İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman’ın, Türkiye’yi “cezalandırmak” için yaptığı öneriler basına yansıdı.
Lieberman, PKK’ya askeri eğitim vererek, silah sağlayarak Türkiye’yi cezalandırmayı öneriyor. Bu amaçla PKK’nın Avrupa’daki liderleriyle görüşme planlıyor. ABD’de de Ermeni lobisini desteklemeyi, Erivan’ın Ağrı Dağı iddiasını gündemde tutmayı planlıyor.
Devlet adamı ve terör
Lieberman’ın, Türkiye-İsrail ilişkilerinin bozulmasında önemli payı olduğu biliniyor. Dışişleri Bakanı olarak bir krize giren ilişkileri düzeltmeye yönelik diplomatik yollar araması gerekirken, derinleştirecek politikalar öneriyor. Lieberman’ın “ürettiği” politikaların başında terör örgütünü desteklemek geliyor.
Herhalde dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde hiçbir devlet adamının hele hele bir Dışişleri Bakanı’nın böyle bir öneride bulunabileceği düşünülemez.
Nereden nereye?
Lieberman, Türkiye’ye karşı politikasını Türk karşıtlığına kadar taşıdı. Bu politikanın İsrail’e sağladığı bir fayda yok.
İsrail’in teröre karşı Türkiye ile işbirliği yapan bir ülke konumundan, Türkiye’ye karşı terörü destekleyen bir ülke konumuna gelmesini herhalde, ancak Lieberman gibi bir Dışişleri Bakanı başarabilirdi!
Suçun ilanı
Terör bir insanlık suçudur. Hiçbir gerekçe terörü haklı çıkarmaz. İnsan hakları, hukukun üstünlüğü, uluslararası hukuk terörü ve terör örgütünü korumaz. Bu tür terör uygulayıcısı siyaset adamları Uluslararası Ceza Mahkemeleri’nde yargılanıyor.
Buna karşın bir Dışişleri Bakanı çıkıp terörü destekleme politikası önerebiliyor ve bunu hayata geçirmeye çalışıyor.
Lieberman’ın bu çılgın tutumu, öncelikle İsrail’i terörü destekleyen ülke konumuna sokar ve uluslararası sorumluluk doğurur. Terör eylemi gibi, terörü desteklemek de suçtur.
Çiçek’in yanıtı
Nitekim, Lieberman’ın teröre destek önerisine ilk sert tepki TBMM Başkanı Cemil Çiçek’ten geldi.
Çiçek, “Türkiye Cumhuriyeti’nin uğraştığı sadece etnik bölücü terör ve onların kandırarak dağa çıkarttıkları değildir. Şimdi bunların arkasında kimlerin olduğu, kimlerin olacağı da bu açıklamalarla ortaya çıkıyor” diyerek İsrail’i suçladı.
TBMM Başkanı, Lieberman’ın politikasıyla İsrail açısından doğacak sonuç ve sorumluluğu da açık şekilde ifade etti:
“Akan şehit kanında, akan gözyaşında bu sorumsuz zihniyetin rolünün olduğunu biz biliriz. Kimse bizim bildiklerimizi Türkiye’ye şantaj unsuru olarak kullanmasın. Çünkü bunun en fazla acısını gün gelir kendileri çeker.”
Tarihe gönderme
Çiçek, Lieberman’ın her sözüne tam karşılığını verdiği bu konuşmasında, İsrail’i tarihi ilişkiler açısından da uyarmayı ihmal etmedi:
“Yapılan açıklamalara baktığımızda kandan, kinden, şiddetten, dehşetten, vahşetten, insanlık dışı yol ve yöntemlerden medet umanların bakan sıfatıyla açıklamalar yaptığını şahit oluyoruz. Bunlar bizi üzüyor. Bunlar sorumsuz açıklamalardır, tarihi ilişkilere gölge düşürür. Tarihte yaşadığımız ve insanlık adına yaptığımız dostluğa karşı verilmesi gereken cevaplar değil, tam bir sorumsuzluk örneğidir, giderek sorunların daha da karmaşık hale getirilmesine sebebiyet verir.”
Türkiye-İsrail ilişkilerinin düzelmesi isteniyorsa, İsrail’in Lieberman zihniyetinin ipoteğinden kurtulması gerekir.