CHP’nin seçimlerde elde ettiği yüzde 26’lık sonuçtan sonra başlayan parti içi tartışmalar sürüyor. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 3,5 milyon oy artışı sağladıklarını, milletvekili sayısı artan tek parti olduklarını, dolayısıyla kısa sürede elde edilen bu sonucun başarı olarak görülmesini savunmasına karşın, kurultay talepleri dillendiriliyor.
CHP’nin bir önceki lideri Deniz Baykal, alınan sonucun başarı olarak kabul edilemeyeceği görüşünde.
Baykal, dünkü görüşmemizde, ortada ciddi bir başarısızlık bulunduğuna vurgu yaparak, zaman yitirilmeden kurultaya gidilmesi ve Parti Meclisi’nin yenilenmesi gerektiğini söyledi.
‘Sonuç masaya yatırılmalı’
Baykal, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Kimse kendini kandırmasın ve kendini aldatmasın. Alınan sonuç başarı olarak kabul edilemez. CHP’nin büyük oy merkezleri dahil birçok yerde ciddi oy kayıpları var. Kemal Bey inisiyatif almalı ve kurultayı toplamalıdır. Eğer böyle bir öncülük yapmazsa ortaya çıkan ihtiyacın karşılanması için CHP’liler kurultayı toplamaya çalışırlar. Bu tablo karşısında Kemal Bey’in kendi inisiyatifiyle kurultayı toplayıp, sonucu masaya yatırması uygun olur.”
Baykal, CHP’de Parti Meclisi’nin yenilenmesine ihtiyaç olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti:
“Kurultay hemen toplanmalı ve Parti Meclisi’ni yenilemelidir. Ben bu ihtiyacı bir önceki kurultayda da dile getirdim. Parti Meclisi’nin yeniden oluşturulması gerektiğini, seçime giderken bunun büyük önem taşıdığını vurguladım, ancak bu yapılmadı. Seçim sonucu bu ihtiyacın ne kadar büyük olduğunu ortaya koydu.”
Deniz Baykal, Parti Meclisi’nin CHP doğrultusunu belirleyecek ve ona uygun politikaları üretip uygulayacak bir siyaset yapıcı organ olduğunu belirterek, şu yorumu yaptı:
“Parti Meclisi eş-dost meclisi değildir. Bu anlayışla Parti Meclisi oluşturulmaz. Parti Meclisi örgütün temsil edilmesi gereken bir organdır. Şu dost, bu tanıdık diye Parti Meclisi üyeleri belirlenmez. Partinin temel çizgisine uygun ve örgütün yansıdığı bir yeni Parti Meclisi’ne ihtiyaç vardır. Kemal Bey’in yapması gereken ilk iş budur.”
Baykal, seçim sonrasında CHP’de iki temel sorun bulunduğunun daha iyi anlaşıldığını vurgulayarak şöyle devam etti:
“İki sorun olduğu açıkça görülüyor:
1- Doğrultu sorunu,
2- Yönetim sorunu.
CHP, doğrultusunu kaybetmiş bir görüntü içinde, ayrıca çok ciddi yönetim sorunu olduğu anlaşıldı. Parti Meclisi’nin, il yönetimlerinin ve adayların belirlenmesinde bir yönetim sorunu yaşandığı ortadadır.”
Deniz Baykal, CHP seçmeninin parti çizgisiyle ilgili olarak tereddüde düştüğünü ve CHP’ye karşı bir güven kaybının ortaya çıktığını da söyledi:
‘Oy erozyonu yaşandı’
“CHP, bir doğrultu sorunu yaşıyor. Yeni CHP denilerek yola çıkıldı. Bazı yeni söylem ve politikalar geliştirildi. Örneğin Kürt açılımı, yeni Kürt söylemi denildi ve bunun oy artışı sağlayacağı savunuldu. Ancak bu yaklaşım oy artışı getirmediği gibi CHP’nin önemli oy merkezlerinde erozyona neden oldu. CHP’ye güven sarsıldı. Ciddi bir güven kaybı ortaya çıktı. CHP’nin yıllardır ısrarla terk etmediği bir duruşu vardı. Bu insanlara güven sağlıyordu. Şimdi bu kayboldu ve CHP’lilerin kafasında tereddüt oluştu. Bu da sandıklara olumsuz yansıdı. Örnekler açıkça gösteriyor, İstanbul’da daha önce birinci parti olduğumuz önemli ilçelerde ikinci parti konumuna düştük. Ne deniliyordu? Bu Kürt politikası belki Güneydoğu’da oy patlaması yapmaz ama batıda yaşayan Kürt kökenli vatandaşların CHP’ye yönelmesini sağlar. Oysa böyle olmadığı görüldü. İstanbul’da bu politika nedeniyle oy artışı beklenen yerlerde tam aksine oy kaybı ortaya çıktı. CHP, Kartal’da Ataşehir’de ikinci parti konumuna düştü. İzmir’de CHP lehine olan fark kapandı, AKP başa baş noktaya geldi. Bergama’da, Ödemiş’te CHP niye oy kaybetti diye sormak gerekir. Partinin ciddi biçimde kendini sorgulamaya ihtiyacı var.”
‘Benim meselem parti’
Baykal, “Yeni CHP” politikalarının sorgulanması gereği üzerinde dururken, “Genel Başkanlık adaylığınız söz konusu mu” şeklindeki soruma da şu yanıtı verdi:
“Hayır efendim, mesele o değil. Benim meselem de o değil. Benim meselem parti. Partinin geleceği. Sorun kişisel bir sorun değil, kişilerle ilgili de değil. Genel Başkan başarılı mı başarısız mı, alınan sonuç başarı mı değil mi yaklaşımından daha önemli olan partinin doğrultusudur. Yanıt aranması gereken, parti yörüngesinden çıkıyor mu, sorusudur? Partinin ekseni kayıyor mu, sorusudur. Genel Başkanlık konusuna gelince. Kemal Bey’in kendi takdiridir. Devam etmek istiyorsa, eder. Benim yapacaklarım var, diyorsa, yapsın. Mesele o değil. Kemal Bey’e de oluşturduğu yönetime de politikalarını uygulamak açısından fırsat verildi. Herkes destek oldu. Medya desteği de verildi. Ancak alınan sonuç ortada. Bu gerçeğin kabul edilmesi ve ciddi biçimde sorgulanması gerekir.”
CHP lideri Kılıçdaroğlu’yla da dünkü MYK toplantısı sonrası akşam saatlerinde görüştüm. Baykal’ın kurultay çağrısını da anımsattım. Kılıçdaroğlu şu değerlendirmeyi yaptı:
“Ona delege karar verir. Delegelerimiz özgür iradelerini ortaya koyarlar biz de ona göre hareket ederiz. Ben hiç kimseye kurultay toplamak için imza atın veya atmayın demem. Hiçbir delegeye en küçük bir baskı olmamalıdır. Eğer delegeler kurultayı toplama ihtiyacı duyuyorlarsa, iradeleri o yönde gerçekleşirse o zaman kurultay toplanır.”
Kılıçdaroğlu seçim sonrasında yazılı basın ve televizyonlarda yorum yapan CHP’lilere de şöyle seslendi:
“Eleştiriye sonuna kadar açığız, demokrasi anlayışımızın bir gereğidir. Eleştiriye evet ama parti tüzel kişiliğinin örselenmesine hayır. Her partili CHP’nin tüzel kişiliğine saygılı olmak zorundadır. Eleştiri yapacağım derken partinin kurumsal kimliğini örselemeye hiçbir partilinin hakkı yoktur. Partili olmanın gereği her şeyden önce bu kurumsal kimliğe saygı göstermeyi gerektirir.”
‘Raporlar bekleniyor’
Kılıçdaroğlu MYK toplantısında, seçim sonuçlarının genel olarak değerlendirildiğini, detaylı değerlendirme için il başkanlarının raporlarının beklendiğini, Süheyl Batum’un hazırlıklarını yürüttüğü anayasa değişiklikleri konusundaki çalışmaların da ele alındığını kaydetti. Kılıçdaroğlu, delegelerin özgür iradesine gölge düşmesini istemediğini belirterek şöyle dedi:
“Biz il başkanları toplantısı düzenleyecektik. Seçim sonuçlarıyla ilgili il başkanlarının görüşlerini alıp değerlendirme yapacaktık. Ancak il başkanları toplantısı yaparsam bu toplantı kurultay ile ilişkilendirilir ve delegelere baskı yapılıyor düşüncesine yol açar diye bu toplantıyı erteledim.”
Kılıçdaroğlu, genel başkan olarak yetkisini kullanıp kurultayı toplamayı düşünmüyor. Ancak yeteri sayıda delegenin kurultay için imza toplaması halinde kurultayda yarışmaya hazır görünüyor.