun Türkiye’nin İsrail’deki Büyükelçisi (Büyükelçi zaten istişare gerekçesiyle Ankara’ya çağrılmıştı) ve diğer görevlilerin çarşamba gününe kadar Türkiye’ye döneceklerini açıklaması, İsrail’in Türkiye Büyükelçisi’nin de aynı gün ülkesine döneceğine karine kabul edildi.
Türkiye-İsrail ilişkileri uzun zamandan beri kötü gidiyordu. Mavi Marmara baskınıyla dibe vuran ilişkiler, İsrail’in uzlaşmaz tutumuna karşılık Davutoğlu’nun dünkü açıklamalarıyla ciddi bir krize ve kopma sürecine girdi.

Donanma iması
Davutoğlu’nun “Türkiye Doğu Akdeniz’de seyrüsefer serbestisi için gerekli gördüğü her önlemi alacaktır” ifadesi çok dikkat çekiciydi.
Dışişleri yetkilileri, bu ifadenin neleri içerdiği konusunda Bakanın ve Bakanlığın bir yorum yapmayacağını belirtmekle yetindiler.
Ancak Ankara’da diplomatik ve askeri uzmanlar, bu ifadenin Türkiye’nin gerektiğinde İsrail’in muhtemel müdahalelerine karşı, seyir güvenliğini sağlamak için donanmasını görevlendireceği biçiminde yorumladılar.
Bu açıklamanın bundan sonra Mavi Marmara gibi yardım konvoylarının uluslararası sulardaki güvenliğini Türk savaş gemilerinin sağlayacağı mesajını da kapsadığını vurguladılar.
Davutoğlu’nun bu açıklamasından sonra Devlet Bakanı Egemen Bağış’ın Yunanistan’ın Kıbrıs’ın batısında doğalgaz ve petrol sondaj girişimine karşı “donanmamız bugünler için var” demesi, önümüzdeki dönemde, Akdeniz’de suların ısınacağını gösterdi.

BM’nin raporu
BM’nin Mavi Marmara raporu İsrail’in tezlerini destekler nitelikte. İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ambargoyu haklı bulan bir yaklaşım gösteriyor. İsrail’in Mavi Marmara’ya uluslararası sularda saldırmasını “aşırı ve mantıksız” buluyor. Bu ifade “aşırı ve mantıksız olmamak” şartıyla İsrail’in uluslararası sularda seyreden sivil gemilere müdahale edebileceğine de yeşil ışık yakmış oluyor.
BM, İsrail’in Gazze ambargosunu haklı görüyor. Mavi Marmara’daki yüzlerce kişiden çoğunun şiddete başvurma niyeti olmasa da İHH için aynı şeyin söylenemeyeceğini kaydediyor. Böylece gemideki İHH mensuplarını “şiddete başvurma niyeti” taşımakla suçluyor.

İsrail’in yanlışı
İsrail’in uluslararası sularda Mavi Marmara’ya saldırması ve katliam görüntüsü bir tarzda 9 Türk vatandaşını öldürmesinin uluslararası hukukta yeri yok. İsrail komandolarının kurşun yiyerek hayatını kaybetmiş veya yaralanmış olanların bile üzerlerine kurşun yağdırmaya devam etmiş olmaları başka türlü izah edilemez.
İHH ideolojik yönü ağır basan girişimiyle Ankara’yı bir soruna sürüklemiş olsa da 9 Türk vatandaşının öldürülmesi, Ankara’nın olaya sonuna kadar sahip çıkmasını zorunlu kılıyor. Bu bakımdan hükümetin İsrail’den özür dilemesi ve tazminat ödemesini talep etmesi, İsrail’in olumlu değerlendirmesi gereken bir fırsat da sunuyordu. Ancak, İsrail bu fırsatı kullanmadı ve ilişkilerin kopma noktasına gelmesine neden oldu.