Paris’te 3 PKK’lı kadının öldürülmesiyle ilgili olarak yapılan ilk yorumlar, suikastlerin İmralı’da Abdullah Öcalan’la gerçekleştirilen görüşmeleri sabote etmek amacı taşıdığı yönündeydi. Suikasti gerçekleştiren güçlerin de, “barış” istemeyenler olduğu vurgulanıyordu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dahil hükümet sözcüleri, bunun, PKK içi bir hesaplaşma olabileceği üzerinde dururken, PKK-BDP cephesi “derin devlet işi” diye ilan ettiler. Fransız polisinin baş zanlı olarak Sakine Cansız’ın şoförlüğünü de yapan Ömer Güney’i tutuklamaları, paltosunda barut izine rastlandığını açıklamalarından sona dahi PKK-BDP, örgüt işi olduğunu kabul etmediler. Bu kez Ömer Güney’in, PKK içine sızmış bir devlet görevlisi olabileceğini öne sürmeye başladılar. Bu da gösteriyor ki, Fransız polisi hangi kanıta ulaşırsa ulaşsın PKK ve BDP, Ömer Güney’in PKK’lı olduğunu, suikastlerin örgüt içi veya kişisel hesaplaşma olduğunu kabul etmeyecekler. Baştan ilan edilmiş peşin hüküm gereği böyle yapacakları anlaşılıyor.
Görüşmeleri keser mi?
PKK ve BDP, Paris suikastleriyle ilgili olarak devleti suçlamaya devam etseler de, Öcalan’la görüşme sürecini kesmek gibi bir eğilim içinde değiller.
Hem BDP hem de DTK, bir an önce İmralı’ya gitmek için sabırsızlanıyorlar. Adalet Bakanlığı’nın kararını bekliyorlar.
Hükümet tarafında da Öcalan’la görüşmelerin kesilmesi yönünde bir karar yok. Paris suikastleri bir süre ertelemeye neden olsa da, sürecin devam ettirileceği yönünde sinyaller geliyor.
Sonuç olarak, Paris suikastlerinin, İmralı’daki görüşme sürecini ortadan kaldıracak bir etki yaratmadığı söylenebilir.
Erdoğan’ın beklentisi
Başbakan Erdoğan’ın dünkü sözleri, İmralı görüşmelerinden bir karar beklediğini de düşündürdü. Bu da sürecin bir süre askıya alınsa bile ortadan kalkmayacağına işaret ediyor. Başbakan, son günlerde birkaç kez, yurtiçindeki silahlı PKK’lıların yurtdışına çıkmalarından söz ediyor. “Silahlarını bıraksınlar, gitsinler” diyor. Bunu dün de tekrarladı. Yurtdışına çıkmaları sırasında güvenlik güçlerinin bir operasyon yapmayacağı sözünü de verdi:
“Samimiyseniz, dürüstseniz bırakırsınız silahları, bu ülkede yaşamak istemiyorsanız, gitmek istediğiniz ülkeye de gidersiniz. Bu konuda da gerekli güvenceyi verdim, açıkladım. Daha önce sınırlarda yaşanmış olanları yaşatmamak için elimizden geleni de yaparız.”
Öcalan’a öneri
Başbakan Erdoğan’ın grup konuşmalarında dolaylı ama açıktan bir çeşit müzakere yürüttüğü söylenebilir.
Başbakan, dünkü konuşmasında da İmralı’ya öneride bulundu. “Yurtiçindeki silahlı PKK’lıların silahlarını bırakmaları koşuluyla istedikleri ülkeye gitmeleri” önerisinde bulundu ve “gidiş sırasında güvenlik güçlerince bunlara karşı operasyon yapılmayacağı” güvencesi verdi.
Başbakan Erdoğan, silahlarını bırakmaları dışında başka koşul öne sürmedi. Yurtdışına çıkacak PKK’lıların daha önce suç işleyip işlemedikleri, terör eylemine katılıp katılmadıkları, asker-polis veya sivil vatandaş şehit edip etmedikleri gibi ölçülerden söz etmedi.
Başbakan’ın son birkaç konuşmasında bu öneriyi gündeme getirmesi, İmralı’dan beklediği ilk adımın bu olduğunu gösteriyor.
Erdoğan’ın altını çizerek birkaç kez dile getirdiği bu öneriye İmralı’dan ve Kandil’den henüz bir yanıt gelmedi veya en azından kamuoyuna bir bilgi yansımadı. Erdoğan, dün de bu öneriyi tekrarladığına göre henüz yanıt gelmediği anlaşılıyor. Başbakan’ın yurtdışına çıkış vurgusu, görüşmelerin seyrinin Öcalan’ın bu konuda vereceği karara bağlı olduğunu gösteriyor. Öcalan’ın böyle bir karar verirse, nasıl bir karşılık isteyeceği de önem taşıyor.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024